Derin!!

197 11 11
                                    

Telefonumu odada bırakıp aşağıya televizyon izlemek için iniyordum. Çalan telefonumun sesini duyup tekrardan odaya doğru uyuşuk adımlarla yürüdüm. Annemden 38 cevapsız arama hee, varlığımı mı hatırladı acaba diye düşünüyordum. İkinci çalışta açıldı.
-Banyodaydım duymamışım ne oldu? Ağlıyordu. İçime bir bıçak saplanmış gibi oldum.
+ Baban, Derin baban dedi ve ağlaması şiddetlendi.
- Ne oldu ? Diye bildim sessize boğazım düğümlenmişti ve gözlerim doluyordu. O pislik adam üzülmeye değmeyecek kadar değersizdi benim için. Karşı taraf hıçkırıklar arasında ses verdi.
+Yunanistan'a giderken ters yönden bir araba.. Üzerine sürmüş.. Durumu çok ağır.. Ambulanstayken bilinci açıkmış, seni son kez görmek istemiş. Durumu çok ağır Derin, bir adamın son arzusunu yerine getir kızım.. Dedi ve hıçkırıklara boğuldu. Hiç bir şey diyemedim.
Gözyaşlarım akıyordu. O adi herif bana vurdu. Dövdü, ağlattı. Sanki hayatıma beni üzmek, ağlatmak için gelmiş gibi. Ondan nefret ediyorum. Yine üzüyor beni yine gözyaşı boğuyor. Adi herif. Peki annem? Az önce bana kızım dedi. O lanet olasıca günden beri ilk defa. Kahretsin. O adamı görmeye nasıl dayanırım. Kulaklarımda sesleri yankılanan yangının Doruk'un çığlıklarını nasıl sustururum ? Ama gitmeliyim. Belki de bu son defadır.
Ağlamamam lazım artık o adam için. Sırf daha çok parası olsun diye harcadı ailemizi, sırf bir kaç arabası daha olsun, bir kaç gazetede daha ilk sayfada adı geçsin diye.. Şimdi acınacak halde. Yukarı çıkıp üzerime siyah pantolanların arasından en dar olank aldım ve üzerine sarı göbeği açıl bir tişört giydim. Ayağıma beyaz siyah sarı puanttiyeli converselerimi geçirdim. Cebime telefonumu, anahtarları ve biraz para tıkıştırıp yola çıktım. Hemen bir taksi durdup hastaneye sürmesini istedim.


Annemi 3 aydır görmüyordum. Babamı görmemeye alışkındım zaten. Sürekli yurt dışında olduğu için artık pek özlemiyorum onu. Eskiden yani çocukken eve döneceği akşam uyumaz beklerdim onu. Hediye ile gelecek, acaba ne aldı ? Hep merak ederdim. Kızlar babalarına düşkün olurlamış, beni babam düşürdü. Tek bildiğim o ölürse değil de ben ölsem, ben ölsem yine de onun bu yaptıklarını unutmam, unutamam.

Taksi ücretini ödeyip indim arabadan. Annemi gördüm. Ağlamaktan gözleri kızarmış yüzü beyazlamıştı. Burunlarımız her şeyiyle benziyordu. Onunda ağlayınca kızarırdı. Onunda hafif ucuna doğru şişkinleşen incecik bir burnu vardı. Gözle görülür bir benzerlikti bu.
Annem o adama gerçekten aşıktı. Onun uğruna her şeyini feda edecek kadar aşık. Onu yeniden gördüğümüzde gerçekten mutlu olduğumuz zamanları özlediğimi fark ettim. Doruk, ben babam ve annem. Doruk benim gerçekten kahramanımdı. Kim sevmez ki ağabeyini? Evde kokusunu takip ederek bulduğunuz, gürüş yaparken kocaman sarılıp omzunda uyuduğunuz ya da uyuya kalıp sizi kaç yaşınızda olursanız olun kucağında yatağa taşıyan, gömlek ve tişörtünü çördüğünüz tıraş köpüğü savaşı yaptığınız bi abi. Kim sevmez ki? Özlediğimi farkediyorum. Bir şeyler sızlıyor içimde. Bu adam benim her şeyimi aldı. Onun parasını falan da istemiyorum ama henüz 17 yaşındayım. Mecburum. Zaten abimi elimden aldığından beri yalnız yaşıyorum.

1 yıl önce...

1 yıl önceydi. Doruk'la kahkahalarla gülüyorduk.Yine..
Az önce yine onunla dalga geçiyordum. Yatağına sünnet fotoğraflarını ve spidermanlı pijamalarını koyup fotoğrafını kız arkadaşına göndermiştim. Hiç bir şey olmamış gibi içeride televizyon izliyordum. Kıpkırımızı bir suratla içeri geldi. Gerçekten görülmeye değerdi. " Neden yaptın? " dedi. "Dün gece dudaklarıma oje sürmeseydin" dedim. Dil çıkardım ve odaya doğru koşmaya başladım. Arkamdan geliyordu. İkimizde ev içinde bağırışıyor gülüşüyorduk. Babam ve annem içeride konuşuyordu. Babam arafa sesini yükseltiyor, annem onu rahatlatmaya çalışıyor gibiydi. Doruk arkamdan geldiğinden pek duyamıyordum seslerini. Doruk beni yakalıp kucağında odama çıkardı. Annem seslendi. "Artık uyuyun, haydi." Doruk beni yatağa attı. Yanağımdan ısırdı. O beni hep ısırarak severdi zaten. "İyi geceler küçüğüm ama bu konu bitmedi." dedi. Kocaman sarılıp öptüm onu. Çıkarken düşüyordu. İkimizde kahkaha atıyorduk ki. Aşağıdan babam bağırıdı. "Yeter! Size uyuyun dedik değil mi veletler. Susun ve zıbarın artık." anladım ki sarhoştu. Borçlarının olduğundan bahsediyordu çoğu zaman. Tekrar Doruk'a öpücük attım, o da göz kırptı ve odasının kapısının kapanma sesini duydum.

Gece susadığımı farkettim. Kalktım. Mutfağa indim. Garip bir koku vardı. Ve çıtırtılar geliyordu. Odama çıkacakken salonun duman içinde kaldığını farkettim. Var gücümle bağırmaya başladım.
"Uyanın! Yangın var! Uyanınn! "
İlk annem geldi yanıma sarıldı bana kocaman saçlarımı öptü. Babam aşağı indi. " O aşağılık pisliği geberticeğim" sürekli aynı şeyi söylüyordu. Bahçedeydik. Bir anlık boşlukta Doruk'un odasına doğru koşmaya başladım. Kapısı kilitliydi. Bağırıyordum. "Doruk" , "Aç kapıyı" ," Doruk beni duyuyor musun? " Duman genzimi yakmaya başkamıştı. Öksürüyordum. Doruk " Git Derin, ben geleceğim" dedi. Öksürüyoru. " Sen gelmeden gitmem, gidemem, sen gider miydin? " dedim. Ne olursa olsun Doruk'u orda bırakamazdım. Bir şeyler yapmalıydım. Doruk'un nefes alışları çok hızlanmıştı. Çok büyük bir ses geldi.
Çökme sesiydi sanırım. Bir an Doruk'un çığlıkları duyuldu yangın seslerinin arasından. Korkuyla bağırdım. "DORUUUUK! " ses öksürük ya da nefes alışının sesini duyamıyorumdum. Babam geldi. Kolumdan çekerek dışarı çıkardı beni. Doruk'a yardım etmiyorlardı. Neden? "Gitmeliyiz" dedi beni arabaya attı. Yol boyunca bağırdım. Bana ilk defa o arabanın içinde tokat attı susmam için. Bir dağ evine geldik. Durmadan ağlıyordum. Neden yaptıklarını neden Doruk'u bıraktıklarını anlayamıyordum. Hiç biriyle konuşmuyordum. Beni karşılarına oturtup, " Doruk'ta sende bana çok benziyorsunuz. Ama ben ölmemeliydim. Bu adamlar ben ölene kadar peşimizi, paramızı bırakmazlar. Doruk o yangında tanınmaz hala gelmiştir. Onu ben sanacaklar bu oyunda belki burada biter mutlu oluruz" dedi hayretle suratına baktım. " Sen paran uğruna hepimizin canını, kanını harcayacak kadae aşağılık bir herifsin, o senin oğlun. Bu saçma düşünceyi nasıl olurda mantıklı bir şeymiş gibi söylersin" bağırıyordum. Annem babama gerçekten çok aşıktı. Onun uğruna oğlunu harcayacak kadar aşık..

Hiçsiz ya da hissiz?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin