Uzun bir aradan sonra merhabalar:)
(Bu bölüm de geçen bir çok şey gerçek hayattan alınmıştır!)
..
Merhaba kızlarım. Nasılsınız? Umarım benim gibi değilsinizdir:)
Evet aradan 2 yıl geçti, koskocaman 2 yıl. Ne çok çabuk geçti dimi?
Onca günlerine sığdıramadığım anılarım.
Neyse arkadaşlar, ben yeni bir hayata başladım. Ne kadar zor olsada kimseden destek almadan yeni bir hayat kurabildim galiba.Aileme çokta bir şey borçlu değilim, hayatıma çok da katkıları olmadı.
Benim ailem "aile" kelimesinin en son söyleneceği kişilerdi. Birbirine bağlılardı doğru ama aile olmak bu değildi. Ben anladım ki meğersem beni sadece iyi olduğum günlerde seviyorlarmış. Beni sadece onları sevindirdiğim zaman seviyorlarmış. Elimden bir şey gelmiyordu o zamanlar gidemiyordum "ev" dediğim yerden. Çünkü küçüktüm ama ruhen çoktan göçüp gitmiştim. İnanın bu yaşıma kadar başımı yastığıma rahat bir şekilde koyamadım. Küçük yaşta çok sorumluluğun altına girdim galiba. Hatta galiba değil ben kesinlikle küçük yaşta boyumdan büyük şeyler yaptım. Neden yaptın, seni zorlayan mı vardı? Diyeceksiniz, haklısınızda. Arkadaşlar beni zorlayan bendim, çünkü sadece onları yapınca ben aile sevgisi görüyordum.
Şimdi aileye nereden geldin diyeceksiniz, arkadaşlar ben aileme benim hayatımın aşkını elimden almalarından geldim. Benim hayatımı karartmalarından geldim.Bundan tam iki yıl önce Ekin'i, ailemden bile çok sevgi, değer gördüğüm kişiyi elimden aldılar.
Bir yaz gecesi, Elazığ sokakları. Herkes cıvıl cıvıl, Elazığ'ımın o sahteliklerle dolu sokaklarında ki menfaatçi insanlarla dolu her yer. Ve biz evdeyiz. Ekin ailemle tanışmaya gelmiş. Üstümde siyah bir tulum, altımda ise siyah bir topuklu ayakkabı. O gün ki siyahlığım meğersem kaderimi yansıtıyormuş.Neyse asıl konumuza gelelim.
Her şey muhteşem ötesiydi. Evimin her köşesi parıl parıl parlıyordu.
Odama gittim, evet küçüklüğümün geçtiği o odaya gittim. Yavaş yavaş yatağıma doğru ilerleyip oturdum, her bir köşesine baktıkça küçüklüğümü hatırladım o masum Işıl'ı. Sonra yavaşça yatağımdan doğrulup odamın o minicik şirin camına yaklaştım. Camı açtım, kafamı dışarı çıkardım ve o ara sokağımıza baktım. Eskiden buradan dışarı baktığım zamanlar hayaller dünyasına dalardım. Annemin "Işıl yine dalmışsın bir şeylere hadi gir içeri" demesiyle o sahte ve yalan dünyadan çıkardım. Biliyormusunuz en çokta evleneceğim adamı düşünürdüm. Acaba o da babam gibi olurmu derdim hep. Şimdi ise hayatımı paylaşacağım adamın babamla tanışmasına dakikalar kalmıştı.Bu sefer beni o hayaller dünyasından çıkaran abim oldu.
"Işıl hadi geldiler"
"Tamam abi geliyorum"
Son kez derin nefes alıp penceremi örttüm.
Herkes kapının önüne dizilmişti. Bende kapının hemen önüne geçip bir elimle kapı kolunu tutup gelmelerini bekledim.
Adım sesleri geliyordu.*Pat pat pat*
Ve zil çaldı.
*Çınnnn*
O zil sesiyle kendime geldim.
Kapıyı açtım ve karşımda elinle buketlerle evet doğru duydunuz buketlerle tek bana değil anneme ve yengeme de buket almıştı ben boşuna bu adama aşık olmamıştım. Kendimi sanki beni istemeye gelmişler gibi hissettim.
Ekin ayakkabılarını çıkarmasıyla yavaşça içeri girdi ve gözleri gözlerime değdi. O muhteşem siyah gözleri bana bakıyordu. Ben ise ona birde ailelerimizin burada olduğu aklıma geldi ve hoşgeldin demeyi başarabildim."Hoşgeldin Ekin"
"Hoşbulduk Işıl"Ya bir insanın sesine bile aşık olunabilirmiydi kızlar?
Durun siz cevap vermeden ben söyliyim ben aşık olmuştum. Evet ben Ekin'nin sesine bile aşık olmuştum.İçeri geldiler. Buketleri sırayla bana, anneme ve yengeme vermişti. Buketleri hepsini toplayıp odama götürdüm ve masamın üzerine bıraktım. Onlar ise içeride oturmuşlardı ve hemencecik sohbete başlamışlardı. Yanlarına geçtim ve bir huzursuzluk kokusu burnuma geldi sanki. Hemen ne içersiniz diye sordum. Ekin'in annesi Alev Hanım o kadar zengin olması ve o kadar çok şeye imza atmasına rağmen çok mütevazi biriydi. Orada ise ne kadar daha çok şanslı olduğumu anladım.
Alev Hanımın;
"Sen yorulma kızım en basitinden bir kahve yapıver bize" dedi.Ekin oradan kıkırdamaya başladı. Birden aklıma kahveyle olan anımız geldi ve benimde yüzümde hafif bir tebessüm oluştu.
Kimseye belli etmeden hemen mutfağa geçtim ve Ekin'e mesaj attım.Mesaj:
Sen varya sen ne fenasinnn:))Ekin'i biliyordum telefonu sessizdeydi büyük ihtimalle. Ama mutlaka görürdü o mesajı. Telefonumu bir köşeye atıp hemen kahve yapmaya başladım ve o arada yengemin yanıma geldiğini hissettim o sanki benim değilde onun ailesiyle tanışmaya gelmişlerdi. İnanın biz onun ailesiyle tanışmaya gittiğimizde bu kadar süslenmemişti. O kırmızı kırmızı ruj sürdüğü dudaklarıyla konuşmaya başladı.
"Çok şanslısın Işıl Hanım"
Dönüp yüzüne bile bakmadan kahvemi karıştırırken cevap verdim.
"Evet yengecim senin şansından biraz bende yakaladım"
"Neymiş benim şansım güzelim?"
"Benim şansımın iki katı felan olan her şey yengecim, ayrıca bakıyorumda bugün bir o kadar şıksınız güzel olan ben değil sizsiniz Şilan Hanım"
Ve yengemden beklediğim hareket geldi kıkırdayarak içeri gitti. Cevap bile veremedi çünkü beni biliyordu herşeyin farkındaydım. Ah abim ah sen daha neler çekeceksin bu kızdan. Bir bilsen keşke.
Her neyse bugun benim günümdü. Kahveler olmuştu ve fincanlara doldurmuştum. Tam hepsini güzelce alıp içeri girdim ki ne göreyim dünyam başıma yıkıldı o an sanki başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Her zaman ki olan şey gibi kargaşa çıkmıştı. Ve sizce bilin bunun suçlusu kimdi. Tabiki de "Babam". Evet arkadaşlar Ekin'in yüzünden her şey belli oluyordu bana bir o kadar öfkeli bir o kadar da masum olduğumu bilerek bakıyordu. Sorun çıkmıştı. Tabiki de bildiğimiz gibi her şey mezhep ayrımından dolayı olmuştu. Ve hem Alev Hanım hem de Fedai Bey çok sinirli duruyorlardı babamla annem de öyle. Ekin ise susmuş sadece önüne bakıyordu. Keşke şuan gidip sarılabilsem ona keşke.Arkadaşlar bölümün sonuna geldik biliyorum çok uzun zaman oldu ama kusura bakmayın bu bölümde olan bir kaç şey gerçek hayattan alınmıştır bir daha ki bölüm görüşmek üzere. Çok çokkkk öpüldünüzzzzz❤️