Uzunca bir süre kahvede oturdum... okuduğum kitabı bile bitirmişim. Hava dahi kararmış efendi... ama onca süre içinde sadece üç kahve icebilmişim... garson o kadar korkutucu görünüyordu ki onunla göz göze gelmek dahi tüylerimi ürpertiyordu...
Tren üç saat sonra kalkacaktı ve olduğum yer istasyona az da olsa uzaktır, ondan dolayı kalkmam lazım ve belki de koşmam lazım. Hesabı ödedim, hizmetleri için teşekkürlerimi sundum, eşyalarımı topladım ve dükkandan çıktım. Karşıya geçmeden önce durdum ve bir sigara yaktım. Hızlıca karşıya geçtikten sonra moskovanın merkezinden çıkıp istasyona doğru yürümem epey sürecek ve benim hiç Tren beklemeye ne halim nede sabrım yok... neyse ki buralarda büyüdüm. Ara sokakların hepsini biliyorum. Bir ara sokağa girdim, sokağı size nasıl anlatsam ki...
Şimdi bir deneyelim umarım anlarsın efendi.Sokak kirli, eski gibi gözükse de saygı değer iş adamlarının yaşadığı bir sokak, evsizlerin dahi girmediği, girdiklerinde beyaz yakaların laflarını işitmek zorunda kılındığı, egolarında boğulmaları gerekiyordu. Ve size bir şey diyim mi... evsiz dahi olsanız bunu yaşamak istemezsiniz. Çünkü bu beylerin ve hanımefendilerin egoları tanrıdan dahi güçlü, büyük...
Tabi insanlar çok para kazandığında, insan olmayı unuttuğunda bunlar gayet normal kaçıyor. Çünkü bu insanların tek derdi, "Anel şunu yap, Anel şu dosyayı topla, Anel büyük babaya şu belgeyi yaz, Anel bunu yap, Anel şunu yap, eve şu saatte git, bu kadar mesai yap." Falan ve bunları yaptıktan sonra da eve aciz şekilde, boyunları inik şekilde, gururları ise kırık şekilde giderler... eve girmeden önce maskelerini takar, gülümserler. Yalancılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
karanlığa karşı
Genel Kurguölmek isteyen bir şair, ölmek isteyen ruhsuz bir bey... karanlık ile savaşıp yaşamaya çalışan....