Yorum gelmediğinde yazmayada hevesim olmuyor :'( siz konuyu anladınız
Swimmer boy-P.Sunghoon
"Sen, kim oluyorsun da defterimi çöpe atıyorsun!" Okulun yüzme takımının bulunduğu salona kapıyı çırparak girdim. İçerideki yaklaşık altı kişinin kafası aynı anda bana dönmüştü. Asıl aradığım gözün sahibi ise ortalıkta yoktu.
Bundan bir ders önce beden dersindeyken bizim sınıfta geçirilen diğer sınıfın İngilizce dersi vardı. Dersten döndüğümde her zaman sıramın altında olan bestelerimi yazdığım defterim ortalıkta yoktu. Aradığımda ise çöpte üzerinde imza atılmış halde bulmuştum. Ve bu imzanın sahibi okulun bir numaralı yüzücüsü Park Sunghoon'dan başkası değildi.
Şimdi sinirle bir sonraki dersi bile umursamadan ders zilini boş verip yüzme havuzunu basmıştım. Her zaman burada olurdu. Daha önce aramızda tek kelime bile geçmemişti. Onu sadece okulda ders aralarında koridorda ve bazen de kantinde görüyordum. Ve bunu yapmasına anlam bile veremiyordum. Sonuçta kim neden daha normal tanımadığı birine bunu yapar?
"Bir sorun mu var?" Sağ tarafımdan çıkarak karşıma geçen gamzeli kediye benzeyen çocuk endişeyle sormuştu. "Var, ama sizinle değil. Park Sunghoon nerede?" Hala sert bir tonla konuşarak kaşlarımı çattım.
"Buyurun benim." Havuzun tam kenarında durduğum için aniden suyun altından çıkan bedenin savurduğu su damlaları ıslanmamı sağlamıştı. Yüzümü buruşturup yüzümdeki damlaları sildikten sonra biraz daha ciddi gözükmeye çalışarak, "Defterimi neden çöpe attın, Park!?" dedim.
O da anında kaşlarını hafifçe çatmış, işaret parmağıyla kendisini göstererek "Ben mi?" demişti. Hala suda olduğu için kafamı eğerek ona bakıyordum. "Senden başka Park Sunghoon mu var bu okulda!?"
"Ben yapmadım, sinir küpü." dedi alayla suratını büzerek. Ardından havuzun diğer ucuna doğru yüzmeye başladı. Hızına yetişerek içimdeki öfkeyi kustum. "Ne demek 'ben yapmadım'! Üstüne imzanı bile atmışsın!" Hızlı yüzdüğü için beni duyduğundan emin değildim. "Seninleyim Park, bana açıklama yapman gerek." Hala durmuyordu.
Sabır dileyerek etrafa göz attığımda artık sadece ikimizin bulunduğunu fark ettim. Diğerleri gitmişlerdi ve bu biraz daha gerilmişti. Park Sunghoon, her ne kadar arkadaşlarıyla daha sevecen olsa da genel olarak okulda öyle biri değildi ve ben onu sadece uzaktan tanıyan birisi olarak şu an kafa tutmaya gelmiştim.
"Yeter! Dur artık!" diye bağırdım. İkinci kez diğer tarafa yüzmeye başlamıştı ve sabrım tükeniyordu. Yankılanan sesimle sonunda durmuş, yüzerek tam karşımda durdu. Sakince nefes alıp konuşmaya başladı. "Senin hakkında isminden başka bir şey bilmiyorum Y/n. Neden defterini atmış olayım ki?" Demek beni az da olsa tanıyordu. "Hem bu defter neden bu kadar önemli?"
"İçinde yazdığım şarkı sözleri ve bestelerim var." Kaşlarını havalandırıp şaşırarak, "Wow, güzel hobi." dedi.
"Hobi değil, para kazanıyorum. Yani mesleğim sayılır."
"Bu çok daha havalı." demiş, durakladıktan sonra tekrar konuşarak, "Neler olduğunu söyleyecek misin? Sonuçta suçlandığım konuyu bilmek hakkımdır, değil mi?" dedi.
"Oradan mı dinleyeceksin?" dedim, ağırlığımı sol ayağıma vererek.
"Yanıma gelmek ister misin?" diye alayla konuştu ve tüm kahkahası salonda yankılandı. Çömelerek, elimle yüzüne su döktüm ve geri ayağa kalkarak biraz uzakta durdum. İki elini de mermere koyarak kendini yukarı doğru çekti ve sudan çıktı. Sadece gözlerine bakmaya çalışıyordum.
Sanki özenle biçilmiş yüz hatları vardı. Yüzüne yakışan bir beni ve insanı içine çekecek kadar derin olan bakışları. Kafamı iki yana sallayarak konuşmaya başladım. "Beden dersinden döndüğümde her zaman sıramın altında olan defterim yoktu. Aradığımda çöpte, üzerinde senin imzan atılmış halde buldum. Sence de senin olduğunu düşünmem normal değil mi, Park?"
"Bugün hiçbir derse bile girmedim. Geldiğimden beri buradayım. Muhtemelen birisi benim adımdan yapmıştır." Kendinden emindi. Aslında haklıydı, onu bu gün ne kantinde ne de kolidorda hiç görmemiştim. Havlusunu ararken az önce arkamda kalan masada olduğunu gördüğüm için alarak uzattım. Kısık sesle teşekkür etti.
"Bunu neden yapsınlar ki?"
"Kıskançlık duygusu insanı kör eder Y/n. Büyük olasılıkla karşıma çıkıp benden hesap soracağını tahmin etmemiştir artık her kimse. Nitekim etrafa 'korku' yaydığım için." Uzaktan bakınca soğuk, ciddi ve otoriter bir hava yaysa da aslında öyle birisi olduğunu düşünmüyordum. "Ancak izinsiz girilmesi cezalı olan yüzme havuzuna paldır küldür daldığına göre."
"Okul umrumda değil." dedim sakince. Son senem ve ailem olmasaydı belki de yılda iki kez ancak gelirdim.
"Hala inanmıyorsun." demişti beni süzerek.
"Sadece ismini bildiğin birine göre fazla kendinden eminsin." dedim.
"Tıpkı defterini benim attığıma inandığın gibi." Zafer çalmışçasına yamuk gülümsedi. "Sana yardım ederim eğer istersen."
"Bunu neden yapasın ki?"
"İlk olarak," kenara koyduğu tişörtünü alarak bir çırpıda üzerine geçirdi. "Benim adımdan kimin bu adiliği yaptığını bulmak için. İkinci olarak, kendime hafif eğlence bulduğum için." ve giyinme odasına girmeden önce arkasına dönüp, "en önemlisi dikkatimi fazla çektiğin için Y/n." diyerek kapıyı açıp içeri girdi. Ve arkasından kafası karışmış halde gülümseyen beni bırakmıştı.
#
Gece bölümü yazıp bitirdikten sonra sabah yarısından çoğunun silindiğini gördüm. Ama neyseki yeniden yazabildim.
Umarım severek okumuşsunuzdur:")
Kendinize dikkat edin <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
en-world
Fanfiction- Enhypen tepki, hayal et ve b. - Uyarlama/çeviri değildir! - Enhypen dünyasına hoş geldiniz ☆ |02.08.23|