Sıradan bir gün

100 22 0
                                    

"Ahh lanet olsun yine sırılsıklam oldu ayaklarım"

O gün şiddetli bir rüzgarla beraber şakır şakır yağmur damlaları düşüyordu başıma. Hissediyordum hava çok soğuk tu ve en kötüsüde gidecek hiçbiryerim yoktu. Üzerimdeki ceketim bile okadar eskiydi ki beni yağan yağmurdan ve ardından gelen soğuk havadan korumuyordu. Titreye titreye otoban da yürürken birden durdum ve bir şeyler düşünmeye bir yol bulmaya çalışıyordum. Dur hiç değilse şurada otostop çekeyim belki insaflı biri çıkıp beni arabasına alır en azından çarşıya kadar yürümem. Diye mırıldandım. Elimin birini kaldırdım diğeri ile saçımı ıslatıp yüzümden akan yağmuru siliyordum.

- Ağğhhh kahretsin. Biriniz durun artık hiçmi acıma duygunuz kalmadı.

Demeye kalmadan yanımdan son sürat lüx bir araba hem rüzgarın hemde yağmurun şiddetini iki kat artırıp suratıma savurarak geçti.

"Yuhh. Arkandan kovalayanmı var be manyak"

Diye bağırdım arkasın dan. Suratım boydan boya sırılsıklam olmuştu ve eskisinden daha fazla donuyordum.

- Allah kahretsin şimdide bu çıktı başımıza ! "Sürmeyi bilmiyorsan niye biniyosun aga şu zıkkıma"

Derken tam o sıra aynı araba yavaşça yanıma yaklaştı ve camı açtığında hiç şaşırmadım.

"Al işte kadın sürücü ! Ne bekliyordum ki ? "
Fakat ne yalan söyleyeyim güzel bi kızdı. Ama bu sinirimi yatıştırmamıştı.

-Hayırdır tekrar beni ıslatmak icin mi döndün karşı kavşaktan ?

- Hayır insanlık yapıp özür dilemek icin karşı kavşaktan dönüp geldim.

- Neyse önemli değil.

Yürümeye devam ettim bir yandan da ıslanan ceketimi sıkmaya başladım. Kendi kendime söylenirken tekrar yavaşça yaklaştı yanıma arabasıyla.

-Sanırım otostop yapıyordun ?

- Çarşıya gidicem fakat hava çok souk. Allah kahretsin şimdi bide ıslak ıslak yürümek zorundayım!

- E atla bırakıyım gidiceğin yere. Hiç değilse özür dilemiş olurum.

- Yok şimdi ben bu halimle arabanın deri koltuklarını felan kirletirim. Îstemez.

- Offff. Saçmalamayı kes de bin hadi.

Diyerek kapıyı açtı. Bende haliyle bindim tabi. Arabanın içi adeta bir kalorifer kazanı gibiydi. Iyice rahatlamıştım fakat bir yandan da utanıyordum.

-Ha bu arada Cemre ben.

Diyerek elini uzattı. Biraz da şaşkınlıkla elini sıktım.

-Memnun oldum.

- ee sen adını söylemeyecek misin ?

- Aras benim adım.

- Hmmm. Güzel ve ilginç bir isim.

- Neden ?

- Daha önce hiç duymadım

Bunun üzerine cevap vermemiştim. Sakin ve suskun bir şekilde yola devam ediyorduk. Ben kafamı cama dayamış arabanın camından süzülen yağmur damlacıklarını izlerken bir yandan da çarşıya vardığımız da arabadan inip nereye gidecek dim ? Diye düşürken tam o sıra yola bi çocuk atladı ve Cemre frene bastı. Çocuğa çarpmamıştı neyseki, Cemreye şans eseri birşey olmamış tı ben kafamı o ferenin şiddeti ile torpido ya çarpmış ve bayılmıştım. Yarım yamalak görüyor cok az birşekilde duyuyor gibiydim ve birden kapandı gözlerim. Gözlerimi tekrar açtığımda hastahane de oldukça rahat bir yatak da yatıyordum. Etrafıma baktım ve sağ tarafım da duran bardağı aldım içinin su dolu olduğunu görünce bir dikişte bitirdim. Çok susamıştım. Suyu içtik den sora karnımdan bir gurultu çıktı. Ve hemen ardından tanıdık bir ses geldi.

Düşler SokağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin