2. Bölüm

131 15 3
                                    

Narin'den...

Yorgun bedenemi sandalyeye bıraktım. Omuzlarıma konan ağırlık kat ve kat artarken ne düşüneceğimi bilmiyordum.

Annem ve babamın siyah gözlerinin aksine yeşil gözlerim ve yine onların siyah saçlarına göre sarı saçlarım bana herşeyi anlatıyordu.

Kanların verilmesinin üzerinden bir saat geçmişti bu bir saatte kimse mümkün olduğunca konuşmamıştı.

Babam arada Gündüz beye bebekleri karıştıran hemşire hakkında soru sormuştu. Fakat aldığı tek cevap hemşirenin bir hafta önce intiahar edip hayatını sonlandırdığıydı.

İntihar.

Adının geçtiği an tüylerim ürpermişti. Hayat ne kadar çekilmez olsada şu zaman kadar hayatımdan vazgeçmemiştim.

Hayata karşı umudum her geçen gün kendini yitirsede pes etmeye meyilli değildim.

Kimi kandırıyorsun Narin?

İki tane kare masayı birleştirip çevresine dizilen Kaya ailesini izledim.

Ben, annem ve babamın ortasına oturmuşken benim hemen karşıma adının Asaf olduğunu öğrendiğim Gündüz bey ve Meltem hanımın oğlu oturuyordu. Asafın sağında annesi, solunda babası oturuyordu.

Birşeyleri konuşmak için hastanenin kantinine inmiştik. Açıkcası iki saat sonra olacakları herkes biliyordu fakat benim aksime doğrulardan kaçmıyorlardı.

Elimi babamın totak attığı yanağıma yaslayıp başımı dik tutmaya çalıştım. Fakat nafileydi.

Gözlerim ağlamanın verdiği yorgunluktan kapanıyordu. Hastanenin normale göre sıcak havası ve giydiğim uzun bunaltıcı kıyafet bana hiç yardımcı olmuyordu.

Elimi yanağımda çekip oturduğum yerde dikleştim. Bu sırada masada başlayan derin sohbete kulak verdim.

"Bu mektup size nerden oluştı?" Diye sormuştu babam benim hemen solumda oturuyordu.

"2 hafta önce ofisime gelmiş fakat tatilde olduğum için ancak geçen hafta açabilme fırsatında bulunabildim."

Dik omuzları, her şeye rağmen kendinden emin sesi insanı kendine rol model gösterecek cinstendi.

"İlk başta inanmadım." Dediğinde bana özür dileyen bakışlar atıyordu.
"Fakat sonrasında araştırdım. Savcı olduğum için elim bir az uzundur."

Şaşkın bir şekilde Gündüz beye baktım. Ben sert mizacı, kendiden emin duruşunun arkasında polis kimliği olduğunu düşünürken savcı olması beni bir hayli şaşırtmıştı.

"Bu mektup işini ilk eşimle paylaştım. O doğumun gerçekleştirdiği hastaneye giderken bende hemşireyi araştırıyordum fakat o yıllarda çalışmam aynı ada sahip üç hemşire vardı. İkisini sorgularken üçüncü kişinin intihar ettiği haberini almam çok uzun sürmemişti. Sonrasında eski kayıtlara bakıp sizi bulduk o gün sadace iki bebek vardı biri sizin biri bizim kızımızdı."

Kızımız lafında özellikle gözlerimin içine bakıp konuşması nasıl bir tepki vereceğimi bilmediğim için gözlerimi kaçırmama neden olmuştu.

"İyide benim kızım 9 aylıkken doğmuştu ve sağlığı kayet yerindeydi."

Dedi babam. Bir kez olsun bana kızım diye seslenmeyen adamın ağzından o lafı duymak içimde bir şeylerin yıkılmasına neden oldu.

Onların kızı olmadığımı hemen kabullenmişti.

"Kalp yetmezliği." Diyen Meltem hanımla annem yine ağlamaya başlamıştı.

EN BAŞTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin