L.H¹

393 17 36
                                    

Basketboy-L.Heeseung

Heeseung

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🏀

"Y/n, neden hala buradasın?" Jake'in sorusu üzerine elimle dışarıdaki sağanağı gösterdim. Dersler biteli saatler olmuştu. Özel ders aldığım için dersten sonra eve gitmiyor, özel ders aldıktan sonra dönüyordum. Böylelikle okulda ben ve çalışanlardan başka pek kişi olmuyordu demek olurdu. Ha bir de okuldaki diğer kurslara gelen öğrenciler de vardı ara sıra.

Elindeki su ve bezle yarı terli şekilde merdivenlerden inen Jake ile, bu günün Cuma olduğunu dolayısıyla basketbol kursunun da olduğunu hatırladım. Muhtemelen o da buradaydı şimdi, son beş aydır etkilendiğim o çocuk, Lee Heeseung.

Jake'le aynı sınıfta olduğumuz için pek yakın olmasak da sık sık konuşmuşluğumuz vardı. O yüzden onun yanında rahattım. Havanın kötü olması ve koridorda yalnız beklemek ürkütücüydü, fakat Jake'in gelmesiyle rahatlamıştım.

"Daha çok mu bekleyeceksin? Zamanın varsa antrenmanımızı izlemeye gelebilirsin. Burada yalnız başına kalmazsın, ayrıca izleyen birkaç kişi de var." dedi sıcakkanlılıkla. Elimde düşen bu fırsatı geri çeviremezdim, bu yüzden hemen kabul edip birlikte spor salonunun olduğu yöne doğru gittik.

Daha içeri girmeden gelen seslerle heyecanlandım. "Riki, şu topu bana vermezsen seni o potadan geçiririm, velet!" diye bağıran tanımadığım çocuğun dediklerine gülmeden edemedim. "Yapsana, Sunghoon." dedi Riki adının Sunghoon olduğunu öğrendiğim az önceki bağıran çocuğa. "Bu velete bak sen, 'hyung' deme zahmetine bile girmiyor artık." diye deliren Sunghoon, Riki'yi salon boyunca iki tur koşturdu. Komiktiler.

Seyirci kısmına geçmeden Sunoo, Jungwon ve diğer iki kızın oturduğunu gördüm. Bir birileriyle konuşan Sunoo ve Jungwon beni fark ederek uzaktan el sallamış, yanlarına gelmemi söylemişti.
Aynı sınıfta olmasak bile yaşıt ve biraz da okulda tanındığımız için birbirimizi tanıyorduk.

Yanlarına geçip biraz sohbet ettikten sonra Sunoo bulduğu her fırsatta, Riki'ye iltifat yağdırmaya başlamıştı. Riki'le sıra arkadaşı olduğumuz için gereksiz derslerde konuşuyorduk ve onun da Sunoo'ya karşı ilgisi olduğu belliydi.

Gözlerim soyunma odasından çıkan kırmızı-beyaz basketbol formasında olan Heeseung'u bulduğunda bir kaç dakika oyalandı. Ona baktığımı hiss etmiş olmalı ki bir kaç saniyeliğine gözlerimiz buluştu.

Daha önce Sunoo sayesinde ondan etkilendiğimi biliyordu. Hatta birkaç kez ortak izlediğimiz bir diziyi Instagram'dan konuştuk.

"Başlıyoruz!" Yeonjun'un üçten geriye saymasıyla maçlar başladı. İlk beş dakika herkes sakin görünürken sonrasında hızlanmaya başladılar. İlk sayıyı Heeseung'un olduğu takım aldı, ardından iki sayı da Yeonjun'un takımına gitti. Sunoo ve diğer iki kızın aksine tezahürat yapmadan sessizce izliyordum. Arada maçı unutup sadece Heeseung'a daldığım çok olmuştu tabii ki.

"Heeseung oppa, bastır!" diye bağıran muhtemelen daha yeni liseye başlamış olan kıza yüzümü buruşturarak baktım ve tekrar önüme döndüm. "Sende seslense, fark etsin seni." diye kolumu dürten Sunoo'yla 'hayır' anlamında kafamı sallayarak "Utanıyorum" dedim.

İlk yarıyı Yeonjun'ların takımı tek sayıyla kazandı. Benim için önemli olmasa da üzgün oldukları belliydi. "Al, bu suyu ver, hyunga." diyerek yine kolumu dürten Sunoo, cevap vermemi umursamadan elime yerleştirdiği suyla sahaya itti.

Öldürücü bakışlarımı yollayarak benimle aynı anda elinde suyla gelen diğer kızla anlık göz göze geldim. Sanki önündeki yemeği alınan vahşi bir kedi gibi, her an üzerime atlayacak gibiydi. "Oppa, sana su getir-" yerdeki havluyu alan Heeseung'a doğru ilerlerken beklemediğim bir şey oldu. Sanki orada değilmişim gibi duvarları incelemeye koyulmuşken "Hey, Y/n, elindekini atsana." dediğinde buz kesildim.

Kendimi daha fazla rezil etmeden yanına gidip suyu uzattım. "Teşekkür ederim." dedi şişeyi kapatarak tekrar bana uzatırken göz kırptı ve "Bence daha sonra daha uzun bir konuşma yapmalıyız." diyerek yavaşça koşarak diğer takım arkadaşlarının yanına döndü.

"Kalbim dayanmazsa, mutlaka konuşalım" demek istesem de sadece gülümseyebildim.

#

Gece gece anca bu kadar yazabildim.

Umarım sevmişsinizdir:)

Basket oynarken ki Heeseung başka bir evrendir. Net.

 Net

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
en-worldHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin