(6) Yalanlar ve Gerçekler

11.7K 921 712
                                    

Selamm sizlere güzel bir haberle geldim. ÖBU'nun bölümlerini yeniden yayınlayacağım. Keyifli okumalar aşklar.🌸

***

"Her şeytanın olduğu yerde mutlaka bir tane de melek olurdu. Hayatındaki şeytanları senden uzak tutmak için koruyucu meleğin olurum."

Geçmiş ve gelecek bize hem çok yakın hem de çok uzaktı. Dün geçmişimizi simgelerdi, yarın ise geleceğimizi. Birbirine ne kadar da yakındı, değil mi? Hatta ikisinin arasında sadece bir gece vardı. Evet, geçmiş ve geleceği birbirinden ayıran aslında sadece bir geceydi. Saat on ikiyi bulduğunda geride bıraktığımız zaman dilimi artık geçmişimizdir ve önümüzdeki saatler ise geleceğimiz. Geçmiş ve gelecek işte bu kadar birbirine yakındı ancak bir o kadar da uzaktı çünkü geçmiş ve gelecek de belli kademelerde oluşuyordu. Bu kademeleri oluşturan ise araya giren yıllardı. Bir gün öncesine gitseydim benim için değişen pek bir şey olmazdı ama yirmi beş yıl öncesi gitmek işlerin boyutunu değiştirmişti.

Bir ağacın dalında düşen her yaprak gibi günlerimi ait olmadığım bir zamanın içinde sıkışarak geçiriyordum. Burada yeni dostlar da edinmiştim ve hepsi de evdeki çalışanlardan oluşuyordu. 2023'te son bulan Ukde Budak hayatım, 1998'de Ukde Abuzer Şinasi Gıybettin olarak yeniden başlamıştı. Bu komik soyadı için nefes aldığım her an Taner'e kızıp duruyordum. Küçük bir şakanın yeni soyadımızı şekillendireceğini asla bilemezdim. Yeni hayatım yeni soyadımın trajedisini unutmamı sağlıyordu çünkü evdeki çalışanları benimsemeye başlamıştım.

Diğer yandan mini Taner, Firuze ve Hikmet Hanım ile başım gerçekten beladaydı. Eğer burada kalıcı olsaydım tüm bu eziyetlere göz yummak yerine boş zamanlarımda kendime daha iyi bir iş bakar ve ilk maaşımla bir ev tutup buradan ayrılırdım. Burada bir hayat isteseydim başlangıç olarak bunları yapabilirdim. Ancak ait olmadığım bir dönemdeyken burada kendim için bir hayat inşa edemezdim. Bu yüzden geriye kalan günlerimi doldurmak için sabırlı olmaya çalışıyordum.

Aslında bir hafta boyunca sabırlı olmayı denemiştim ama artık bazı şeyler beni çileden çıkarmıştı. Taner'in kafama döktüğü bir kâse çorba sarı saçlarımda ve yüzümde kurumaya başlamıştı. Benim onun kafasına döktüğüm bir tencere çorba ise onun her yerindeydi. Onunla evin içinde koşuştururken Eflah, babam ve Kenan'a yakalanmıştık. Üçünün zamanlaması bundan daha kötü olamazdı.

Taner ile ikimiz suçlu çocuklar gibi tek kelime etmeden Eflah'ın çalışma odasından dikilip duruyorduk. Eflah masasının arkasındaki deri koltuğunda oturmuş, sessizlik içinde ben ve Taner'in yoğurt çorbasıyla yıkanan halimize bakıyordu. Surat ifadesi bu kadar ciddiyken korkudan tek kelime edemiyorduk.

Babam ise pencerenin yanındaki duvara sırtını dayamış, ayakta durarak bizi izliyordu. Beni burada gördüğüne şaşırmaya zamanı bile olmamıştı çünkü asıl şaşkınlığı bu evde dadı olduğumu öğrenince yaşamıştı. Gerçi yaşadığı şaşkınlığı üzerinde atalı uzun sürmedi. Keyifli gözlerle ben ve Taner'i izlerken oldukça eğleniyor gibiydi.

Ve onu göğsünden bir armutla vurduğum Kenan. Eflah'ın masasının önündeki koltukta otururken tıpkı babam gibi o da eğlenen gözlerle bize bakıyordu. Sarı saçları, mavi gözleriyle gelecekteki hâlinden çok farklıydı. Saçlarını üç numaraya vurduğu için yüzü daha belirgindi. Çıkık elmacık kemikleri, çenesini süsleyen yeni çıkmış sarı sakalıyla hoş bir yüzü vardı. Gelecekteki o yıpranmış yaşlı adamdan eser yoktu.

Eflah sessiz kalarak bizi yeterince cezalandırdığını düşünmüş olmalı ki nihayet, "Evet?" diyerek bir kez daha ben ve Taner'e baktı. "Akşam yemeğinin neden üzerinizde olduğunu biriniz açıklayacak mı?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 04 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÖYLE BİR UĞRADIM (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin