Hava kararmaya başlamıştı,, güneş mesaisini bitirmiş giderken aynı hızda ay çıkıverdi. Miroslav kapının eşiğine yaslanmış bizi dinliyordu.
Bir süre sonra annem seslendi
" çocuklar yemek vakti herkes sofraya hadiyin!" Miroslav hızlıca kalktı ve "geliyoruz annee" diye bağırdı.
Fyodor sırtımı sıvazladı ve "Hadi abi kalkalım akşam yatmadan bir vakit oturup bol bol konuşuruz. Hem daha anaşehiri anlatmadın..." dedi..Paltolarımızı çıkardık ve lavabo sırasına girdik bir 20 dakika sonra sofraya gelebildik.
Babam "hanım bugün ne yiyeceğiz" dedi. Ya bir insan hiç mi sakin, naif olamaz? Yemeği sorarken dahi saldırgan olur yahu!..Odanın ışığı bi' yandan loş bir yandan hoştu masanın her köşesi mutfağın her yanı ışık ve gerginlik ile dolup taşıyordu.
Babam " Ee dmitry neler yaptın? Gitmene,işini birakmana değdi mi?" Yemek bana ben yemeğe annem ise ortama bakarken fyodor elindeki çatalı sıkıca tutuyordu bir halt olacaktı lâkin ne olacağı belirsizdi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
karanlığa karşı
Ficción Generalölmek isteyen bir şair, ölmek isteyen ruhsuz bir bey... karanlık ile savaşıp yaşamaya çalışan....