iki

854 94 61
                                    

Elindeki basket topunu sektirerek girdi sahaya. Henüz formasını giymemişti. Maçtan önce terletmek istemiyordu.

Potaya yaklaşmadan önce göz ucuyla sahanın kenarında çalışan amigolara baktı. Tek tek hepsini süzerken içinde bağıran kurdunu sakinleştirmek adına odağını çekti onlardan ve potaya döndü. Gerçi, sadece kızların olması kafasını karıştırmıştı. Takımda iki de erkek amigo olduğunu biliyordu. Neden burada değillerdi ki?

Biraz esnedikten sonra şut atarken üzerindeki bakışları hissedebiliyordu. Amigoların kendisini izlediğini adı gibi biliyordu. Dönüp bakmaya tenezzül bile etmedi. Atışlarına devam etti.

"Üzgünüz! Geç kaldık!"

Sonunda duyduğu tanıdık sesle arkasını döndü birden. Amigo üniforması içindeki kızıl saçlı omegayı görünce hafif bir sırıtış yayılmıştı yüzüne. Çantasını bir kenara bırakıp diğerlerine katılışını izledi.

Yanlarına gitmeliydi. Omegayla günlük konuşma dozunu almadan rahat edemiyordu bir türlü.

Topunu o yöne doğru fırlatıp sanki elinden kaçmış gibi peşinden koştu. Amigoların yanında duran topu aldığında kendisine bakan amigolara döndü. "İyi çalışmalar." Çapkın gülümsemesini sunduğunda duymayı sevdiği birkaç ufak çığlık duymuştu. Bunların hiçbirinin kızıl omegadan gelmemiş olması onu biraz üzse de çok takılmadı.

"Neden geç kaldın, omega?" diye sordu kızıl olana. Sunoo'nun göz devirdiğini gördü. "Sanane? İşine bak, hadi." Heeseung tabii ki de onu dinlemedi ve duvara yaslanarak onları izlemeye devam etti. "Burada emir verecek birisi varsa onun sen olmadığını çok iyi biliyorsun." Yüzündeki sırıtışın bir türlü silinmemesi Sunoo'yu çok sinir ediyordu. Ona haksız olduğunu göstereceği günü sabırsızlıkla bekliyordu.

"Haşa Delta'm, ne emri. Bir öneriydi sadece." diye cevap verdi alaycı bir edayla. "Delta'm? Sahiplenmişsin beni bakıyorum?" Sunoo başını salladı. "Tabii. Ölüyorum benim ol diye."

Heeseung güldü ve yaklaştı. Omeganın yanında haliyle çok uzun kaldığı için eğilmesi gerekti. "Seni mühürlersem gerçekten senin olayım diye öleceksin, omega. Çok da dalga geçme istersen." Onu korkutmayı amaçlarken Sunoo'nun içten bir kahkaha patlatmasını beklemiyordu. "Pardon, çok komikti de. Her neyse... İzin verirsen provaya döneceğim. Rahat bırak bizi."

"Tamam, gidiyorum. Bu sözünü dinlediğim ilk ve son sefer, omega."

Heeseung topunu alıp uzaklaşırken Sunoo kendi kendine konuştu. "Ona çok emin olma, delta..." Ardından ekip arkadaşlarına katıldı.

---

Maç saati gelmiş, tribünler dolmuştu. Oyuncular soyunma odasında taktik konuşurken okulun amigoları ve maskotu Cavie sahadaydı.

Maskot Riki, oradan oraya koşturup milletle dalga geçerek herkesi güldürüyordu. Maskot olmanın hayalindeki meslek olacağını kim bilebilirdi ki...

Kulaklıkları takılı kitap okuyan çocuğu hedef seçtiğinde tribünlere yaklaştı. Bütün gözler onu takip ediyordu. Çocuğun kulaklığını çıkardı. Hiçbir şey yapmadan dik dik suratına bakıyordu. Çocuk derin bir nefes aldı ve keskin bakışlarını maskota çevirdi. Zaten arkadaşlarının zoruyla gelmişti ve şimdi de keyfi bozuluyordu.

Riki gerilmişti. Yalan olmasın, korkmuştu da. Ama geri adım atmadı. Jungwon'un elinden kitabını alıp onu taklit etti. Etraftaki aptallar gülerken Jungwon kendisini taklit eden kapibaraya bir tane geçirmemek için kendini çok zor tutuyordu.

Jungwon'un sinirli bakışlarıyla korkan Riki imajını bozmak istemedi. Sonraki hareketini iyi seçmeliydi.

İdolu Benny olsa ne yapardı diye düşündü. Benny olsa muhtemelen çocuğu kucaklayıp kaçırırdı. Öyle bir güzelliği vardı çünkü karşısındaki çocuğun.

"Kitabımı verecek misin yoksa aptal kapibara kostümünü parçalara mı ayırayım?"

Riki kostümünü kapibaraları sevdiği kadar çok seviyordu. Bunu göze alamadı. Kitabı çocuğa geri verdi.

Ama Cavie'nin zorba imajını koruması gerekiyordu. Yapabileceği en ufak şeyi yaptı kaldırdığı baş parmağını ters çevirip Jungwon'u yuhaladı. Jungwon ona göz devirirken devasa kapibara oradan uzaklaştı.

"Sunoo, hazır mısın?" diye sordu Chaewon. Sunoo başını salladı. Maçın başlaması için açılışı yapmaları gerekiyordu. Pozisyonlarını aldılar ve müziği açtılar.

O sırada müziğin sesini duyan Heeseung soyunma odasından çıktı ve amigoları izleyebileceği kadar sahanın girişine yaklaştı. Duvara yaslanıp kollarını birbirine dolayıp gözlerini amigolara dikti. Özellikle de kızıl olana...

Oradan oraya koşturmasını, eteğinin uçuşuşunu, yüzündeki gülümsemeyi, pürüzsüz bacaklarını izledi. Kızıl omeganın onu etkilemediğini söylese yalan söylemiş olurdu.

"Heeseung!" Soyunma odasından onu çağırdıklarında karşısındaki manzaradan ayrılıp geri dönmek zorunda kalmıştı.

---

Maç son hızla ilerlerken Sunghoon tribünlere yaklaştı.

"Sunoo, bana su alıp gelir misin hayatım? Soğuk olsun. Çok sağ ol."

Sunoo'nun cevap vermesini bile beklemeden koşarak sahaya döndü. Sunoo arkadaşına kıyamadığı için oflaya puflaya kalktı. Tam çıkışa yöneliyordu ki birinin ona seslendiğini duydu. "Kızıl!" Bu tabii ki de aptal deltadan başkası değildi.

Sunoo arkasını dönüp Heeseung'a baktı. Soğuk bakışlarıyla konuşmasını bekliyordu.

"Hazır gitmişken bir şişe de bana alsana güzelim." Sunoo geri dönmeden önce derin bir nefes aldı ve Heeseung'a el hareketi çekti. Bu Heeseung'ı sinir etmeye yetmişti.

"Omega!" Sunoo adımlarını durdurdu. Hakem beş dakika mola vermişken Heeseung Sunoo'ya yaklaştı.

"Senden bir şeyi güzellikle istediğimde yapmalısın." dedi kulağına eğilip. Sunoo arkasını dönüp onunla yüzyüze geldi. "Yoksa ne olur?" Heeseung onun bu cesur hallerini seviyordu. "Yoksa yaptırmasını bilirim." diye cevapladı.

"Sırf okuldaki en üstün türsün diye herkese istediğini yaptırabileceğini mi sanıyorsun?"

"Evet?" dedi yüzündeki sırıtışla.

Sunoo sakinliğini korumaya çalıştı. Karşı gelemiyordu deltaya. Gelemezdi de zaten. Gözleri yeşile bürünmüştü çoktan.

Sunoo daha fazla üstelemedi. Üsteleyemedi. Arkasını dönüp doğru kafeteryaya adımladı. Heeseung, istediği gibi kendisine de su alacağını biliyordu. Kendiyle gurur duyarak geri döndü sahaya.

---
DUZ YAZI YAZAMADIM NIYE BOYLE OLDU

cumleler cok alakasiz baglantisiz kaldiysa yapcak bisey yok napalim yani

elim alissin biraz paslanmisim herhalde

cheerleader || heesunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin