Bir rivayete göre Six Feet Under'a yeni bölüm gelince kıyamet kopacakmış
"Asaletim sadece aşkının tapınağına girdiğimde olacak içimde. Bir gün yıkılırsa bedenin başka ülkelerin çamurlu evlerinde: Bil ki bütün denizleri ayaklarına dökeceğim."
•••
Kaldığı otelden dışarıya adım attığı gibi heyecanla çırpınan kalbinin göğüs kafesini zorlayışını hissetti. Kararmaya başlamış havanın yanında soğuk bir rüzgar hafifçe esiyordu. Üstündeki ince kabandan içeri sızan rüzgar tenini okşuyor, bu okşayış ise Hyunjin'e hiç olmadığı kadar yaşadığını hissettiriyordu.
Henüz birkaç aylıkken dünyayı keşfetmeye yeni yeni başlamış olan bir bebek edasıyla etrafı dikkatlice inceliyor, fark ettiği her güzellikte yüzünde haberinin dahi olmadığı hafif bir tebessüm beliriyordu.
Hyunjin küçük bir çocukken ailesini kaybetmişti. Hayır, ölmemişlerdi. Sadece birbirleriyle boşanırlarken küçük oğullarıyla da boşanmışlardı.
Hyunjin her gece yatağına girdiğinde annesinin bir zamanlar ciğerlerine kadar dolan o eşsiz kokusunu, zihnini yatıştıran sesini, cenneti ve cennette vaat edilmiş tüm güzellikleri sönük bırakacak olan o gülümsemesini arıyordu; babasıyla her sarılışında hissettiği ve başka hiçbir yerde bulamayacağı o güven duygusunu, istisnasız her gece gelip saçlarından öperek fısıldadığı sayısız iyi geceler dileğini... Kısacası geçmişi arıyordu karanlık odasında. Bu arayışlarında her defasında bulabildiği tek şey, hıçkırıklarına ev sahipliği yapan dört duvar olmuştu.
Her şey, bir pırıltının sönüşüyle başlamıştı.
Sadece babasının gözlerinde gördüğü, sadece annesine bakarken oluşan o pırıltı... Aniden kayboldu. O kayboluş Hyunjin'in kabusu oldu. Artık güzel anılarla dolu olan bu evde babasını görememeye başlamıştı, onun varlığından geriye kalan tek şey o güzel anılarken artık hiçbiri güzel duygular hissettiremiyordu bu küçük çocuğa. Aksine geçmişi düşündükçe 8 yaşındaki Hyunjin'in minik kalbi sıkışıyor, düşünceleri ve hisleri yoğun bir acı veriyordu ona. Bazen bu acının duygusal mı yoksa fiziksel mi olduğunu bile anlayamıyordu. Çok üzülüyordu.
Annesi babasının aksine hala evin içindeydi fakat sanki Hyunjin'e babasından bile daha uzak gibiydi. Oğluyla bazı günler aynı masada yemek yemeleri dışında bir araya dahi artık gelmiyorlardı, kendisini çalışma odasına kapatıyor bazen de günün neredeyse tamamını dışarıda geçirerek sadece uyuyacağı zaman geliyordu eve.
Hyunjin kilide sokulan anahtarın çıkardığı o sesi duyana kadar uyumamak için kendisini zorluyor, iki büklüm bir şekilde duvara yaslanarak yerde uykulu bir şekilde oturuyordu. Annesinin varlığını hissettiğinde ise rahatlamış bir nefes bırakıyordu sessiz odaya, saatlerce ince pijamasıyla öylece oturduğu için üşüyor, yatağına kadar titreyerek ilerliyor ve kalın yorganının içine girerek önce annesine iyi geceler diliyordu sessizce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIX FEET UNDER - Hyunho
Fanfic"Yemin ederim, sana verebileceğim tek şey bolca acı ve istemeyeceğin kadar gözyaşı." "Acı da senden gelsin, gözyaşı da..."