12

447 59 11
                                    

{seni aklıma düşüren
yer çekimi değil, yabancı yıldızlar
öyle uzaksın ki
üflesem soğuyacaksın
sarılsam okyanus}

*

"Omegam dedin tae! Duydum seni."

"Evet, ben de duydum." Alfasının kucağına yerleşen jimin bunu duymamıştı ancak min yoongi öyle diyorsa doğrudur.

Kahin sessizliğini korurken alfaların prense sataşmasını izliyordu. Seokjin ise anlamadığı şekilde omegayı düşünüyordu. Jeongguku.
Onun gamzelerini, boynundaki beni, çıkık ön dişlerini, şeftaliyi çok sevmesini ancak tüylerine dokunamamasını... kendisine birini hatırlatıyordu. Annesini hatırlatıyordu.

"Alfa-alfa ilişkisini yasaklayacağım. Sizden kurtulmamın tek yolu bu sanırım."

Prensin sözlerinden sonra daldığı düşüncelerden çıkan alfa seokjin bir müddet onları kafasından savurdu.
Alt tarafı benzerlik şövalye, bu kadar düşünmen yersiz. Daha önce de birbirine çok benzeyen insanlar gördün. Çevreye odaklan. Dikkatsizliğini çok belli edeceksin.
Kurdunun sözleriyle silkenip kendine geldi. Haklıydı ve bunu düşünmeyi bırakmalıydı.

"Seninle uğraşıyorlar sadece taehyung, takılma bu kadar."

Seokjin haklıydı, prens, ne kadar sarayın içinde onlarla siyasi çerçevede temasa geçse de şu an avcı konağında olduğu kişiler şövalye, kahin ve baş danışman sıfatından öte kim taehyungun en yakın arkadaşı çocukluğunu geçirdiği dostu yoongi ve jimin.

"Hoseok hyung! Büyücüler diyarına mı gittin neden bir şey söylemiyorsun?"

Jimin'in sorusuyla bakışlarını ona çevirdi kahin, yandan bir sırıtışla cevapladı arkadaşını.

"Hayır jimin büyücüler diyarına gitmedim. Taehyungun omegam derken ki sesini düşünmeye çalışıyordum da kafamda."

Hoseok'un alaycı cümlesiyle diğerleri kahkaha atarken çatık kaşları ve homurdanmalarıyla taehyung eline aldığı bir yastığı kahine doğru fırlatmıştı.

Sonra yemek yemişler etrafta dolanmışlar ve göle girip suda vakit geçirmişlerdi. Bütün gün arkadaşlarıyla olmak ve her şeye kısa da olsa ara vermek istemişti taehyung. Ne kadar inkar etse de doğruydu, omegam demişti yeşil harelerin sahibine.

Bir hafta önce yaşadıkları o olay aklını bulandırmıştı alfanın. Onu sahiplenmesi insan tarafına mantıklı gelmiyordu, içindeki vahşi alfa ise suskundu. Kurdu onunla gerekmediği müddetçe iletişime geçmezdi ancak omegayı tanıdığın andan beri susmak bilmiyordu. O an neden öyle seslendiğini, prens minhoya saldırmasını ve başka tüm sorularını duymazlıktan geliyordu alfa.

*

Prens minho ise yaptığı hareketin bedelini sürgünle ödemişti. Kraliçe amanda günlerdir öfkeden deliye dönüyor, bu kararın kaldırılması için kralla görüşüyor, yandaş bakanlarıyla fikir yürütüyordu ancak hepsi sonuçsuz kalıyordu. Omegaya yaptığı şey -özellikle saray duvarları içinde- oldukça sert bir hüküm getiriyordu. Affı olamazdı. Jeonggukla ne zaman karşılaşsa ona duyduğu nefret gözlerinden okunuyordu, onu şikayetçi olmaması ve böyle bir olayın yaşanmadığı yönünde ifade vermekle sıkıştırıyordu.

Omega böyle bir şeyi kesinlikle kabul etmedi, etmezdi de. Cezasını çekmeliydi sarışın alfa.

Danışman eun il de kendisiyle konuşma yapmıştı. Önce sert ve üstten bir dille konuşmuş bunun omega üzerinde ters tepki verdiğini gördüğünde ise daha yumuşak ve ılımlı davranmaya başlamıştı. 'Ama jeonggukie prens minho çok sinirliydi emin ol böyle yapmak istemezdi~ onu bu seferlik affetsen ve ifadeni değiştirsen olmaz mı~?'

lotus •tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin