İstasyona vardığım da trenin gelmesine son dört dakika kaldığını öğrendim. Hızlıca bilet almaya gittim, öyle bir koşuyorum ki, biri görse "kesin bir şey çaldı." Der ve beni o iğrenç, para göz polislere söylerdi.
Son rublemi de bilete verdim. Sağ kulağımda duran tek kalemim, kolumun arasındaki gazetem ve onun altında duran defterim. Cebimde ise tek ve son paketim. Hem onları tutmaya çalışırken hemde düşmemek için uğraş veriyorum.Binadan çıktım ve trene doğru koşmaya başladım, treni gördüm ve kondüktöre " Efendi geldim, geldim lütfen durun, yalvarırım size..." diye bağırdım.
Zar zor bindiğim trende bide yerimi bulamıyorum, o kadar yorgunum ki önümü dahi zor görüyorum. Uzun uğraşlar sonrası yerimi buldum ve oturdum. kondüktör bana doğru geldi ve " Lütfen biletinizi gösteriniz ve bir daha da kaçırmayın efendi." Dedi.
"Bilet mi? Bir dakika burada olacak, hemen bulurum, özür dilerim çok özür dilerim sizi bekletmek istemiyorum... hemen bulacağım." Dedim. Her yere baktım ve bulamadım... biraz daha zaman istedim, korktum, telaş yaptım...
Paltomun sol cebine baktım ve elime bir kağıt parçası geldi. Sevinçten ölmek üzereyim, rezil olmaktan o kadar korktum ki anlatamam...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
karanlığa karşı
Художественная прозаölmek isteyen bir şair, ölmek isteyen ruhsuz bir bey... karanlık ile savaşıp yaşamaya çalışan....