6

84 13 1
                                    

"Karanlığına çek beni."

Kulaklarım yanıyordu. Yüzünü yüzüme bakacak şekilde çektiğinde gözlerine baktım şokla.

Neden bilmiyorum. Hareket edemiyordum. Sanki biri çivilemişti beni oraya.

Bileğimi tuttu sertçe. Eve doğru sürükledi. Teslim oldum. Sorun çıkarmadım. Zaten istesemde hiç bir şey yapamıyordum.

Bir süre tek kelime dahi geçmedi aramızda.
Tuhaftı.

"Ne yemek istersin bu gün?"

Zehir.

"Farketmez."

Soğuk bir sesle söylediğim kelimeye güldü ve mutfağa gitti.

Salon koltuğunda düşüncelerimle yalnız bırakıldım yeniden.

Çok korkuyorum. Ben.. bilmiyorum. Hiç bir şey yapacak, nefes alacak halde bile değilim. Hayatta hiç bir amacım yok. Tabii buna hayat denilirse.

Neden yapıyor bunu kendisine? Neden umutsuz bir vakayı yanında istiyor? Ve...

Ve o saatte orada ne işi vardı? Neden kurtardı beni? Ya da düzelteyim. Neden kurtulacakken yine cehennem ateşine attın beni?

"Rikiii gel hadii!!!"

İkiletmedim, gittim mutfağa. Baktım gülümsemesine yeniden.

En son dudaklarım ne zaman yukarı kıvrıldı hatırlamıyorum. Tuhafmış. Ama güzel.

"Otursana. Afiyet olsun!"

Hiç bir şey yiyesim yok.

Beklentiyle bakıyordu bana. Kaşığı elime alıp yemeye çalıştım. Uzun zamandır yürüye bilmek için yediğim ucuz atıştırmalıklardan başka bir şey değmemişti dilime. Midem bulandı.

"Beğenmedin mi? 3 kez kontrol etmiştim ama.." dedi surat asarak.

"Yok, ben aç değilim o yüzden." dedim.

"Riki, o yemeyi bitir tamam mı?"

Niye bu kadar ısrarcısın?

"Gerçekten aç değilim."

"Bana yalan söyleme Riki. Ayakta zorla duruyorsun. Başın dönüyor her seferinde görüyorum."

Çok inatçı.

Yanıma geçti. Kaşığı aldı elimden. Yemeği ağzıma doğru götürdü.

Gerçekten 4 kaşık yetti.

"Kafanı çevirme Riki."

"Doydum."

"Tatlıda yapmıştım!"

Yine gitti bir şey getirdi önüme. Durması gerek.

2ci kaşığı yuttum. Artık başka bir şey almıyor midem. 3cüyü uzattığında kaşığı yavaşça ittim.

Derin nefes verdi.

"Güzel olmuş, teşekkür ederim." Dedim.
Kırılmasını istemiyorum.

Gülümseme kondu suratına. Çok masum. Çok güzel.

Kapı çaldı. Silindi gülümsemesi. Endişeye dönüştü yüz ifadesi.

Ses daha da güçlendiğinde açmak için ayağa kalktım.

Kolumu tuttu sıkıca. Geri oturdum yerime.
Baktım gözlerine soran gözlerle.

"Önemli değil. Çalar çalar gider, boş verelim."

"Ama-"

Neydi şimdi bu. Gözlerim açılmış ona bakıyordum yine.

Dudakları yüzünden sözüm yarım kalmıştı. Unuttum ne diyeceğimi.

Kapı sesleri kesildi.


...

Run away | sunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin