🦋BÖLÜM 7🦋

7 2 0
                                    

~Başak~Köroğlu~

"A... Alisa," diye mırıldandı Mete, ardından adeta uçarak bize seslenen polisin yanına gitti ve tabii bende peşinden.

Alisa değildi o kız, olamazdı yani. Alisa ölmek için çok gençti, o daha çok küçüktü. Ancak bir gerçek vardı, Dolunay Çetesi... O büyük gerçek bizim için ciddi bir sorundu, eğer Alisa'nın kılına zarar geldiyse Mete ve ben artık bu kadar soğukkanlı bakamazdık.

Alisa benimde kızım sayılırdı, benim elimde büyümüştü ve beni annesi belirlemişti. Alisa ikimizinde kırmızı çizgisiydi.

"Efendim," dedi Erdem yanımızda açıklama yaparken. "Kız çocuğu değilmiş, saçları uzun bir erkek çocuğuymuş." Mete derin bir nefes verirken yutkundum.

"Hemen otopsiye gönderin ve arama çalışmalarına devam edin." Polis onu başıyla onayladı ve diğer ekiplerin yanına gitti, bende Mete'ye döndüm.

"Alisa değilmiş," dedim şefkatli bir sesle. "Bu iyi bir şey değil mi?" Yutkundu ve bana baktı yorgun gözleri.

"Sanırım," dedi sessizce. "Sanırım iyi bir şey." Ona destek verircesine gülümsediğim sırada telefonuma bir bildirim gelmişti, arka cebimden çıkarıp mesaj atana baktığımda yutkundum.

"Dolunay Çetesi!" dedim dişimi sıkarken. Mete merakla bana baktı ve eğilip mesajı mırıldanır bir şekilde okudu.

"'Ne salak komisersiniz Başak, hala yakalayamadınız bizi! Onca insanın kanı yerde kaldı değil mi? Hani adaletliydiniz, hani Türkiye'de adalet yerini buluyordu? Siz polisler bir halta yaramıyorsunuz! Bu kadar insan öldü ve siz hiç bir şey yapamadını-'"

"Mete," demiş ve susturmuştum ortağımı. "Daha fazla okuma, zoruma gidiyor." Yutkundu.

"Alisa onlarla değil Başak, yoksa kesinlikle bu mallıkla Alisa'nın onların yanında olduğunu yazarlardı."

"Mete biz çok malız," diye mırıldandım kendi kendime, kaşlarını çatıp bana baktığında ona döndüm. "Çetenin bir üyesini yakaladık ancak soruşturmadık Mete!" Mete elini alnına vurdu.

"Salağız biz Başak."

Ardından topuklarımızı vura vura gitmiştik karakola. Arabayı bulduğum ilk yere park etmiş ve koşarak karakola girmiştik.

"Çabuk Can Demir'i sorgu odasına alın!" Emir verdiğim polis beni dinlemiş ve koşarak uzaklaşmıştı.

Aradan sadece yarım saat geçmişti ki, Mete ve ben Can Demir'i sorgu odasında ağırlıyorduk. Tabii ki o kadar çocuk ve kadın cinayetinden sonra arkadaşlar ona pek kibar davranmamıştı. Güzel bir dayak yemişti, bu yüzden yüzü yara bere doluydu.

Ciddiyetle bir nefes verdim ve masaya otururken ona baktım.

"Can Demir." dedi Mete ciddiyetle. "İnatla Çete hakkında hiçbir şey söylemiyormuşsun, öyle duyduk." Dudak büktüm ve ortağımı başımla onayladım.

"Neden teslim oldun?" Ciddiyetle ve buz gibi bir sesle konuştu.

"Sessiz kalma hakkımı kullanmak istiyorum."

"Pekala." dedim derin bir nefes verirken. "İstediğin kadar sessiz kalabilirsin, çete hakkında konuşup konuşmamak senin elinde." Ardından başımı kaldırıp ortağıma baktım.

"Ama ortamın tamamen sessiz olmasına gerek yok değil mi ortak? Hadi biraz radyo açalım." Mete kaşlarını çattı ve merakla gözlerime baktı, başımla onayladığımda ise o da beni onaylamıştı.

"Açalım Ortak."

Ayağı kalktım ve sorgu odasından çıkıp kontrol odasına geçtim, telefonumdaki ses kaydını mikrofona tutup içeriye verdim sesi.

GAREZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin