(5) Mektup Hırsızı.

38.8K 2.5K 4.9K
                                    

"Seninle yeniden tanışmanın güzelliği diye bir şey vardı. Farklı bir heyecan, can alıcı bir deneyim ve bambaşka bir büyü."

Bu sabah uyandığımda günümü güzelleştiren küçük bir sürprizle karşılaşmıştım. Yatağımın yanındaki komodinin üzerinde bir tabak ballı kurabiye vardı. Bunları kimin odama bıraktığını bilmiyorum ama tabağın içindeki altı ballı kurabiye dudaklarımda bir tebessüm bırakmak istercesine oradaydı. Sabah güne başlamak için tatlı bir jestti. Tüm kurabiyeleri yemiştim çünkü ballı kurabiyelere kayıtsız kalamıyordum.

Üzerimi değiştirdikten sonra odamdan çıktım. Aşağıya inerken yukarı çıkan Sırma'yla karşılaştım. Hizmetçilerden ilk tanıştığım kişi oydu. Elinde temiz havluları tutarken, "Merhaba, Ukde Hanım," dedi samimi bir sesle. Dadı olduğum için onlardan bir tık üst konumdaydım bu yüzden bana adımla hitap etmiyordu.

"Günaydın, Sırma," diyerek ona tebessüm ettim. İşteki ilk günüm için heyecanlıydım bu yüzden fazla oyalanmadan aşağıya indim.

Aşağıya inip mutfaktakilere selam verdiğimde aynı samimiyetle beni karşıladılar. Hepsi kahvaltı yapıyordu kendime bir sandalye çekeceğim esnada Taner beni durdurup, "Ufaklığın dadısı değil misin?" dedi iğneleyici bir ifadeyle. "Önce yemek salonuna gidip onun kahvaltısını yaptırmalısın."

Gözlerimi irileştirdiğimde bunu sen istedin dercesine sırıttı. "Kurallar böyle." İçerideki çocuk oydu ve bu evde onun evi olduğu için evdeki kuralları herkesten daha iyi biliyordu.

"Ama ben acıktım."

Hizmetçilerden Besime içtenlikle tebessüm etti. "Köşke misafir gelmediği sürece dadılar da Eflah Bey ile aynı masaya oturuyorlar çünkü küçük beyle ilgilenmeliler."

Elimle mutfak kapısını işaret ettim. "Yani eve misafir gelmediği sürece yemeklerimi Eflah Bey ile mi yiyeceğim?"

Taner güldü. "Öyle bir konuşuyorsun ki korktuğunu düşüneceğim."

"Korkmalı mıyım?" Elli üç yaşındaki Eflah'ı tanıyorum ama yirmi sekiz yaşındaki Eflah hakkında zerre bilgim yoktu.

Taner tam bana cevap verecekti ki bu eve ilk kez gelen iki kardeş rolünü oynadığımızı hatırlayınca sustu. Amcası hakkında düşündüklerini bana söylemedi. Bunun yerine masada oturan kızlara bakıp başıyla beni işaret etti. "Korkmalı mı?"

Masadaki kızlar kıkırdadı. "Eşref saatine denk gelmedikçe Eflah Bey korkutucu biri değil." Rahatlayarak nefesimi koyuverdim. İşverenlerini en iyi çalışanlar tanırdı. Onlar korkulacak biri olmadığını söylüyorsa demek ki gençliğinde insanları canından bezdiren biri değildi.

Kapıya doğru ilerlemek üzereyken Taner'in kısılan gözleri elimde tuttuğum kâğıda kaydı. "O ne?"

Kâğıdı hemen pantolonumun cebine koydum. "Mini Taner için aldığım bazı notlar." Evde iki Taner olduğu için içimde onları Taner ve mini Taner olarak ayırıyordum.

Taner'in yüzündeki sırıtma can sıkıcı olmaya başladığında imalı bir sesle, "Mini Taner'e iyi bak," dedi. "O daha büyüyüp yakışıklı bir adam olacak." Sırıttı. "Kızların kalbini hoplatacak. Kızlar onun için delirecek."

Kendimi tutamayıp güldüm. "Ya da tam tersi olur."

Kaşlarını yukarı kaldırdı. "Tam tersi?"

"O kızlar için delirir ama her defasında bir hafta içinde terk edilir," dediğimde kumral saçlı kız, yani Olcay kahkaha attı. "Bu bir erkek için utanç verici olmaz mı? Yani her defasında bir hafta içinde terk edilmek?" Kimden bahsettiğimizi bile bilmiyordu.

ÖYLE BİR UĞRADIM (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin