Giriş 2 ×

51 10 110
                                    

Sora Takashi, part-time çalıştığı iş yerine varmıştı. Çalışan odasına giderek kıyafetlerini değiştirip kafenin garson formalarını giydi. Bugün kafe çok doluydu, öyle ki boş masa sayısı bile azdı. Sora bu yoğunluğun içinde acele ve hızla siparişleri alıp getiriyordu. O sırada bir müşteriyle çarpıştı, kadından hemen özür diledi. Kadın gülümseyerek bir sorun olmadığını dile getirdi ve gitti.

Saatler geçmişti, kafe yavaşça boşalmaya ve sakinleşmeye başlamıştı. Sadece birkaç masa doluydu. Sora yorulmuştu ama yorgunluk olmadan para kazanamazdı sonuçta. Saate baktı, onun zamanı buraya kadardı, kafenin personeller için olan odasına gitti. Dolaptan çantasını ve kıyafetlerini aldı. Önlüğünü ve garson formasını çıkardı üstünden. Onları katlarken önlüğünün cebinden bir kağıt çıktı.

'The Game!
...'

×

Kazuha, bir şeyler yemek için lüks bir mekana girmişti. Lüks, böyle diyince hoş geliyordu kulağa. Kazuha lükse alışıktı, elmas şirketi ve su gibi paraları vardı.
Yani anlayacağınız, böyle yerlere gelmek onun için hiçti.

Emin adımlarla favori yerine ilerledi, burası mekanın dip ama hoş bir köşesiydi. Uzun boylu yakışıklı bir garson gelip siparişini sordu, Kazuha klasik siparişini verdi ve ek olarak şişe votka istedi.

Garson başıyla onaylayarak uzaklaştı, çok zaman geçmeden siparişlerle geri geldi.

Tabaklar ve bardak Kazuha'nın önüne koyuldu, garson onun bardağını doldurdu.
Kazuha teşekkür etmeye tenezzül etmeden bardağı alıp bir yudum içti.

Garson dönüp giderken arkasından bir kağıt savruldu Kazuha'nın ayağına. Normalde umrunda olmazdı ama nedense bu sefer meraka kapılıp aldı broşürü. (imdat devrik cümleler kurmaya başladım)

'The Game!
...'

×

William okuldan çıkmış, bel çantasına telefonunu sıkıştırarak yürüyordu. Neden sonra arkasından bir ses duydu, "William, bekle!"

Arkasını dönüp baktığında onun, sınıfındaki
kız olduğunu gördü. Yanlış hatırlamıyorsa adı Hakota'ydı.

"Ah, efendim Hakota?"
"Ben," durdu "Bende bir şey var, sen bu tarz şeyleri seversin gibi geldi." ve elindeki kağıdı William'a uzattı. William kağıdı nazikçe aldı, incelerken "Bunu nereden buldun peki?" diye sordu.

"Benim bir arkadaşım var, başka sınıfta tanımazsın büyük ihtimalle, o bulmuş katılacak sanırım sende seversin diye getirdim." Biraz utangaç bir tipti.

William gülümsedi "Teşekkür ederim Hakota, ilgimi çekti."

×

Üniversite kampüs kantininde oturan Shima eli çenesinde öylece düşünüyordu. Sonra telefonunu eline alıp gezinmeye başladı.
Komik bir videoya denk gelmişti ona gülerken üstten bir bildirim geldi.

qwanersspnd size bir fotoğraf gönderdi!

Böyle birini takip etmedigi ve tanımadığından emindi, dm kutusuna girip mesaja tıkladı.

" Hayallerinize Hoşgeldiniz!

The Game! yeni yarışma programı katılımcılarını bekliyor.
Kimimiz öğrenci, kimimiz çalışan, kimimiz üzgün, kimimiz sevinçli... Ama hepimizin hayalleri var. Bu hayallere The Game! ile ulaşabilirsiniz.

Çeşitli engeller bulunan sığınaktan ilk çıkan 1 milyon doların sahibi olur!!

Sonuçta zor olan başlamak değil, bitirmektir.

Ne dersiniz, hoş değil mi?

İletişim Bilgileri
05xxxxxxxx
thegame1.tv@gmail.com
Adres: xxxxxxx

Eğlenelim! "

Ha? Bir yarışma programı broşürüydü, doğru mu görmüştü? 1 milyon dolar mı yazıyordu?!

Hesaba mesaj attı
bu nedir?

ama...
mesaj iletilemedi.

Engellemiş miydii??! Hangi deliydi kim bilir. Ama 1 milyon dolar.. iyi teklifti.

×

"VUHUUU!!"

Kalabalık ve gürültülü bir ortam.
Eshka Jayden ve arkadaşları.

Arkadaşları müzik açmış eğlenirken Eshka kenarda oturuyordu. "Hey Eshka neden katılmıyorsun?" diye sordu bir arkadaşı.

"Hah o hep böyle bilirsiniz, yorgun. Al dostum biraz iç iyi gelir." Şişeyi Eshka'nın kucağına atar.

Eshka koyu saçlarını karıştırdı ve güldü "Pff çocuklar, çok enerjiksiniz. Zaten yaklaşık 1 saat önce bende aranızdaydım."

"Amaan ne fark eder oğlum"
"Aa bakın ne buldum!"
Onun sesiyle herkes o arkadaşa döndü. Elindeki kağıdı herkes görebilsin diye hayava kaldırdı.

"Neymiş o?"
"Ver bende bakayım"
"1 milyon dolar mı?!"
"Hahah kiminki yer buna katılmaya?"
"Eshka! Sen katılsana."

×

Depresif hallere bürünmüş Noah, kafeden aldığı sıcak kahvesiyle kafenin yumuşak koltuklarından birine oturdu. Kahvenin yanında yemek için sandviç söylemişti.

Sevgilisinden ayrılınca böyle mi oluyordu?
Kafede oturup sandviç yiyerek kahveni yudumlamak, ama acıyla. Düzelemez mi diye düşünmüştü evet, ama eski sevgilisi ayrılmakta kararlıydı.

'Madem öyle' demişti Noah, 'Ayrılalım.'
Tabii nedenini sormuştu, kız soğuduğunu ve devam ettiremeyeceğini söylemişti. Noah pek romantik bir ilişki içinde değil gibiydi kızla, yani ona değil genelde böyleydi. Aşırı temas vs pek kullanmazdı.

Ama her neyse, kaybettiğim bir şey olamayacak diye düşünerek kendini avutuyor ve dikkatini bunlardan uzaklaştırmaya çalışıyordu.

Sandvici bitmişti, kahvesindeki son yudumları da içti. Sandviç tepsininin üstünde renkli bir kağıt vardı, ekmek parçaları bulaşmıştı üstüne. Onları eliyle temizleyerek kağıdı aldı.

'The Game!
...'

×

Jeanne, Jeanne.

Birkaç arkadaşıyla parkta oturuyordu.
Birden arkadaşlarından biri "Kızlar, bir program varmış, kazanan yarışmacıya 1 milyon dolar ödül verilecekmiş." dedi.

"Aa ne güzel, sen katılsana."
"Yok ben yapamam ya"
"Hm Jeanne sen katılsana"
"Aynen kızım sen iyi yaparsın."

"Kızlar emin değilim.."
"Aah hadi ama ne olacak! Senin adına kayıt yaptım bile!"

×

SONUNDAA OF

başlangıç kısımları bitti (evet henuz başlamadık bunlar ön gösterim!)

o yüzden böyle kısa kısa geçtim, sonraki bölümde direkt stüdyoya gidecekler ve hemen başlayacağım çünkü başlangıç bölümleri sıktıı aksiyonlu kısımlara gelmek istiyorum hemen. Aklımda çok şey şeyler var.

Neyse, bu kadar. Lütfen oy verip bol bol yorum yapın. Öptüm^^

Eğlenelim!

-

『 THE GAME! 』Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin