2. Şapkalı

704 117 41
                                    

-Felix'in ağzından-

Annemler Hyunjin'le ilişkimi nasıl öğrenmişti hiçbir fikrim yok ama duydukları an çıldırdılar. "TAM BİR UTANÇ KAYNAĞISIN!"

Birkaç gün boyunca durmadan dayak yedim. Sonra elimden telefonu aldılar ve onunla iletişimimi kesmem konusunda tehdit ettiler.

Bölümü bitirmek için yıl sonunu bile beklemeden özel bir üniversiteye kaydımı aldılar. Hyunjin onu böyle aniden bıraktığımda bana kızmış mıydı acaba? Onu çok özlemiştim...

Koskoca iki yılı yalnız geçirdim. Annemler mezun olunca nihayet beni salmaya başladı.

İlk iş cankurtaran sertifikasını almak için bir kursa yazıldım. Üniversite hayatım boyunca yüzme kulüplerine devam ettiğim için hiç zorlanmamıştım zaten.

Baharın son yağmurunda Hyunjin'le gittiğimiz nehrin kıyısına uğradım. İçimi döktükten sonra yakında bir kafeye gidip sıcak bir şeyler içtim. Yağmur yavaşlayınca kalktım.

Otobüs durağında telefonum çaldı, Daegu'daki tatil köyünden iş teklifi aldım. Kabul ettikten sonra şarkımı dinlemeye devam ettim.

Çok heyecanlanmamıştım, cankurtaranların iş bulması zor değildi zaten. İmkanları kısıtlı bir iş olduğu için pek tercih edilmiyordu.

Arkada oturan birinin beni izlediğini hissettim. Tam ona dönüp bakacaktım ki otobüsüm geldi. Hemen atladım.

Yazın annemler iş bulduğumu duyunca çok şaşırdılar ama tebrik etmediler. "İyi bari. Daegu güzel yer, orada kalırsın bütün yaz."

Onlardan ayrı kalacağıma ben de sevinmiştim. İlk defa hemfikirdik. Bavulumu hazırlayıp yola çıktım.

🌊🌊🌊

Oraya vardığımda gayet tatlı bir ekiple karşılaştım. Biraz fazla çene çalıyorlardı ama olsun.

-Duydunuz mu? Özel bir şirket araştırma için tatil köyümüzü ziyarete geliyormuş.
-Belki bir iki yakışıklı görürüz.
-Heyecandan öleceğim!

Bunları duyunca ben de meraklanmıştım. Havlumu alıp sahildeki yerime geçtim. "Ah... aşırı sıcak..."

İlk günüm çok zordu ama zamanla alışacaktım. Öğleyin başlayıp gün batımına kadar mesai devam ediyordu, Jeongin'le nöbetleşe çalışıyorduk. Sonra serbesttik.

🌊🌊🌊

Akşam iş arkadaşlarımla yandaki eğlence mekanına girip girmemek arasında kaldık. İçeriye baktığımda epey kalabalıktı, müzik sesleri geliyordu.

Şapkalı bir çocuk gördüm. Duruşu, elleri, bardağı tutuşu bile Hyunjin'e benziyordu. Kalp atışlarım anında hızlanmıştı.

Bardağı yüzünden çekmesini bekliyordum ki arkadaşlarım kolumdan çekiştirip beni götürmeye çalıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bardağı yüzünden çekmesini bekliyordum ki arkadaşlarım kolumdan çekiştirip beni götürmeye çalıştı. "Hadi Felix bu gece o gece. Deneyelim artık şurayı!"

İçeri girdiğimizde o grup hâlâ daha oturuyordu. Şapkalının sırtı bana dönüktü, yüzünü göremiyordum. Bir çılgınlık yapıp direkt onun yanına gitmek aklıma gelmedi değil...

Ama burada yeni çalışmaya başlamıştım ve eğer başka bir müşteri falansa rahatsız olup beni şikayet edebilirdi.

Arkadaşlarım dertli olduğumu fark edince beni konuşturmaya çalıştı. Sonunda anlattım, hafif sarhoş olduğum için gözyaşlarımı da tutamadım. Bu tipimi görünce hepsi birden sarıldı.

"Kim o benzettiğin çocuk?"

Bardakla yüzümü kapattıktan sonra çaktırmadan karşı masadaki şapkalıyı gösterdim.

-Gidip fotoğrafını çekip geleyim mi?
-Saçmalama bu taciz olur.
-ÇOCUK AŞKINDAN ÖLÜYOR.
-Hemen sileceğiz zaten.
-Hayır yapmayın, biri görürse şikayet eder!

Kaos çıkmıştı, herkes başka bir şey söylüyordu. Sonunda içkimi kafama dikip bardağı masaya sertçe koyunca sustular.

"Tamam durun, ben gidip bakacağım."

Az önceki yükselişimi hiç umursamadan beni geri oturtmaya çalışırken her biri bir taraftan omzumu tutuyordu.

-Hop hop hop sakin.
-Dur otur.
-Öyle pat diye yanına gidemezsin.

Haklılardı, sarhoş olduğum için düşüncesizce hareket ediyordum. Birkaç dakika sonra kalktılar zaten, şapkalıyı da göremedim.

🌊🌊🌊

Ocean | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin