Ölmek, ölmek bir kurtuluşmu? Yaşamak ne kadar değerlidir yada...
İnanın bilmiyorum, size ne akıl verebilirim nede fikir...
Sadece bir kafe de oturdum...
Bu soğuk kış günlerinde içimi ısıtacak kahvemi içiyorum... sigaram bitik durumda, aynı benim gibi... masam da bir defter ve kalem sağım da boş bir sandalye solum da yine boş bir sandalye...
sigara paketimi de çıkardım paltomdan... masaya yerleştirdim onu da.
Kahvemi yudumlarken bir yandan da insanları izliyorum, yalandan gülen insanları, gerçekten sevilen insanları... cidden dünya böyle bir yermi, mutluluk, sevgi ve benzeri şeylerin olduğu bir yermi...
Öyle ise ben hiç yaşamadım, görmedim. Hep izledim...
Garson yanıma doğru gelmeye başladı...
bana daha da yaklaşmaya başlarken, ellerim titremeye, alnımdan ise terler akmaya başladı... o kadar tedirgin olmuştum ki, nasıl konuşacağımı dahi unutmuştum...-Merhabalar efendim, ne buyurursunuz?
-E-Efendim, anlayamadım sizi...
-Ne isterseniz, karar verebilirdiniz mi?
-Evet , evet verdim.
-Güzel ne istiyorsunuz o zaman efendim ?
Çevreye baktım ve her kesin ne yediğine, içtiğine dikkat ettim ve "Sıcak bir kahve, bu soğuk kış gününde içimi ısıtacak güzeller güzeli bir kahve isterim lütfen." Dedim,
Garson gülümseyerek " Baş üstüne efendim." Dedi ve hızlıca uzaklaştı.Ahhh, ahhh o yavaş üç dakika, belki de daha da fazla zaman. Ne kadar yavaş ve zorlu geçti... kalp krizi geçireceğim sandım bir an...
Uzun bir aradan sonra kahvem gelmişti, Garson masaya koydu, gülümsedi ve gitti. Keşke bende gülümseyebilsem arkami dönüp giderken küfürler ettiğim, tanımadığım insanlara...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
karanlığa karşı
General Fictionölmek isteyen bir şair, ölmek isteyen ruhsuz bir bey... karanlık ile savaşıp yaşamaya çalışan....