4.

183 20 9
                                    

═══════ ≪ °❈° ≫ ═══════
Boğazımı sıkan kalın ip yüzünden boynum acımaya başlamıştı, nefes alamadığım için yüzüm morarmıştı biraz. Refleks olarak, Yüzümü buruşturup boynumdaki ipi iki elimle tuttum.
Gerçekten... neden acısız bir ölüm yolu yoktu ki? Daha ne kadar acı çekmem gerekiyordu? Anlamıyordum.

...

Evet, işte o sırada anlamıştım.

Ben bunların hepsini hakediyordum. Acı çekmek için doğmuştum, çok belliydi. Bu acıyı dindirmenin bir yolu yok. Yok. Yine başarısız olacağım. Tanrı benden nefret ediyor ve yanına gelmemi istemiyor. Herkes benden nefret ediyor. Yaptığım hataları geri almanın bir yolu ol-.. hayır. Şaka yapıyorum. Hiç birşey umurumda değil. Gerçekten "çok pişmanım~! yaptığım hataları geri almanın bir yolu olsaydı kesinlikle geri alırdım." veya "Hayır asla geri almazdım, ben tamamen haklıydım." gibi şeyler mi dememi bekliyordunuz? Tam bir aptalsınız, aynı benim gibi.

Ben bunları düşünürken yavaş yavaş gözlerimin karardığını fark ettim. Ah, sonunda! Sonunda, başarıyor muydum yoksa?! Tanrım, sonunda beni sevmeye başladın demek! Şükürler olsun... şükürler olsun ki artık ölüyoru-

Bir anda yere düşmüştüm ve boynumdaki ip de bu sayede gevşemişti, beni boğmayı bırakmıştı. Yarı bilinçsiz bir şekilde yerde Yatıyordum ve tavana doğru bakıyordum. Nefes alıyordum... yanılmışım. Tanrı hâlâ benden nefret ediyor ve etmeye de devam edecekti. Çok aptalım. Bu arada arkadan gelen sesleri duymuyordum, daha doğrusu duymazlıktan geliyordum da denilebilir sanırım.

"Dazai-san!? Dazai-San!! iyi misiniz?! Lütfen, lütfen gözlerinizi açın ve bana bakın, cevap verin!"

İyice kendime geldiğimde üstümde korkuyla ve endişeyle bana bakan, adımı bağırarak tekrarlayan Atsushi'yi görmüştüm. Ne yapıyordu ki burada? Beni nasıl bulmuştu? Kokumu falan mı aldı acaba, kaplan ya hani ne bileyim.

Sırtımın, boynumun ve popomun acısıyla inleyerek olduğum yerden doğruldum. acıyla sırtımı sıvazlıyordum, diğer elimle de yerden destek alıyordum. Acı çekmekten nefret ediyorum.

Boynumda hala asılı olan fakat ortalardan kesilmiş veya koparılmış ipe baktım. Ah, Atsushi.. neden, Neden?! O ip kaç para biliyor musun sen?!

"Dazai-san..! Yaşıyorsunuz, çok şükü-"

Korkutucu ve sinirli bir gülümsemeyle ona bakıyordum. Bir de çok şükür  diyor, delireceğim.
Sinirli olduğum için etrafımda oluşan hava yüzünden olacak ki sözünü bitirmemişti, terleyerek, korkmuş bir şekilde bana bakıyordu.

"İ-iyi misiniz..?"
"Çok iyiyim, Atsushi-kun. Çok. ^^"
Atsushi cevapsız kalmıştı, birşey dememişti. Sadece bana endişeli bir şekilde bakıyordu.

Atsushi'yi ne kadar sevsem de şu yönünden nefret ediyordum. Fazla iyi birisi. Yani intihar eden birisini neden kurtarıyorsun ki?? Demek ki ölmek istiyor. Bırak ölsün işte! Bir de kurtardıktan sonra iyi misin diye sorması zaten... neyse.

Boynumdaki sargıların bazılarının çıkmak üzere olduğunu ve yere doğru sarktığını görmüştüm. Boynumda yine bir ip izi oluşmuş. Gıcık edici. Tekrar bandaj ile sarmak zorundayım.

Bandaj takmamın nedenini Cosplay veya sevdiğim için olduğunu düşünmüyorsunuzdur umarım. Neden bu bunaltıcı yaz sıcaklarında cosplay yapayım, zevkine Bandaj takayım ki? Terlemeyi sevmiyorum, hatta nefret ediyorum.

Boynumdaki kesilmiş ipi çıkarıp attım ve ayağa kalktım, üstümü silkeledim. Kapıya doğru ilerliyordum ki Atsushi bir şey demişti, bir soru sormuştu.

"Boynunuz... Dazai-san, bunu ne kadar cevabından korktuğum için sormak istemesem de.. sormak zorundayım. Merak ediyorum, neden ölmek istiyorsunuz.. Neden hep intihar etmeye kalkışıyorsunuz ki? Arkadaşlarınızın üzülmesini hiç mi umursamıyorsunu-"

"Umursamıyorum. Kimse  benim arkadaşım değil, Atsushi. Sen 'Arkadaş' olmanın, sadece konuşmak ile ibaret olduğunu mu düşünüyorsun? Eğer öyleyse yanılıyorsun, çok büyük bir yanılıgının içerisindesin. Arkadaş olmak, daha başka birşey. Anladın mı? Biz sadece konuşan iki varlığız. Bu Arkadaş olduğumuz anlamına gelmez."

"Ayrıca, zaten.. her neyse, boşver."

Atsushi şaşırmış ve kafası karışmış bir şekilde, Dazai'nin demek istediklerini anlamaya çalışıyor gibiydi. Ama hiç birşey anlamıyordu. Ne saçmalıyordu bu adam? Ayrıca ilk sorduğu soruya da cevap alamamıştı.

Dazai arkası dönük bir şekilde oradan uzaklaştı, arkasında şaşırmış ve derin derin düşünen bir Atsushi bırakmıştı.

...

Dışarı çıkar çıkmaz kararmakta olan, morumsu-koyu mavimsi bir renk alan gökyüzüne baktım. Yıldızları düşündüm, çok ufaklar.

Hayır, aslında başından beri gökyüzünde bir yıldız yoktu. Bu benim, kendimi sanki hiçbir sorun yokmuş gibi kandırmamdı.

═══════ ≪ °❈° ≫ ═══════
"Ne dersin? Uçsuz bucaksız gökyüzüne bak!
Bunun içinde küçük bir noktasın,
Bu dünyanın neden döndüğünü anlar mısın?”

(İnsanlığımı Yitirirken, s.83)

....

“İnsanlığımı yitirdim. Artık ben, asla bir insan değilim.”

(İnsanlığımı Yitirirken, s. 108)
═══════ ≪ °❈° ≫ ═══════

┊ ˚➶ 。˚𝖣𝖺𝗓𝖺𝗂 𝖮𝗌𝖺𝗆𝗎 𝖠𝗇𝗀𝗌𝗍˚ · • . ° .Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin