5

105 15 4
                                    

"Üzgünüm Sunoo. Yapamam." dedim o hala kollarımın arasındayken.

Çıktı oradan. Elleri hala göğsümde bana baktı.

Gözlerimi kaçırdım. Bakmak istemiyorum. Bakarsam çıkamam o denizden.

Evet yalnızca dün tanışmıştık ve gözleri beni içine çekiyordu her seferinde.

Evet yalnızca dün tanışmıştık ve çok konuşmamıştık. Ama ne bir yabancılık ne de çekingenlik vardı aramızda. Tek kelime etmeden, sadece hissetmiştik bir birimizi.

Sanki... sanki ikimizde yıllardır bir birimizi aramışız gibi.

Sanki bir birinden acımasızca koparılan iki aşıkmışız gibi..

Ah. Bu çok saçma değil mi?

Yinede onun denizine dalmak istiyorum.

Doğru gelmiyor. Hiç bir şey doğru gelmiyor.

Sanırım rüyadayım ve bu rüyadan çıkmam lazım.

Çektim ellerini göğsümden. Hışımla odadan çıktım. Gözlerim çıkış kapısını aradı kulaklarım arkamdan gelen adımlara odaklanmışken.

Bir daha gözlerine yakalanmak istemiyordum. Elimi çabuk tuttum. Kapıyı bulup çıktım dışarı.

Arkamdaki adım sesleri daha da güçlenip koşmaya dönmüştü ben küçük bahçe kapısını açmaya çalışırken.

Lanet kapı açılmıyor. Kolum uyuşuyor. Güç veremiyorum.

Bir kez daha bayılacak gibi oldum. Kapının koluna tutundum asfalta yığılmamak için. Siktiğimin kafası niye dönüyor?

Yumruklar geçirdim dönmesini durduracakmış gibi. Sadece çıkıp gitmek istiyorum.

Yaptığım hareket karşısında dikilen iki bacak gördüm. Kafamı kaldıracak mecalim kalmadı artık.

Durdu yumruklar. Ellerim bırakmıştı kendini bir başka ellere.

Zorla yutkunup kafamı kaldırmaya çalıştım. Boynuma yük bağlamışlardı sanki.

Yine gördüm gözlerini. Bu çok fazla.

"Riki, gitmene izin vermeyeceğim."

Kesin bir şekilde söylediği sözleri dönen kafam zorla algıladı. Ellerimi daha da sıktı.

Onun yanında kalamam. Kendim gibi mahvedemem onu. O çok güzel. Onu haketmiyorum. Kafamı sağa sola salladım. Dolu gözlerimi kapamıştım. Derin nefes alıp tir tir titreyen sesimi yükselttim.

"Sunoo.. ben-"

"Riki."

Gözlerinde acıyla beraber öfkede vardı sözümü keserken.

"Ne halde olduğunu, olduğumuzu görmüyor musun? Hala farkına varmadın mı Riki? Senin bana, benimde sana ihtiyacım var."

Sözleri neden acıtıyor ve bir yandanda doğru olduğuna inanıyorum bilmiyorum.

"Sunoo,.. sence de garip değil mi?"

Nefesimi kontrol etmeye çalışarak konuşmaya çalıştım. Bitmesini bekledi sabırla.

"Daha dün tanıştığın birine karşı... böyle hissetmen garip değil mi?"

Duraksadı. Ne diyeceğini bilmedi gibi olmuştu. Ama sonra derin bir nefes aldı. Ellerimizi kenetledi.

"Değil Riki."

"Hiç garip değil biliyor musun? Sanki seni kaybetmişim, şimdide bulmuşum gibi...
Riki ben senin omzunda güvende hissettim. İtmedin beni. Ellerini bir saniye bile ayırmadın ellerimden. Gözlerine baktım dönme dolap en üstte aniden durduğunda. Sen çok tepkisizdin ama ben çok korkmuştun. Dışarıyı izliyordun buruk bir gülümsemeyle. Unuttum o an her şeyi. Sadece sana odaklandım. Dönme dolap durduğundaki dalgınlığımın sebebi buydu işte. Sana dalmıştım.
Riki ben bu boktan hayatımda yıllar sonra yalnızca seninleyken bir yere ait hissettim. Evimde hissettim. Evet, ben daha dün tanıştığım birine karşı böyle hissediyorum.
Yanağından aşağı düşen damlalar sanki kalbime damlıyordu. Yakıyordu tuzlu damlalar kalbimi. İzin ver kurutayım o damlaları. Bize bir şans ver Riki. Lütfen."

Söylediği sözlere karşı kas katı kesilmiştim. Tuzlu damlalardan biri daha düştü yanağımdan. Hemen onu da sildi.

Hala korkuyorum. Ben cesaretimi toplamış yok olmayı planlarken onun böyle şeyler söylemesi hiç acıtmadığı kadar acıtmıştı.

Evet, hayali bile güzel bunun. Bende isterdim gözyaşlarımı kurutmasını. Sonsuza kadar beni denizine hapsetmesini. Evet, bende onun yanında kalmak istiyordum.

Burukça gülümsedim gözyaşlarımın arasından.

"Sana zarar vermekten korkuyorum Sunoo. Oysa isterdim seninle kalmayı. Ama... ama biz olamayız Sunoo. Mahvederim seni. Güzel gülüşünü gözyaşlarına boğmak, seni karanlığa çekmektense..."

Saçlarını okşayarak söyledim bunları. Hala da devam ediyordum. Çok güzel saçları.

Niye mi böyle düşünüyorum? Ben sevmeği bilmiyorum. Yıllarca ölmekten başka hiç bir düşünce ve ya fikir barındırmadı kafam. Denedim. Defalarca. Yapamadım. İğrenç şeylere baş vurdum ölmek için. Ruhum ölmüştü çoktan. Siktiğimin bedeni ölmüyordu işte.

Böylesine kirli bir ruhla tertemiz birini mahvetmeye hakkım var mı?

Yok.

"Ölmeyi yeğlerim." diye fikrimi tamamladım.

Ellerimizi ayırıp gözyaşlarını silmek için yukarıya doğru götürdüm.

Değemedi ellerim gözyaşlarına.

Ellerimizi kenetleyip kapıya yasladı sertçe. Neye uğradığıma şaşıramamışken dudaklarını hissettim dudaklarımda.

Her geçen saniye daha da bastırıyordu ellerini sanki asla kıpırdamamı istemiyormuş gibi.

Aynı şeyi dudaklarıylada yapıyordu.

Bana ceza vermek istiyordu. Bunuda dudaklarım üzerinden yapıyordu. Ciddi anlamda acı veriyordu.

Sonunda geri çekilmişti. Hala yakındı yinede.

Parmak uçlarında kulağıma yaklaştırdı dudaklarını bu sefer.

"Karanlığına çek beni."

...

Run away | sunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin