bir; bir yıldız saklandı, papatyanın yüreğinde.

72 7 20
                                    

"bir; bir yıldız saklandı, papatyanın yüreğinde."

"Ben ölsem üzülür müsün?" dedi. Sanki normale göre daha da güçsüz çıkmıştı sesi.

"O nasıl söz? Tabiki üzülürüm, harap olurum. Sen ölürsen ben de yaşayamam ki." küçük beden, dizinde yatan bedenin saçlarını okşarken kurdu bu cümleleri. Sesine yansıdı üzüntüsü. Düşüncesi bile kötüydü.

"Ben ölürsem, sever misin başka bir kalbi? Bakar mı gözlerin başka bir yıldıza?" endişe vardı iri bedenin içinde. Şüphe yoktu lakin, düşüncesi dahi yiyip bitiriyordu aklını.

"Şunun dediğine bakın hele. Hiç duydun mu kalbimin başka birine çarptığını? Hiç gördün mü gözlerinden başka gökyüzüne baktığımı? Benim kalbim, senin yüreğin. Benim gökyüzüm senin gözlerin, yıldızım da sensin. Benim papatya yüreğim, bir tek sende seviyor. Bir tek yıldıza yer açıyor. Deme Allah aşkına şöyle şeyler. Rihnim kararıyor."

"Üzgünüm küçüğüm, seni karanlığa bırakacağım.." sert öksürükler kesti sözünü iri bedenin. Bir kaç derin nefesten sonra, devam etti tekrar konuşmasına.

"Ellerini tutamayacak, ağladığında göz yaşlarını silemeyeceğim.." yine ve yine bastırdı sert öksürükler.

"Gözlerimi kapatacağım güzelim, bir daha açmamak üzere.." yavaşça yerinden doğruldu ve teker teker göz yaşlarını akıtan bedene döndü yüzünü.

"Ağlama papatyam. Unuttun mu? Ben küçük prensin ayda yaşattığı gülü gibiyim. Ben senin yıldız çiçeğinim. Hani demiştik ya, 'son günümüzde, giden kişi sevdiğinin yüreğine eksin kendinden bir tane.' diye. Şimdi senin papatya tarlana bir hediyem var kendimden. Sanma ki senden ayrı olacağım, yüreğim yüreğinde hayat bulurken seni asla bırakmayacağım.." iki beden de ağlıyordu. Biri yüreğinin ağırlığından, bir de gözlerini ona kapayacağından.

İri beden hafifçe tuttu küçüğünün çenesinden. Yaklaştı ve, dudaklarından yüreğine ekti kendi yüreğinden.

"Biliyorum, söz verdim sana, 'bırakmam seni asla.' diye. Ama, hayat bu. Yaşadım, sensiz de yaşadım, seninle de. Şimdi sıra ölüme geldi bir tanem. Teşekkür ederim sana. Beni yüreğine aldığın, papatyalarınla sardığın için. Özür dilerim senden, bütün yükü sana, acısını yüreğine ektiğim için.." bu sefer daha bir sarsıldı öksürürken. Elini siper etti ağzına, kana bulandı avuç içi.

"Son defa daha yatayım dizlerine, saçlarımda gezintiye çıksın parmakların, bizi anlat bana mırıltılarla, huzur içinde canımı vereyim." yavaşça geri uzandı küçüğünün dizlerine. Buz tutmuş ellerinin arasındaki sıcak elleri koydu dalgalı saçlarının üstüne.

Küçük beden derince iç çekti bir kaç defa. Sonra araladı dudaklarını, döktü anılarını ortaya.

"S-sen on a-altı, ben o-on iki yaşındaydım. Kaldırıma oturmuş, yanındaki yavru kediyi seviyordun gülümseyerek. Kedi de halinden oldukça memnun bir şekilde sana sırnaşıyordu.." sarsılarak öksürdü dizindeki beden.

"İ-ilk defa bir k-kediye imrendim o gün. Sonra biraz daha yaklaşıp s-seni daha yakından izlemek istedim. Yaklaştıkça, kulağına sabitlenmiş küçük papatyayı fark ettim. O beyaz tenine, öyle güzel uyum sağlıyordu ki, büyülenmiş gibiydim. Yanına gelip oturdum. Beni fark ettiğinde, gözlerimi senden çekip, yavru kediye sabitledim. Sevmek için elimi uzattığımda.." öksürük sesleri şiddetlenmeye başladı. Daha çok can yakıcı olmaya başladı. Yürekleri dağladı, yine de durmadı.

"P-parmağımı t-tırmalayıp, senin diğer tarafına kaçtı. B-ben acısından dolayı sessizce ağlarken, sen telaşla parmağımı avcuna alıp sıktın, kanaması dursun diye. Parmağımdaki küçük çizikten akan kanlar durdu, sızısı geçti, sen parmağımı bıraktın ama, her dakika tekrar tekrar iyi olup olmadığımı sorguladın. En sonunda dayanamayıp gülmeye başladım, sen gökyüzü gözlerini bir saniye benden ayırmadın. Sonra uzunca konuştuk. Yanındaki kedi uyuyakaldı, sokalardaki hafif kalabalık dağıldı, güneş yerini aya bıraktı, sokak lambaları yandı. Ben ise senin gözlerindeki evrende takılıp kaldım. Sonra, annem seslendi az uzaktaki evimizden, geç olduğunu söyledi, o zaman fark ettim, biz konuşup gülüşürken, zaman akıp geçmişti. Tam vedalaşırken, bana kulağındaki papatyayı uzattın. 'Sonra tekrar görüşürüz minik papatya.' dedin. Ben kendimi papatya ilan ettim. Daha derin gülümsedim, 'görüşürüz yıldız çocuk.' dedim. Seni gecelerime hapis ettim.." ağlayarak dinledi dizindeki sevdiğinin son nefeslerini.

"Görüşürüz yıldız çocuğum..."

"G-görüşürüz -nefes sesi- m-minik -derin bir nefes sesi daha- papatyam."

Ve sonra kesildi zor alınıp verilen nefes sesi. İri bedenin gözleri kapandı, kafası miniğinin dizine yaslandı. Elleri boşluğa düştü, kalbindeki hafif kıpırtı kesildi. Ölüm geldi çattı. Azrail bir ruhu alıp götürürken, diğerini de peşinde sürüklemeye başladı.

Kevser

Rüyalarda BuluşuruzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin