Kurşun

26 2 0
                                    

İnsan neydi?
Duygu topluluğu muydu?

Yoksa

Akılın vücut bulmuş hali miydi?
Sadece duyguları mı öne çıkarırdı, mantık ve duygu el ele veremez miydi?

Ya da bu ikilinin savaşını aşka dönüştüren var mıydı?

Hayatı, denizanası gibi sonsuzca yaşamayacağımızı hepimiz biliriz. Bu örneği etrafımızdaki insanların ölümüyle somutlaştırırız. Fakat ölüm her zaman ölüm demek değildir. Değişmektir, yeni bir hayata başlamakta olabilir. Duygularımızla hisseder, mantığımızla hareket ederiz. Tabiki bu durum kişiye göre değişebilir. Kişi nasıl kendini o ana bağlamış ise beyni tamamen duyguya da yer verebilir mantığa da. Hayat, karanlık bir mağaranın ardındaki seyrek ışıktır, Umuttur, şanstır. Bize verilen görev sadece o şansı kendimize uyarlamamızdır.

Afra'nın belini soğuk yatağa yatırıp biraz ondan uzaklaştım. Gözlerimle buna hazır olup olmadığını sorguluyordum. Bana güvenmesi gerekiyordu.

Tek şansımdı.

Gözlerimin içine bakıp ensemden tuttu ve dudaklarımdan öpmeye başladı. Öpüşüne daha sert bir şekilde cevap verip ellerimle vücudunu harita gibi gezmeye başladım. Tamamen birbirimize odaklanmış, delice sevişiyorduk. Afra dudaklarımdan ayrılmadan doğrulup elleriyle tişörtümü kavradı ve üzerimden çıkardı. Eli tekrardan omuzumda ki yarayı keşfetmeye başlamıştı. Yaram ile bir alıp veremediği vardı fakat şuan bunu irdeleyecek durumda değildim. Yavaşça dudaklarından ayrılıp gözlerinin içine baktım.

"Bakıyorum benden hızlı çıktın. "

Dudağının kenarı kıvrılmış boynuma doğru nefesini vermişti.

"Ben hep hızlıydım sen hiç fark edemedin. "

Sözlerinden bir şey çıkarmam gerekiyormuydu diye düşünüyordum ama karşımdaki kadın sinsi ve sis gibiydi hissettirmeden yapıyordu. Elimle bacağından kalçasına kadar yol izledim. Sadece birbirimizin gözlerine odaklanmış öylece simalarımızı ezberliyorduk. Sol gözüme anlık kırmızı bir ışık görünmüş daha sonra kaybolmuştu. Kaşlarımı çatıp pencereden karşı tarafa baktığım sırada kamuflajlı birinin beni hedef aldığını fark etmemle kendimi ve Afra'yı yere atmam bir oldu. Dudaklarımı karımın kafasına gömüp onu sakinleştirmeye çalıştım.

"Sakin ol. Yanındayım. "

Demiştim ve o da beni onlayarcasına kafasını bir aşağı bır yukarı sallamıştı. Bu süre zarfında camlar teker teker kırılmış sesler kesilmişti. Sağ tarafımda olan siyah tişörtümü alıp giydim. Kafamı güvenli bir şekilde kaldırıp gözlerimle etrafı taradığımda şuanlık bir hareketliliğin olmadığına kanaat getirdim. Hangi şerefsiz bunu yapmışsa ağzıyla burnu yer değiştirecekti.

" Kafanı kaldırmadan beni takip et."

Afra'ya karşı söylediğim cümleme tamam demiş temkinlice odadan çıkmıştık. Arkamda tişortümü sıkı sıkı tutmuş etrafını o da kontrol ediyordu.

"Araf bana da silah ver. "

Cümlesini bitirdiği anda onun olduğu tarafa dönüp arkasındaki adamı indirdim. Belinden tutup hızlıca şu lanet evden çıkmaya çalışıyordum. Önüme çıkan iki kişiyi de indirmiştim fakat silahta mermi kalmamıştı.

"Siktir! Merminin biteceği zaman mıydı? "

_Afra_

Araf'ın fısıltıyla söylediği cümlesine karşın gözlerimi devirmiş ne yapacağız şimdi dercesine gözlerine bakıyordum.

ATIFET -Tutkunun Kokusu-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin