20

47 3 2
                                    

3 gün sonra
Jungkook'u görmediğim bikaç günün ardından ruh halimde değişen hiçbir şey yoktu. Hala bok gibi hissediyordum. Onu görmeyi çok istiyordum ama beni görünce ne tepki verirdi emin değildim. Jimin'le bu konuyu konuşmuştuk. İkimizinde tamamen haklı olmadığı aşikardı. O yüzden birimizin ilk adımı atması gerekirdi ki o kişi ben oluyorum. Şu an Jungkook'un dövmecisine doğru gidiyordum. Açıkçası ne diyeceğimi bilmiyordum ama onu görmem gerekiyordu artık. Söyledikleri ve yüz ifadesi asla aklımdan çıkmamıştı. Kafayı yemeden önce görüşmemiz gerekiyordu işte. Dövmeciye yaklaştıkça kalp atışlarım hızlanıyordu. Elimi kalbimin üzerine koyup biraz sakinleştirmek istedim sanki mümkünmüş gibi. Sokağın sonundan döndükten sonra görecektim. Dönmeden önce durup birkaç kez derin nefes alıp verdim. Sokaktan çıktıktan sonra Euphoria yazısını gördüm. Olduğum yerde kalırken gözlerim Jungkook'a takılmıştı. Felix'le ikisi dükkanın önündelerdi. Sigara içiyordu. Felix ise gülerek bir şeyler anlatıyordu. İlerlemeye devam edeceğim sırada yanlarına biri geldi. Durup izlemeye devam ettim. Hemen hemen Jungkook'la aynı boyda biriydi. Merak ettiğim için biraz daha ilerleyip yanımdaki evin duvarının arkasına saklandım. Konuşmaları duyabiliyordum artık. Yanlarına gelen çocuk Felix'e işaret yaparak sessiz olmasını söyledi. Jungkook, onun geldiğini görmemişti. Hemen Jungkook'un arkasındaydı. Jungkook'un belinden tutup bir anda kendine çevirdi. "Selam güzellik." Sırıtarak söylediği şeyden sonra Jungkook'ta gülerek omzuna vurdu ve geri çekildi. "Ne zaman geldin hyung?" Aralarındaki mesafe çok azdı. Yanlarına gidip Jungkook'u kendime çekmemek için zor duruyordum. "Bugün. Seni görmeye geldim yoksa Kore'de ne işim var." Jungkook'un elindeki sigarayı alıp kendisi içti. "Biliyorum. Cazibeme karşı koyamıyorsun." Gülerek saçını arkaya atıyormuş gibi yaptı. Çok tatlıydı. "Nasıl bildin ya?" İkiside güldükten sonra bir anda nasıl olduğunu anlamadan o adam Jungkook'un dudaklarına yapışmıştı. Ne?! Resmen şu an Jungkook'u öpmüştü be adam! Kalbime ağrı girerken adamın şaşkın bir şekilde geri çekilmesini izledim. Niye şaşırmıştı ki? "Ne?" Jungkook, omuzlarını silkip adamın elindeki sigarasını aldı. "Normalde izin vermiyordun. Şaşırttın beni." Normalde izin vermiyordun... gerçekten kimseye izin vermemiş ama şimdi... tam şu an benden başka birinin dudakları değmişti dudaklarına. Daha fazla duramadığım için hızla yanlarına ilerledim. Üçününde gözleri bana döndü.

"Selam, Jungkook konuşalım mı?" Kafasını sallarken sigarasını yere atıp söndürdü. "Konuşalım." Ellerini ceplerine sokup kaşları dümdüz bir şekilde bana bakmaya başladı. Gözlerimi Felix ve diğer adam arasında gezdirip tekrar Jungkook'a döndüm. Tam konuşacağım sırada tekrar konuştu. "Felix, hyung'a içeriyi göster sen." Felix, bu sözünün üzerine hemen kafasını sallayıp kapıyı açtı. Birlikte içeri girdiklerini gördükten sonra gözlerimi Jungkook'un yüzünde gezdirdim. Göz altları birkaç gündür düzgün uyumadığını belli ediyordu. Bende uyuyamıyordum. Onun dışında normal gözüküyordu. "Evet?" Dudaklarımı ıslattım. "Jungkook, kaç gündür konuştuğumuz şeyleri düşünüyorum. İkimizinde düşünmesi için zamana ihtiyacımız vardı ama artık daha fazla senden uzak kalmak istemedim. Biliyorum bana kızgınsın. Bırak kendimi affettireyim, hım?" Dilini yanağına değdirip kafasını hafif aşağı eğip güldü. Elini cebinden çıkartıp kafamın üzerine koydu. "Aslında hala sinirliyim. Yani sinir değil de anlatamam o duyguyu ama benim zaafım sensin Taehyung. Sen önümde böyle bebek gibi bana bakarken nasıl ciddi kalabilirim bilmiyorum. Açıkçası bende biraz abarttım. Kabul ediyorum. Yine de tekrar birlikte olmak için biraz daha zaman istiyorum senden. Eğer arkadaşım olarak yanımda durmak istersen durabilirsin tabi." Sırıtarak bana bakıyordu. Arkadaş mı? Böyle mi süründürecek beni? İyi. Görürsün arkadaşı Jeon. Ellerimi yanaklarına koyup sıkıştırdım. Dudakları öne doğru büzülürken oluşan manzarama gülümsedim. "Olur Jeon. Arkadaş olalım." Kafamdaki eliyle saçlarımı karıştırmasıyla yüzündeki ellerimi çekip elini kafamdan ittim. "Anlaştık. İçeri gelmek ister misin?" Kafamla onayladım. İçeri geçerken benim geçmem için kapıyı tuttu. İçeri girdiğimde gözlerim hemen etrafta dolandı. Köşedeki koltuklarda oturuyorlardı. Felix'te önceden tanıyordu sanırım onu. Samimi görünüyorlardı. Yanlarına ilerledim gülümseyerek. Gözleri bana dönerken Felix'te bana gülümsedi. "Taehyung hyung, oturmak ister misin?" Yanındaki boşluğu pat patlayarak sordu. Hemen yanına oturdum. Jungkook'ta gelip çaprazımdaki adamın yanındaki boşluğa oturdu.

Sexbuddy / TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin