Biyoloji dersi

1.8K 123 27
                                    

Ilk iki bölümü okuyan herkese çok teşekkür ederim
Yazdıklarımı birilerinin beğenmesi beni çok mutlu etti 🫶🏻🤍

jk:

Şuan 2. dersteydim ve sınıfta oturuyordum. Dersim matematikti. Namjoon hocayı ne kadar sevsemde dersi aşırı sıkıcı ve bunaltıcıydı. Cam kenarında oturmanın verdiği imkanla ara sıra dışarıyı izliyordum veya masama bir şeyler karalıyordum. Bir yandan öğretmenler odasında bay kim'e söylediğim cümleyi düşünüyordum. Acaba fazla mı ileri gitmiştim? Onu kızdırmış mıydım? Tam aramız düzelmişken aniden gelem deli cesaretiyle hocamla olan bu samimiyeti bozmak istemiyordum, umarım bozmamışımdır. Beni disipline verir miydi acaba? Umarım vermez. Biraz daha düşündüm ve en yakın zamanda bay kim'le konuşup ondan özür dilemeye karar verdim. Eğer bunu yüz yüze yapamazsam whatsapptan ona kısa bir özür mesajı yazabilirdim. Kurduğum cümleyi düşündükçe içim içimi kemiriyordu. İlk kez bir öğretmen bana bu kadar iyi davranmıştı ve ben iyi niyetini su istimal etmiştim. Fakat bir yerimde o cümleyi söylediğim için mutlu hissediyordu. O benim öğretmenimdi o onun hakkında böyle şeyler düşünme gibi bir hakkım yoktu. Düşünüyorsam bile bunu dışa vurmamam lazımdı. Fakat aklıma takılan bir soru vardı: bu kadar yanlış olan bir şey niye bu kadar iyi hissettiriyordu? Zil çalana kadar bunu düşündüm durdum.

Tenefüste olan biteni uzun uzun jimin'e anlatmıştım. Kendi kafasında kurduğu salak saçma senaryoları bana anlatıp sinir ettikten sonra biraz olsun ciddileşmiş ve bay kim'den özür dilememi söylemişti. Tenefüs bitene kadar jimin'le derleşmiştik ve tabi her zaman olduğu gibi bana yoongi'yle aralarında olanları anlatmıştı. Zil çalınca beraber sınıfa doğru ilerledik. Jimin kimya dersi olduğu için söylenirken ben o sırada hem bay kim'i göreceğim için seviniyordum hem de sabah ona söylediğim şeyi hatırlayıp nasıl yüzüne bakacağımı düşünüyordum. Yavaşca sınıfa adımladım. Zil çalalı daha 1-2 dakika olmuştu ve herkes daha sınıfa yeni yeni giriyordu. Bay kim girmeden sınıfa girmeyi umarken daha kötü bir şey oldu. Tam sınıfın kapısından girince aniden 2 kişi tarafından kollarımdan tutup çekildim. Reflex olarak gözlerimi kapadım ve gözlerimi yeniden açınca kendimi sınıfın ortasında, tahtanın önünde buldum. Tahmin edersiniz ki bunu yapan kişi tam karşımda duran soobin. "Bırakın beni!" diye bağırdım. Karşımda duran beden hem sinirli hem de sinsi bir kahkaha attı. Beni tutan iki kişide soobin'in yakın arkadaşlarındandı. Sınıfa dönüp baktığımda sınıftaki herkes dönüp sadece bize izliyordu. Kimse yanıma gelip yardım etmeye çalışmamıştı. Gözlerim felix ve yeonjun'i aradı ama görünürde yoktular. O an gözlerim dolmaya başladı. Dönüp önümde beni izleyip aşalayıcı bakışlar atan soobin'e baktım sonra bakışlarımı yere çevirdim. O anda aniden beni çenemden tutup zorla yüzümü kaldırdı. "Hey! Sana yere bakabilirsin dedim mi?! Şuan ben ne dersem onu yapıcaksın duydun mu beni??" çenemdeki elinin tutuşu daha da sıkılaştız "Şimdi benim ve tüm sınıfın önünde diz çöküp ben bir ibneyim ve bay kim'in siki için deliriyorum diye bağıracaksın!" duyduklarımda gözlerim kocaman açıldı. "Hayır öyle bir şey yapmayacağım bırakın beni!" Aniden şaçımdan tutulup geri çekildim ve zorla yere diz çöktürüldüm. "Ya kendi rızanla yaparsın ya zorla! Hadi ama jungkookie hepimiz bay kim'e olan bakışlarından onun için delirdiğini biliyoruz. Onun sikinin altına yatmak için nelerini vermezdin? Hadi söyle bize nasıl bir ibne olduğunu anlat hadi!" O an gözlerimden yaşlar akmaya başladı ve bu kabusun bitmesini diledim. Aniden kapı açıldı ve bay kim'in gür sesini duydum.

kth:

Jeongguk'un sınıfıyla üst üste 2 dersim vardı. Sabah olanları düşününce karnımda kasılma hissettim. Bu bugün jeongguk'u düşünürken çok olmuştu. Bu olanların yanlış olduğunu ve jeongguk'la konuşup onu uyarmam gerektiğini biliyordum ama içimden bir ses olayları akışına bırakmamı ve kendimi bu sonunu bilmediğim çıkmaza sürüklememi söylüyordu. Düşüncelere dalarken sınıfın önünde bulmuştum kendimi. Sınıfın kapısı kapalıydı ve içerden yüksek bir bağırma sesi geliyordu: "Hayır öyle bir şey yapmayacağım bırakın beni!" gözlerim aniden büyüdü ve sinirle soludum sınıfa bodoslama dalmadan önce bir ses daha duydum: "Ya kendi rızanla yaparsın ya zorla! Hadi ama jungkookie hepimiz bay kim'e olan bakışlarından onun için delirdiğini biliyoruz. Onun sikinin altına yatmak için nelerini vermezdin? Hadi söyle bize nasıl bir ibne olduğunu anlat hadi!" Duyduklarıma sinirlerim iyice üst seviyelere çıktı ve kapıyı sertçe açıp içeri daldım. Gördüklerimle iyice deliye döndüm. Soobin jeongguk'un önünde ona adete emirler verirken diğer 2 öğrencide jeongguk'u sıkı sıkı kollarından tutup yere zorla diz çöktürüyordu. Birinin jeongguk saçını zorla geriye çektiğini görünce ağzımı açtım gözlerimi yumdum. "Noluyor burda??!! Ben sınıfıma ders yapmak için giriyorum sen benim öğrencime zorla emirler verip arkadaşlarının önünde küçük düşürüyorsun!!" "h-hocam açık-" sözünü tamamlamasına izin vermeden lafa atıldım: "Kes cevap verme! Ben sana ne dedim?? Bir daha böyle bir şey olmayacak demedim mi?! ha?! Ben sınıfımda, benim öğrencime, benim dersimde ve benim önümde böyle bir şeye nasıl cüret edersin sen!!" Bunları söylerken jeongguk'u tutan iki çocuk da soobin'in yanına sıralanmıştı. Jeongguk mahçup olmuş bir şekilde ayağa kalkıp yere bakmaya devam etti. Yüzü ağlamaktan kızarmıştı. Bu görüntüyü görünce önümde duran 3 öğrenciyi tek tek yumruklamak istedim. Kapının çalınıp içeri giren disiplin kurlu başkanı lia hocayı görünce oraya döndüm. "Hocam noluyor burda, sesiniz ta koridorun diğer tarafından duyuluyor. Bu 3 haylaz sizi kızdıracak bir şey mi yaptı?" Olayı hemen lia hocaya anlattım ve duyduklarından sonra o da sinirli bir yüz ifadesiyle konuştu: "Siz üçünüz düşün önüme doğru disipline yürüyün! Hocam siz dersinizi işleyin ben bunlarla ilgileniyorum." Lia hocaya teşekkür edip doğrudan hala olduğu yerde durup bana bakan jeongguk'a döndüm. Gözleri ağlamaktan şişmiş ve kıpkırmızı olmuştu. Acilen onunla ilgilenmem gerekiyordu. Yanına yaklaşıp bana tekrar yüzüme sağladım. "Jeongguk, iyi misin?" ama cevap gelmedi. "Gel tuvalete gidip elini yüzünü yıkayalım." dedikten sonra sınıfa dönüp: "Jeongguk'la lavaboya gidip geliyoruz eğer tek bir ses veya şikayet duyarsam hepinize ceza veririm. Yeji kızım masaya bıraktığım kağıtları alıp herkese dağıt. Geri gelince bütün soruları cevaplanmış olarak görmek istiyorum." Ardından jeongguk'un elinden hafifçe tutup onu çekerek sınıftan çıkardım. Yürürken aniden durdu. "Bay kim nefes alamıyorum yardım edin." Muhtemelen şuan panik atak geçiriyordu. Yavaş adımlarla onu duvarla arama aldım. "Şş tamam sakin ol bana tutun ve derin derin nefes al geçicek." Bu sırada durup karşımdaki tatlı yüzünü izledim. Gerçekten üzgün görünüyordu ve bu görüntü ve içten etkilemişti. Soobin ve o 3 arkadaşı kesinlikle artık benim sınıfıma giremeyeceklerdi. Biraz bekledikten sonra iyi olduğunu söyleyince tuvalete gidip içeri girdiğim gibi içerde birinin olmadığı anlayınca kapıyı sıkıca kapattım. O sırada jeongguk elleri titreye titreye yüzüne su atıyordu. Yavaşça gidip omzuna dokundum ve bana dönmesini sağlayınca belinden tutup onu mermer taşının üstüne oturttum. Bana şaşkın şaşkın bakarken aynı küçük bir tavşana benziyordu. Beli o kadar inceydi ki resmen kollarımın arasında kaybolmuştu. Yüzümede samimi bir gülüşle bacaklarının arasındaki yerimi aldım ve yüzünü ılık suyla yıkadım. Ardından inmesine yardımcı olmak için yine beline kollarımı sarıp kendime doğru çekip yere bıraktım. Yüzündeki kırmızılık ve şişlik yavaş yavaş inerken gözlerini gözlerime dikti: "Şey ben teşekkür ederim bay kim, artık sınıfa geri dönebiliriz dersinizi bölmek istemem." bana konuşurken adete gözleri parıldıyordu. "Şş önemli değil bu benim görevim ve hayır sınıfa geri dönmüyoruz sen dersi dert etme. Öğretmenler için ayrılan tek kişilik çalışma odaları var oraya gidip beraber biraz konuşacağız ve itiraz istemiyorum küçük bey." Kafasını usulca sallayıp beraber tuvaletten çıktık. Ben önde o arkamda gideceğimiz yere kadar ilerledik. Dersten sonra buraya gelip sessizce kalan işlerimi tamamlamak adına önceden anahtarı almıştım. Anahtarı deliğe sokup kapının kilidini açtım. Jeongguk önden geçip otursun diye kenera çekildim o da anlayıp hemen içeri girdi. Onu yerine oturtturup kapıyı ardımızdan kilitledim.

Odada 2 ayrı çalışma sandalyesi vardı. Birinde ben birinde jeongguk oturuyordu. Sessizliği bozan bu sefer jeongguk oldu: "Bay kim dün size söylediğim şey için özür dilerim haddimi aştığımı o an fark etmemiştim. İsterseniz yeni bir sınıf başkanı seçebilirsiniz benden rahatsız olmuşsanız..." Bu dediğinden sonra sandalyeyi yanına çekip yüzünü ellerimin arasına alıp konuştum. "Senden rahatsız olmuyorum jeongguk, lütfen bunu düşünme ayrıca dün dediğin şeyden de rahatsız olmadım sadece biraz şaşırdım diyelim. Kendini kötü hissetme bu durum yüzünden. Bugün olan duruma da engel olamadığım için özür dilerim. Keşke sınıfa biraz daha erken gelseydim de bunlar yaşanmasaydı."          "Ah hayır bay kim bu sizin suçunuz değildi. Onlar hep böyleydi bana karşı erkeklere ilgi duyduğum için..." "Hm anlıyorum. Bu olay belli seni etkilemiş. Bu tür olaylar için benden her zaman yardım isteyebilirsin jeongguk, elimden geleni yaparım."         "Teşekkür ederim bay kim" "Bana teşekkür etmene gerek yok ama merak ediyorum, sana karşı nasıl bir zorbalık uyguluyorlar?" "Bildiğiniz gibi laf atıyorlar; ibne, top, gey ve daha kötülerini diyorlar." "Daha kötü derken ne gibi? Biraz spesifik olur musun?"      "Ya hocam işte şey diyorlar göt veren, götünü siktiren, erkeklere azan hatta bugün de dediklerini duydunuz sizin hakkınızda..." "hm ne demişler benim hakkımda ki? Aa duymamışım tüh." "Hocam utanıyorum söyleyemem..." " Söyle söyle bir şey olmaz" "Hocam işte şey... sizin sikiniz için deliriyor muşum diyorlar... Hocam çok utanıyorum şuan!" Duyduklarımla birlikte karnım hafif kasıldı ve jeongguk'a bakarak bir gülüş attım. Kızardığını gördüğüm an utandığını anladım. "Tamam o zaman zil birazdan çalıcak birazdan beraber sınıfa çıkalım. Bu arada soylemeyi unuttum, bu akşam sana mesaj olarak haftalık programını atacağım." Ortamdaki gergin hava dağılırken kafasını salladı ve beni onayladı. O an zil çaldı ve kapının kilidini açıp sınıfa doğru beraber yol aldık. Sınıfa girene kadar sessizdik ve sınıfa girdiğimiz gibi jeongguk arkadaki yerine ben ise tahtanın önüne geçip dersimi anlatmaya başladım.

jk:

Sınıfa girdiğim gibi en arkadaki yerime geçip oturdum. Bay kim'le konuştuktan sonra biraz olsun rahatlamıştım. Sınıfa girer girmez zaten çözdükleri soruları es geçip yeni konu anlatmaya başlamıştı. O sırada dikkatımı bir türlü hocanın anlattıklarına veremiyordum çünkü önümüzde tahtaya yazarken bir yandanda ders anlatıyordu ve arkadan bakınca sıkıca kalçasını sarmış bir pantolon giyiyordu. Bütün ders sonuna kadar hem konuyu dinledim hem hocanın mükemmel kalçalarını izledim. Tahmin edin bu izlemenin sonucunda noldu? Evet doğru tahmin sertleştim. Bay kim'e bakıp yükselmiştim resmen. Derste bir ara onu hayran hayran izlediğimi görüp bana göz kırptığını saymazsak gayet normal bir ders olmuştu. Tenefüste yine jimin'i bulup olanları anlatmıştım. İlk önce bay kim'le yalnız bir odada 1 saat kaldığımız hakkında cinselliğe vurup yine beni sinir etmek için yorumlamalar yapmıştı sonra ise soobin ve tayfasını kuzenlerini alıp okul çıkışı dövme planını. Bu plana başım belaya girmesin diye beni dahil etmemişti.

Saat 16:00 olmuştu ve biz jimin'le okuldan biraz erken çıkmıştık. Bunun nedeni ise ikimizde tuvalete gidicez diye anlaşıp dersten aynı anda çıkıp okuldan erken kaçmamız oldu. Jimin'i eve bırakıp kendi evime sürmüştüm. Sonunda eve varınca uzun bir duş alıp çıkınca paket ramen yiyip annemin değişiyle camış gibi yatağıma yatmak oldu. Bugün olanlar beni çok yormuştu ve erkenden uyumaya hazırlanıyordum.  Tam o sırada telefonuma bir bildirim geldi:

Bay kim:
İyi akşamlar jeongguk
*fotoğraf*
Bu haftalık programın, lütfen bu maddelere zamanında uymaya çalış.
Ayrıca nasıl oldun? İyi misin?

Bu bölümü hemen şimdi yazmayı bitirdiğim için atıyorum, umarım beğenirsiniz <3
Diğer bölüm full texting olacak onu da yarın veya diğer gün atarım 🫠

Mr. professor | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin