7

77 15 4
                                    

Kapı seslerinin kesilmesiyle gülümsedi. Bense hala şaşkınca ona bakıyordum.

Neden bu kadar rahat? Yada neden olmadık anda beni istediği gibi öpe bileceğini sanıyor?

Ve neden benim her seferinde dilim tutuluyor..?

Kendimi toparlayıp derin nefes aldım.

"Neden beni öpüyorsun?"

Beklemediği çok belliydi ki duraksadı. Sonra kucağında ellerini birleştirip oynamaya başladı.

"Rahatsız mı oldun?" dedi. Göz temasını kesip oynadığı ellerine odaklandı.

Minik bir çocuk gibi. Tatlı.

Soruya gelirsek..

Rahatsız? Kesinlikle bu değil. Sadece çok garip hissediyorum... Bitmesine rağmen düşünmeye devam ediyorum. Ah bu utanç verici.

"Hayır ama.."

"Ama?"

"Ama bundan sonra yapma. Lütfen."

"A-anladım."

Biliyordum kırılmıştı. Yüzünün her mimiğinden belliydi. Okunabilir biri. Çok şeffaf, çok temiz.

Bunu söyleme sebebim..

Dudakları erik kokuyor, benimkilerse sigara.

Kalktım yanından. Bir süre bir birimizi görmesek iyi olurdu.

Balkona çıktım. Hayır hayır. Sadece sigara içeceğim. Ayak sesleri duydum yeniden. Cebime sıkıştırdım hemen. Balkonun kapısını açıp yanıma geldi.

Sanırım neye endişelendiğini biliyordum. Son katta kalıyordu.

Ama ben yıllarca topladığım cesaretimi yitirmiştim artık.

O bana bakıyordu, bense ona. Konuşmalıyım sanırım.

"Gökyüzünü izlemeye gelmiştim."

"Hm"

"Sen?"

"Seni izlemeye gelmiştim."

Yine bürüdü beni garip hiss. Gökyüzüne odaklandım, bakışlarımı kaçırdım. O sanırım gerçekten beni izlemeye gelmişti. Üzerimdeki gözleri hissetmemek mümkün değildi.

Yan yana sandalyede sessizce oturmuş ben gökyüzünü, o da benim yüzümü seyrediyordu.

Cebimdeki paketten bir sigara alıp yaktım. Uzun zamandır yapmamıştım bunu.

Uzun zaman dediğim, onu tanıdığım günden beri. Yani yaklaşık sadece 36 saat.

Çok garip, onu tanıdığım zaman 36 saat gibi gelmiyor.

Elimde kalmış paketten bir dal daha çıktı. Elindeki sigaraya baktım. Ağzına yerleştirdi.

Sandalyesini çekip iyice yakınlaştı. Benimkinin ucuyla kendi sigarasını yaktı. İçine çekti dumanı.

Ona baktığımı görüp konuşmaya başladı.

"İyiymiş."

"..."

"İlk defa içiyorum."

"Ne?"

Bir kez daha üfürdü dumanı. Artık dudaklarından erik kokusu gelmiyor.

"İçme."

Elinden aldım sigarayı. Ne diye parlayan dudaklarını kurutuyor ki?

"Bundan da mı rahatsız oluyorsun? Bu beni ilgilendirir."

İlk defa bu denli konuşuyordu.

Bundan da? Ah. Rahatsız olmadığımı söylemiştim.

İsteği buysa.. sonra kendimden nefret edecek olsamda birleştirdim sigara kokusu gelen dudaklarımızı.

Kurumuştu güzel dudakları.

Bu diğerlerinden daha uzundu sanki.. biraz..

Bir bacağımın üzerinde oturuyordu şu an.

Tarif etmesi zor bir hiss vardı içimde. Daha önce hiç hissetmediğim.

"Sadece.. sigara dudaklarına yakışmıyor. Ben.. ben.."

"Senin dudakların yakışıyor."

Söylemek istediğim şey bu değildi. Ama düzeltmedim...

Kafasını omzuma eğip yaslandı. Yüzünü gökyüzüne çevirdi. Kucağımdan düşmesin diye belinden tutmuştum yavaşça.

Güneş batıyordu. Bende çevirdim kafamı. Sıcak renklerin bir birine olan ahengini izledik bir süre sessizce.

Hava soğumaya başlamıştı. Ona baktığımda uyuya kaldığını gördüm. Şirin.

Kaldırmak istemedim. Uyandırmamaya çalışarak kucağıma aldım. Hala başım dönüyordu ama o kadar da kötü değildi.

Onu yatağa bıraktıktan sonra aynaya ilişti gözüm. Soluk ten, koyu halkalar ve ölü gibi bakan gözler.

Haha.

Dikkatimi aynadaki yansımamdan ayıran küçük mırıltılardı.

Adımı sayıklaması çok şirin geliyordu kulağa. Hmlayarak cevap verdiğimde yanına gelmemi söyledi.

Lambayı ve yorganı işaret etti. Ah. Aptal kafam.

Yorganla üstünü örtüp lambayı kapattım. Saçlarına gitti elim. Sanırım hoşuna gitmişti, minik mırıltılar geliyordu yine. Fazla tatlıydı.

Bileğimdeki eli yeni hissetmişken oturak halden yanına uzanmış buldum kendimi. Yorgan üzerime atılınca anladım onun yaptığını.

Yakınlaşıp yine tuttu bileğimi, başına koydu. İstediği açıktı.

Okşamaya devam ettim yumuşak saçları, uzun zamandır uyuyamadığım huzurlu uykuya dalana kadar.

....

Run away | sunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin