🦋BÖLÜM 4🦋

11 3 0
                                    

*Başak*Köroğlu*

"Bu," diye fısıldadı ofisinde parmak izlerini kontrol eden ortağım. "Bu olamaz, Zeynep o herifin kardeşi olamaz!" Başını kaldırdı ve bana baktı.

"Başak bu mümkün değil!" 

"Mete," dedim masasının önündeki misafir koltuğuna otururken. "Sakin ol, böyle şeyler olabilir. Zeynep onun kardeşi diye, abisi azılı bir suçlu diye onu suçlayamayız. Şöyle düşün, elimize bir fırsat geçti. Dolunay Çetesi'ni daha kolay yakalayabiliriz artık, yapmamız gereken tek şey Zeynep'i-" 

"Hayır!" diyerek sert bir sesle lafımı böldü. "Zeynep hiç bir şekilde kullanılmayacak, ne olursa olsun. Neredeyse kızım yaşında ve ben onu kullanamam." 

"Mete," dedim ayağı kalkarak. "Dikkatli düşün, Zeynep bizim için mükemmel bir fırsat. Sadece yaşını düşünme, abisi onun yaşında onlarca çocuk öldürdü. Biz şuan konuşurken bile cinayetler artıyor, dördüncü haftaya girdik ve 25 cinayet oldu." 

Yeşil gözleri bu sefer şüphe ve tereddütle bakıyordu önündeki kağıtlara, onu ikna etmek üzereydim. 

"Mete," dedim şefkatle yanına giderek masasına oturduğum sırada. 

"Ölen insanları düşün; onca hayat, onca dünya, onca aile... Hepsi sırf sen Zeynep'i kızına benzettin diye yok mu olsunlar? Zeynep bizim için büyük bir şeyken, bunu kullanmazsak o insanlara haksızlık olmaz mı?" 

Gözleri bana döndü bu sefer. Hala şüpheyle bakıyordu. 

"Bak ortak," dedim derin bir sesle. "Gittiğimiz aileleri düşün, bir çok baba kızının katilini istiyor, bir çok anne oğlunu öldürenlerin cezasını çekmesini istiyor, bir çok çocuk annesi veya babası için ağlıyor, başka bir çocuk abisi-ablası için anne ve babasına yalvarıyor." Uzandım ve şefkatle ortağımın omuzuna dokundum. 

"Onları düşün Mete, o zavallı insanların ne suçu var?" Derin bir nefes verdi ve ayağı kalktı. 

"Haklısın," dedi kararlılıkla. "O insanların bir suçu yok, Zeynep'i kullanarak Mert Toprak'a ulaşmalıyız." 

"Unutma," dedim. "Zeynep'e hiç bir zarar gelmeyecek, bizim amacımız abisi. Sadece abisi, başka bir şey yok." 

"Sadece abisini alacağız," diye mırıldandı, ardından bana döndü gözleri. "Zeynep'e hiç bir şey hissettirmeyeceğiz Başak," ardından ekledi. "O hiç bir şeyi bilmeyecek, o fark etmeden abisini bulacağız." Başımla onayladım onu 

"Zeynep'in kapısında ben devriye gezerim, sen eve git. Alisa ile son zamanlarda hiç ilgilenemedin, yalnız hissetmesin kendini." Başını hafifçe sallayarak onayladı beni. 

"Sağ ol," dediğinde gülümsedim. 

"Lafı bile olmaz."

Bir kaç saat sonra arabamı Zeynep'in evini görecek bir yere çekmiştim, aldığımız bilgilere göre Zeynep anne ve babasıyla yaşıyordu. Ailesi sık sık şehir dışına çıkıyor ve kızlarını evde tek başına bırakıyorlardı, bundan yaklaşık 7-8 yıl önce abisi henüz çeteye katılmadığı zamanlarda Zeynep'e bakıyordu. 

Zeynep, Mert için çok önemliydi. Hala kardeşinin yaptığı bilekliği takıyordu, ta ki onu bizim bulduğumuz o alanda düşürene kadar.

O bilekliği sakladığımdan beri tehditler daha da artmıştı, her geçen gün mesaj kutum doluyor ve telefonum sürekli çalıyordu. Ancak bunları umursamıyordum, çünkü bana bir şey yapamayacaklarından emindim. Onlar tecrübesiz bir avuç aptaldı ve bana dokunamazlardı bile. 

Bu yüzden onlar ve tehditleri gram umurumda değildi, benim amacım o 25 cinayetin intikamıydı. 

Zihnim bu düşüncelerle doluyken yanımdaki koltukta duran telefonumun titremesiyle radyonun sesini kıstım ve kısık kısık çalan Dernière Danse eşliğinde aramayı yanıtlayarak telefonu kulağıma götürdüm.  

GAREZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin