beş

843 92 85
                                        

"Hoon, gerizekalı mısın? Çok basit ya anla şunu artık!"

"Ya anlamıyorum, ne yapayım! Bu matematikçiler de kendini kandırıyor amına koyayım. Denklemi çözememiş hayali sayı uydurmuş adamlar."

Başımı koyduğum sıradan kaldırıp başımda tartışan Sunghoon ve Jaeyun'a baktım. "Susun biraz! Başım ağrıyor zaten."

"Ne yapabilirim? Benim de karnım ağrıyor, kızgınlıktayım ama şikayet etmiyorum, değil mi!" Jaeyun bana karşı çıktı. Kızgınlık dönemi ağır geçiyordu, çok ağrısı oluyordu, biliyorum. Ona rağmen hiç canı yanmıyormuş gibi dimdik ayakta nasıl duruyor, şaşırıyorum.

"İlaç aldın mı?" diye sordum hemen. Başını salladı. "Salak mıyım? Aldım tabii ki. Ama ağrımı geçirmiyor, biliyorsun. Sadece feromonumu bastırıyor."

"Evde kalsaydın keşke. Bayılıp kalma başımıza."

"Merak etme Hoon. En kötü senin değerli alfalarından yardım isterim."

Sonrasında küçük kavgaları büyürken orada huzur bulamayacağımı anladım ve sınıftan çıktım.

Çıkmaz olaydım.

Delta ve ekibi koridorun tam karşısındaydı. Deltanın ta oradan beni fark etmesi de çok uzun sürmemişti. Yine rezil bir şey yapmadan oradan uzaklaşacaktım ki, bağırdı. Gerçekten koridorda bağırdı.

"Bu kadar özlediysen oradan bakmayı kes ve yanıma gel, Kızıl!"

Koridordaki herkesin gözlerinin bize dönmesiyle yüzümün saçlarımın rengini aldığına emindim. Utançtan nefesim sıklaşırken koşarak merdivenlerden aşağı inip o koridoru terk ettim.

Nefret ediyorum. Deltaya haddini bildirememekten nefret ediyorum.

Peşimden gelen ayak seslerini duyuyordum. O olduğunu düşünüp bağırmaya başlayacaktım ki gelenin Sunghoon olduğunu gördüm.

"İyi misin?" Gerçekten paniklemiş görünüyor olacaktım ki Sunghoon çok endişeliydi. Başımı salladım. "İyiyim. Sinirlendim sadece." Elini sırtıma atıp sıvazladı. Sakinleştirdi beni.

"Ne zaman ağzının payını vereceksin şunun? Ne zaman ettiği bütün lafları yutturacaksın?"

"Vakti gelince, Hoon. Henüz değil..."

Sunghoon göz devirdi. "Yüzyılın sırrını saklıyorsun sanki diyeceğim ama gerçekten de yüzyılın sırrını saklıyorsun." Güldüm. Gerçekten de yüzyılın sırrını saklıyordum...

"Jaeyun'un yanına dönelim mi?"

Başımı iki yana salladım. "Şu an o koridordan geçmek istemiyorum. Eminim Heeseung da hâlâ oradadır." Sunghoon beni anlayışla karşıladı. "Tamam o zaman, dışardaki banklara oturalım. Jaeyun ve Jungwon'a mesaj atacağım. Öğle arasını bahçede geçirelim." Biz beraber bahçeye çıkarken Sunghoon da bir yandan gruba mesaj atıyordu.

İlk boş bulduğum bankı kapıp oturdum. "Jungwon nerede bu arada?" Sunghoon omuz silkti. "Bilmiyorum ki. Öğle arası bitmeden gelirim dedi, gitti." Gözlerimi kıstım. "Bu işte bir iş var... Gizli gizli Riki'yle görüşüyor olmasın?"

"Niye gizli görüşsün ki?"

"O kadar laf yaptı, olmaz dedi. Sence gururuna yedirir mi gelip bize söylemeyi."

"Kimseyle görüşmedim amına koyayım!"

Arkamdan Jungwon'un sesini duyduğumda irkildim. "Ayrıca her şartta söylerdim size, aşk olsun Sunoo." Gelip yanımıza oturdu. "Ne bileyim ben? Garip bir beta gururun var." Göz devirdi bana. "Bu kadar merak ediyorsanız; Dongkyu'dan not almaya gitmiştim."

cheerleader || heesunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin