Bölüm 4✯

30 3 20
                                    

"Kabuslarımdan çıkmıyor. Her gece aynı rüyayı görüyorum. Oğlum, sana güveniyorum. Bul onu ve öldür."

**********

Saraya girip kendilerine ayrılan odaya yerleştirilen üçlü, sarayın girişinde onlara verilen kıyafetleri giymiş bir şekilde kendilerine verilecek emiri bekliyordu. Seçim için geldiklerinde onlara eşlik eden kadın tekrardan onlara eşlik ediyordu.

"İşiniz için tebrikler. Şimdi sizi veliaht prensin huzuruna çıkaracağız. Size birkaç şey söyleyecek. Sonra sizi bir eğitime sokacağız. Hazır olduğunuzu düşündüğümüzde göreve başlayacaksınız."

Kadın bir soluk verdi. "Size verebileceğim birkaç tavsiye. Onlar da hiçbir şekilde yanlış veya hata yapmamanız ve söyleneni harfiyen yapmanız. Eğer kellenizin elinize verilmesini istemiyorsanız tabii."

Kadının ürktücü ve hiçbir şekilde rahatlatıcı olmayan sözleri karşısında ürpermişti Dawon. Tek bir hatada idam edileceğini, nasıl bir işe bulaştığını kadın açıkça belli etmişti. Sunggohan krallığı, en acımasız yönetime sahip olmasıyla anılırdı zaten.

"Beni takip edin."

Dawon gerildiğini hissetti. Bir işte çalışmak istemişti ama böyle bir iş ona göre miydi...pek emin değildi.

Görevli kadını takip etmeye başladılar. Prensi ilk defa net bir şekilde göreceklerdi. İlerleyip büyük bir kapıya geldiler. Onlara eşlik eden görevli onları kapının biraz gerisinde durdurdu. Kendisi kapıya yaklaştı ve üç kere tıklattı.

"Gel!" Prensin kalın ve tok sesi duyuldu. Muhafızlar kapıyı açarken kadın onlara son uyarıyı yaptı. "Başınız eğik bir şekilde ilerleyin. Durduğunuzda eğilin ve prens konuşmaya başladığında kalkın. Prens konuşurken gözlerinizin içine bakacak, gözlerinizi çevirmeyin." Hızlı hızlı açıkladı. Dawon başı eğik bir şekilde nasıl, ilerleyip durdukları zamanı anlayacağını düşünürken kapı tamamıyla açıldı.

Başını yere eğdiğinde tek görebildiği iki yanındaki iş arkadaşlarının ve önündeki görevli kadının ayaklarıydı. Nasıl ilerleyeceğini ve ne zaman duracağını, nasıl anlayacağını anlamıştı sanırım.

Kapının dışında oldukları zaman prensin sesinin boğuk olmasından ve yürüdükleri süreden odanın oldukça büyük olduğu anlaşılıyordu. Bir süre ilerlemenin üstünden öndeki kadının durmasıyla onlar da durdu.

"Prens hazretleri..." Kadının edildiğini hissettiklerinde onlar da eğildi.

"Sizin için seçilen üç yeni hizmetçileriniz..." Kadın önlerinden çekilip yan tarafa geçti.

"Yüzlerinizi göreyim, gözlerime bakın!" Prensin emriyle üçü birlikte dik pozisyona geldiler ve prense baktılar.

Baek Zuho, üçünün üzerinde gezdirdi gözlerini. İçlerinden birinin tanıdık geldiğini fark etti. Dawon'un. Nereden tanıdık geldiğini bile anlamadı. Anımsamaya çalıştı ama olmadı. Sıradan birini nereden tanıyabilirdi ki. Gözlerini ayırmadı ondan. İnceledi, inceledi, düşündü...

Prensin ona bu kadar bakması, onu bu kadar incelemesi Dawon'un tedirginliğini iyice arttırmıştı. 'Yanlış bir şey mi yaptım' düşüncesi sarmıştı zihnini. Gözlerini çevirmek istese de yapamıyordu.

Görevli kadın da prensin Dawon'a bakması sonucunda şüphelenmişti ve o da Dawon'a bakmıştı.

Prens boğazını temizleyerek ses çıkardığında tekrar tüm gözler ona dönmüştü. Dawon'u incelemeyi de bırakmıştı.

"Yapacağınız tek şey dediklerime harfiyen uymak. Tek bir yanlış bile istemiyorum sizden. Yapılacak her şeyi size anlatacaklar. Umarım hepsini doğru anlar ve doğru bir şekilde yerine getirirsiniz. Yoksa yerinize başka birini almaktan hiç çekinmem."

All Day All Night [ZuWon]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin