İnsan eninde sonunda her şeye alışır, yalnızlığa alışamaz. Bu sonuca nereden vardım derseniz, ekimin 14'ündeyiz, yeni bir hayatım, okulum, arkadaşlarım ve belki de bambaşka bir geleceğim var. Ama ben buraya, bu hayata, bu okula, bu arkadaşlara, belki de bu geleceğe bile yabancıyım. İnsan yalnızlığa tahammül edebilir, ama onu seçtiyse. Ben seçmedim, bizler yalnızlığa tahammül ediyoruz.
İnsanların alışkanlıkları kolay değişemiyor. Kendi grubu içerisinde anlaşan ve çoktan kaynaşmış insanlar sizi arasına almak isterken size acındığını düşünüyorsunuz, çünkü onlar sizi yalnızlığa tahammül etmekten kurtarmak istiyor. Yalnızlığı seçmediyseniz, sokak ortasında bırakılmış tabutunuzun üzerini yılların toprakla örtmesini beklemekten başka çareniz kalmaz. Hayat size hediyeler vermez, alma fırsatı yaratır.
Yalnızlığı tercih etmeyin, o kafeye gidin,o sinemaya da. O insana yazın, o kızla konuşun. Fırsatlarınızı görmezden gelmeyin. Bizler yalnızlığı seçmedik. Ve tanrı değiliz, cesetlerimiz bir gün çürüyecek.
Hikayemi, daha doğrusu biyografik kısa öykümü şununla bitirmek istiyorum;
Fortis fortuna adiuvat.
* hayat cesurlara torpil geçer.