Hayalet kız için ilhamım kaçtı ama başka ne kadar kurgu varsa aklımda bir sürü fikir var sısosososldpep
~
Huzurlu bir sabahtı. Baharın gelişi ilk olarak ağaçlara tüneyip cıvıldayan kuşlarla kendini belli etmişti. Ağaç dallarında açan çiçekler ve ısınan havalar yeniden uyanan doğanın insanoğluna tekrar kavuşma hediyesiydi. Yeşile bürünen bahçeler baharı selamlıyordu.
Harika bir gündü.
"Şu uçan kuşları da sikeyim!"
Sahte Elodie hariç...
İç geçirerek pencerenin kenarında izlediğim manzaradan gözlerimi ayırdım ve yatakta homurdanan Sahteben'e baktım. İçimden ona böyle seslenerek kızgınlığımı biraz da olsa yatıştırabiliyordum. Kendimce intikam şeklimdi çünkü daha fazlasını yapamıyordum. Yapabileceğimin en iyisi buydu. Bir hayalet olarak bile biraz utanç dolu hissediyordum, en azından ona musallat olabileceğimi düşünmüştüm. Bedenime girebildiği için boş gezinen ruhumu da görebileceğine dair boş umurların olmuştu.
"Madam, kahvenizi getirdim." Sahteben'in kişisel hizmetçisi Nadia, Elodie'nin uyandığında çıkardığı sevimli sesleri duyar duymaz hazırda bekleyen sıcak kahvesiyle içeri girmişti. Elodie sabahları kalkar kalkmaz kahvesini yatağına isterdi. Üstelik ne zaman kalkacağı belli olmadığı halde her seferinde de sıcak kahve istediğinden hizmetçilerin tekrar tekrar kahve hazırlayıp soğuyana kadar onu beklemekten başka bir çaresi kalmazdı. Neyse ki Sahteben güneş en tepeye çıkmadan önce uyanmadığından hizmetçiler tam olarak ne zaman kahve hazırlamaya başlamaları gerektiğini bilirdi. Bu yine de şanslı olmadıkları günde en az 10 fincan kahve hazırladıkları gerçeğini değiştirmezdi. Şanslı günlerinde bazen sadece ikinci kahvede Elodie mucizevi bir şekilde uyanırdı. Saat daha Elodie için erken sayılabilecek bir sabah saati olurdu, on bir buçuk gibi...
Elodie inleyerek yataktan kalktı. Sürünerek yatağın ucuna geldi ve Nadia'nın uzattığı kahveye uzandı. Ağzına götürdüğü gibi geri püskürdü.
"Bok gibi olmuş. Götür bunu." Bazen yeterince ters bir karakteri yokmuş gibi yatağın da ters tarafından kalkar iyice çekilmez biri olurdu. O zamanlarda gelen kahveleri tekrar tekrar geri çevirir ve hizmetçilere işkence ederdi.
Daha fazla sahte Elodie'yi izlemek istemediğimden duvarlardan geçerek mutfağa süzüldüm. Kelimenin tam anlamıyla bir hayalettim bu yüzden maddi bir varlığı olan hiçbir şey beni göremezdi. Onlara hiçbir etkim olmazdı. Sadece içlerinden geçerek süzülürdüm.
"Sürtük uyanmış mıdır dersiniz?" Hizmetçilerden biri homurdanarak konuştuğunda başhizmetçi ona uyarı dolu bir bakış attı. Evet, bahsi geçen sürtük bendim, benim içimdeki sahtekârdı. Burada çok fazla fanı vardı haha.
Açıkçası onlara hak vermiyor sayılmazdım bu yüzden bir hayalet olarak karşılaştığım şahsıma ait hakaretlere kızamıyordum bile.
"Maria! Seni daha ne kadar uyaracağım? Ne zaman Düşese öyle seslenmeyi bırakacaksın?" Başhizmetçi benim bedenimi çok sevdiğinden ya da onurlu bir kadın olduğundan değil, o sadece fazla profesyoneldi. Emrinde çalışan hizmetçilerin gevezelik yaparken yakalanmasına izin veremezdi. Yoksa gevezelik yapmaları ve bana hakaret etmeleri çok da umrunda değildi. Benim bile umrumda değildi çünkü mantıken bana karşı değildi. Ama bazen adımı içinde kullandıkları öyle yaratıcı küfürler kullanıyorlardı ki kişisel olarak saldırı altına alınmış gibi hissetmeyi engelleyemiyordum. İster istemez alınıyordum ama yapabileceğim hiçbir şey yoktu. O sahtekar benim adımla ve benim bedenimle istediği gibi yaşıyordu çünkü! İstediği şekil ise pek de kabul edilebilir değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madam'ın dükalığı ele geçirme planı
Historical Fiction11 yaşındayken büyük bir boğulma kazası geçirdim. Gözlerimi açtığımda kendimi yatakta yatarken buldum. Ancak bir şeyler tuhaftı. Yatakta yatan bedenimi sandalyede otururken izliyordum... ~ Ben, Elodie Prue De Loughrey, anlatsam kimsenin inanmayacağı...