Mahkeme

1 1 0
                                    

Emre'nin Güncesinden
Yasemin'in eli cidden ağır. Hatta çok ağır. O nasıl ittirme arkadaş?!Göğsüm delindi! Şaka yapmıyorum, canım acıdı ve hâlâ acıyor. Az daha yere düşüyordum, ölüyordum!

"Oğlum,niye karışıyorsun kıza? Bak sen zararlı çıktın, bıraksaydın yapıştırsaydı bir tane" Abim,arabayı eve doğru sürerken olay hakkındaki fikirlerini sıralayıp duruyordu.Tanrım, söylemesi kolay!O kız,o sinirle,o adamı dövseydi; odadan cenazesini çıkartırdık.

"Abi,sen Yasemin'i tanımıyorsun.Eğer izin verseydim,bir tane yapıştırmakla kalmazdı.O adamı oracıkta öldürürdü." diyerek bende haklı olduğumu belirttim.
"O değil de,Yasemin hiç değişmemiş. Küçükken de hep böyleydi;eli hep çok ağırdı."İç sesim söylediği şeyle hafif tebessüm etmeme neden oldu. O haklı,hiç değişmemiş...

"İyi.Yarın kendini aynen böyle açıklarsın,Yaseminciğine." diyerek konudan çekildiğini belirtti,Abim. Nasıl açıklıyıcam? Beni dinler mi?Offf,ben onun için engel oldum. Banane o adamdan!
"-Peki,bu düşüncene onu nasıl ikna ediceksin?"dedi iç sesim."-Bilsem bu kadar düşünmem herhalde dimi!"diyerek iç sesimi de içerden konuşarak ben susturdum. Derin nefesler verirken evin bahçesine doğru girdiğimizi gördüm. Bu ev neden bu kadar büyük?

Taşınalı bir hafta falan oldu. Ama size bir şey diyebilir miyim? Cidden büyük bir evde yaşamak çok zor. Sadece tuvalete gitmek için bile çok yürüyorum. Evin içinde bir yerden,bir yere giderken spor yapıyorum resmen! Abim arabayı bahçeye park edince arabadan indim. Ona hiç birşey söylemeden eve doğru yürümeye başladım. Bahçenin iki tarafı vardı; ön tarafı taşla kaplıydı, arka taraf ise full çimendi. Villa da yalı gibiydi, üç katlıydı. Uzun bir yürümeden sonra nihayet villa görünümlü yalımızın kapısına ulaşabilmiştim. Anahtar cebimdeydi ama çıkarmaya üşeniyordum:)

Bu bahaneyle zili çaldım. "Zaten evde çalışan zibilyon tane insan var, biri açsın kapıyı ne olacak." Tanrım iç sesim ne kadar da haklı konuşuyordu! Evde bir bahçıvan, bir güvenlik vardı. Ayrıca mutfaktan ve temizlikten sorumlu yatılı olarak kalan yaklaşık 10 insan daha vardı. Size ufak bir sır vereyim. Bu yatılı olarak kalanlardan biri Abimden hoşlanıyor! Nereden anladığımı ya da bildiğimi sormayın, ben bilirim. Çünkü eşim bilemedi...

Bu şaka iğrençti kabul ediyorum. Eskiden yayınlanmış bir program ismiyle şaka yapmak gerçekten iğrençti! Ben düşüncelerimle ve şakalarımla uğraşırken, üstüme düşse muhtemelen altında kalarak can vereceğim kapı sonunda açıldı.
İsmini daha öğrenemediğim çalışanlarımızdan olan bir kız kapıyı  açmıştı:

"Hoşgeldiniz efendim" diyerek bizi güler yüzle karşıladı. Gülümsemesine hafif bir tebessümle karşılık verdim. Üstümdeki montu da ona verip odama yöneldim. Odam ikinci kattaydı ve odama ulaşabilmek için lanet olası bu bin basamaklı olan merdivenimizi geçmem gerekiyordu! Bugün neden bu kadar sinirliydim? Her şeye öfkeleniyordum. Sanırım çok yorulmuştum. Bugün okulun ilk günüydü ve Abimi karakoldan almam gerekmişti. Yasemin'den, Sarı Civciv'den falan hiç bahsetmiyorum bile!

Odama uzun uğraşlar sonucu ulaştıktan sonra kapıyı açtım ve içeri adeta kendimi attım. Yorgundum ve bütün arzumla yatıp uyumak istiyordum.

Bu düşüncelerle büyük olan odamı boş gözlerle incelemeye başladım. İki kişilik kocaman yatak ve onun karşısında yine kocaman bir koltuk vardı. Gözüm istemeden komidinin üzerindeki masa saatine kaydı. Saat 03.12. Ne kadar da erkendi(!) Saat düşüncemi kafamdan silip yeniden odaya bakınmaya başladım. Oda cidden kocamandı. Sanırım her gördüğümde büyüklüğünden etkilenecektim. Hangi odanın içinde televizyon olurdu ki? Çalışma masası olur ama televizyon? Bu odada herşey vardı. İçerde de giyinme odası bile var!

Kara ÇiçekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin