2.

304 25 34
                                    

Okuduktan sonra oylamayı unutmayın lütfenn!
═══════ ≪ °❈° ≫ ═══════

Dedektiflik ajansının önüne gelmiştim. Yine her zamanki gibi geç kalmıştım tabii.. Kunikida'dan azar işiteceğim kesin. İç çektim, çok sıkıcıydı. Hemde fazla sıkıcıydı. Neden ölmedim ki? Herşey çok boş geliyor.

Binanın içine girdim ve üst kata doğru çıktım.
Kapının önüne gelmiştim, açmak için elimi kapının kulpuna doğru uzatmıştım. Bir süre sessizce yere doğru ruhsuz bir ölü ceset gibi baktım. Gerçekten.. Ne için yaşıyordum ki? Ölüp gitsem eminim bu hayat denen kabustan kurtulmuş olurdum ve belki etrafımdaki insanlara daha fazla faydam dokunmuş olurdu. Ne işe yarıyordum? Şu ana kadar hiç bir faydam olmadığını düşündüm. Gerçekten de öyleydi ama. Bak, yine oluyor. Bir bilinmezliğin içine düşüyorum. Boğazım kuruyor. başım dönmeye başlıyor ve...

çok mu düşündüm ne, duvarlar sanki üstüme üstüme geliyordu. Mal gibi yere bakarken en sonunda kafamı kaldırıp içeri girmek için hazırlandım. Yüzüme o "sahte" gülümsemeyi koydum, Ve kapıyı açtım.

Bana doğru bakan Dedektiflik ajansı üyelerine -Ranpo hariç, o her zamanki gibi atıştırmalıklarının keyfine bakıyordu tabi- Selam vermek için elimi kaldırdım ve içtenlikle gülümsedim. Bıkkınlığımı hiç belli etmiyordum, Sanki başka biri olmuştum.

"Selaam! Özlediniz mi beni bakayım?"

Ah bu arada, size iyi bir oyuncu olduğumu söylemiş miydim? Söylemedim mi? Özür dilerim, benim hatam.. her neyse, şimdi söylemiş oldum. Oynamamı istediğiniz bir dizi film falan varsa söyleyin ha! Oyunculukta iyi para varmış diye duymuştum, hehehe.

İlk Atsushi bana cevap verdi, yüzünde her zamanki o neşeli hali vardı.
"Ah- hoşgeldiniz Dazai-san!"
Birşey demeden kapıyı arkamdan kapadım ve koltuğa doğru ilerliyordum ki İsmimi bağırarak söyleyen birisini duymuştum.. evet. Bu sesi tanıyorum, sanırım yine azar işiteceğim.

"DAZAİ. YİNE GEÇ KALDIN! BU SAATLERE KADAR NE YAPIYORSUN SEN, HA??"
Sinirli bir şekilde bana doğru gelen Kunikida'ya baktım ve her zamanki rahat, bencil tavrımı takındım.

"Yatıyordum Kunikida-kun~ sabahları kalkmanın ne kadar zor olduğunu biliyor musun?"
Sahte üzgün bir ifade sunup koltuğa uzandım, kulaklığımı taktım.

"Yatıyor muydun?! Ahh, Dazai.. birde bunu hiçbir şeymiş gibi söylemen yok mu..! işinin başına geç çabuk! Buraya keyif yapmak için mi geliyorsun!? Çözülecek bir sürü dosya var, kıçını bir kez olsun kaldır ve işini yap."
Kunikida'nın her zamanki tavırları işte. Ama umursamıyordum. O işlerin hepsi o kadar üşendirici ki anlatamam.
Tam müzik açacaktım ki elime birkaç Dosya tutuşturulmasıyla kalakaldım. Gerçekten.. sadece kafa dinlemek istiyorum. ona da izin yok. 'Tabi tabi' dediğinizi duyar gibiyim. Ama ciddiyim, artık çok yoruldum. Yaşlanıyor muyum ne?

Endişeli bir şekilde bizi izleyen Atsushi'yi fark ettim.

Arkasını dönmüş sinirli sinirli kendi masasına doğru ilerleyen Kunikida'ya baktım. İç çekip dosyaları bir kenara bıraktım, kafamı koydum ve tavana doğru bakmaya başladım. Kulaklığı da bir kenara koymuştum. Şu tavan.. aynı benim evimdeki tavana benziyor. Gıcık edici. Zaten her sabah onu görerek uyanıyorum, bari burada görmeyeyim. Midemi bulandırıyor artık.

Kafamı koltuğun yaslanma tarafına çevirdim ve dizlerimi de biraz kendime doğru çekmiştim. Bir kolum başımın altındaydı, diğeri ise duruyordu öylece. Boş boş koltuğa bakıyordum..

Etraf çok sessiz olmuştu. Böyle sessizlikleri seviyorum fakat bazen aklıma geçmişim geliyor. Neden bilmiyorum ama bu durum öylesine sıkıcı ki bazen beynimi çıkarıp atmak istiyorum ya da orada kendimi boğmak. Sanki yaşadığım yetmiyormuş gibi, neden bunlar aklıma gelmek zorunda ki? İşkenceden bir farkı yok.

Gözlerimi kapatıp biraz daha dinlenecektim ki o sessizliği Atsushi'nin sorusu bozdu.

"Umm, Dazai-san. Bir.. sorun mu var? Bugün çok durgun gibisiniz.."

Evet, Atsushi. Evet. Bir sorun var. Hemde çok büyük bir sorun var. O da hala yaşıyor olmam!

Bir süre düşündüm. Dışımdan çok mu belli etmiştim? Hayır, aslında hala uykulu olduğum için -yani sabahın körü olduğu için normal olacak ki..- böyle olduğumu düşünmeliydi. Yada her zamanki halim işte, klasik Dazai, değil mi? Onu böyle düşündüren neydi acaba. Hissetmiş de olabilir gerçi, Kaplanların sezgisi kuvvetlidir nasıl olsa.

Ona doğru kafamı çevirdim ve tebessüm ederek konuştum.

"Hayır Atsushi, Sadece.." sanki çok uykuluymuşum gibi elimi ağzıma doğru götürdüm ve esnermiş gibi yaptım.
"Sadece biraz fazla uykum var.. sabahın köründe kimin uykusu olmaz ki?"

Atsushi bir sorun olmadığından emin olmuş gibi iç ısıtıcı bir şekilde gülümsedi ve konuşmaya başladı.
"Ah, doğru diyorsunuz. Benimde uykum var, anlayabiliyorum."
Ufak bir kıkırtı çıkardı ve cümlelerine devam etti.

"Öyleyse rahatsız ettiğim için üzgünüm, biraz daha dinlenin siz Dazai-san.. ^^"
Arkasını dönüp yavaşça kendi masasına doğru gitti.

Bir düşündüm de, Atsushi'yi seviyorum. gerçekten iyi, düşünceli ve anlayışlı bir çocuk. Kunikida gibi değil, bağırıp azarlamıyor. Ona iyi davranmam gerektiğini hissediyorum, hakediyor.

Aha, Aklıma Odasaku'nun ölmeden önceki sözü geldi. "İyi tarafta ol ve Yetimleri koru.." Atsushi de bir yetimdi. Ona iyi bakmalıyım diye düşündüm. Odasaku'nun son isteğiydi sonuçta.. Dedektiflik Ajans'ında olmam da bununla alakalıydı zaten.

Atsushi, yetim, Odasaku falan derken aklıma Akutagawa geldi. Eski öğrencim, ona eskiden yaşattığım acıları düşündüm. Zavallı şey. Şimdi olsa yine onları yapar mıydım? Yapmazdım sanırım. Sonuçta ben artık iyi bir insanım, değil mi Odasaku?

Gerçi bir yerlerde yanlışım sanki. Ben kimseyi önemsemiyorum ki, Kimseyi. Kime ne olmuş umurumda değil. Ama Sırf odasaku iyi tarafta ol dediği için bunları yapıyordum.

Off, ne sıkıcı ama! Düşüne düşüne beynim vıcık vıcık oldu. Kime ne olduğundan banane, sorunlarımdan mı kaçıyorum? Hayattaki amacımız ne ki? Hiç bir şey! Sadece doğmak, acı çekmek ve daha sonra ölmek için yaratılmışız. Ölmek bir ödül olmalı. Yani bir düşünün, o kadar acı çektikten sonra sonsuz bir uykuya dalmak ne kadar rahatlatıcı olurdu değil mi ama?

═══════ ≪ °❈° ≫ ════════

Vee evet. Sonunda akşam olmuştu ve tahmin edin bakalım ben ne yaptım. Tabikide boş boş oturup kaytardım! Benden gerçekten bir şey mi bekliyordunuz? Hahaha! Ahh.. doğru, Kunikida-kun.. yine azar işitmem umarım. Her neyse, belki de çaktırmadan Ajanstan dışarı çıksam azar yemekten kurtulurum. Hadi bir deneyelim..

Ayağa kalktım ve kapıya doğru eğilerek ilerledim. Kafamı yavaşça ofise doğru çevirdim. Ne güzel, Ranpo ve Kenji hariç herkes işini yapıyordu. Benden daha çok başarılılar! Kunikida-kun bunları görse çok sevinirdi sanırım. Neyse, kimin umurunda?

Of bak yine. Ben dışarı çıkmak için kalktım, insanları incelemek ve düşüncelerimi paylaşmak için değil. Hadi, gidelim o zaman...

Ah son olarak, unutmadan bir şey daha diyeceğim! Hiç Benden nefret ettiniz mi? Hani şu gıcık hareketlerim var ya, ya da her dakika işimden kaytarmam gibi. Bir düşünün bakalım. Nefret ettiyseniz ne güzel! Benim de amacım buydu zaten. Bir gün "Puf!" diye yok olacağım ve sizde bu iğrenç yaratıktan kurtulmuş olacaksınız, bir taşta iki kuş!
Bu sayede benim için üzülen biri de olmayacak.
______________________________ ׂׂૢ་༘࿐
Devam edecek...

┊ ˚➶ 。˚𝖣𝖺𝗓𝖺𝗂 𝖮𝗌𝖺𝗆𝗎 𝖠𝗇𝗀𝗌𝗍˚ · • . ° .Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin