5.

166 18 13
                                    

═══════ ≪ °❈° ≫ ═══════
Sabah kalktım. Yine o tavan, yine o ayna, yine o aynadaki iğrenç varlık. Yine ben.

Üstüme ceketimi giydim ve çıktım, tekrardan Dedektiflik Ajansına doğru ilerliyordum.

Hava yine aynıydı. yine o masmavi gökyüzü, yine o pamuk şekeri anımsatan bulutlar. Hiç bir şey değişmemiş. Çok sıkıcı.

Sonunda Dedektiflik Ajansına varmıştım. Tekrar içeri girdim.

Yine İlk Atsushi, daha sonra da Tanizaki ve işte diğer bir kaç kişi bana selam vermişti.

Kunikida'nın dırdırlarını çekmek istemediğimden gidip masama oturmuştum. Önümde Kunikida ve yanımda da Atsushi işlerini yapıyorlardı. Ne güzel.. onları örnek almalıyım sanırım. Çok sıkı çalışıyorlar. Hadi bizde biraz iş yapmaya koyulalım.

Bir kaç kağıt işini hallettikten sonra hemen sıkıldığımı hissetmiştim. Masaya yattım ve boş boş etrafı izlemeye başladım.

Anlamıyorum. Bir işe neden bu kadar çok önem veriyorlardı ki. Sadece bir kağıt işi. Bu kadar önemli olan ne?

Kunikida'ya göz ucuyla baktım. Bir düşündüm de.. bana Odasaku'yu anımsatıyor. Neden bilmiyorum ama öyle işte. Ama, onun yerini kimse tutamaz tabii...

Çok acı verici. Hâla yaşıyor olmam.

Hissettiklerimi anlatamıyorum, kendimde anlayamıyorum. Garip bir boşluğun içindeyim. Ağlasam mı gülsem mi bilmiyorum. Artık üzülemiyorum, yorucu geliyor. Ne yapsam çok yorucu geliyor ve üşeniyorum. Ağlamak istiyorum ama gözümden hiç bir damla dökemiyorum. Şuan gayet ciddiyim. Ben sizin o her dakika gördüğünüz 'Mutlu' 'Şakacı' kişi değilim. İçimde böyle bir gerçeklik var. Gerçi inansanız da inanmasanız da umurumda değil. Düşünceleriniz sizlere kalmış. Sadece, tek bir ricam var. bu düşündüklerinizi içinizde saklayın. Bazen sessiz kalmak, düşüncelerimizi paylaşmaktan daha iyidir. Değil mi?

Örneğin, neden bandaj taktığımı soran insanlar oluyor. Ne kadar normal bir soru gibi görünse de, ben çok iğreniyorum. Cevaplamak zorunda değilim. Sadece bir kereliğine çenenizi kapatamaz mısınız? Sadece bir kereliğine.

Sinir bozucu.

Akşama ne yesem ki?
Yengeç en sevdiğim yemek ve neredeyse her gün onu yiyorum, lezzetli bir tadı var. Hâla da yiyebilirim.

Bekle bir dakika.. of, özür dilerim. Tam bir yalancının tekiyim!

Lezzetli dedim ben az önce, değil mi? Ben yemeğin tadını önemsemiyorum. Sadece karnımdaki guruldamayı giderse yeter! Ne gerek var şu lezzet bilmem nelerine, sizi anlayamıyorum. Neden insanlar herşeyde bir lezzet arıyor ki?

Ayrıca, yemenin amacı da enerji kazanmak zaten. Lezzet denen şeyi kim uydurdu da bu zavallı sosyeteye yaydı böyle? Korkutucu. Bu bazen bana, bazı insan ilişkilerini hatırlatıyor. Amacı sadece "lezzet almak" olan ilişkiler.

Çok garibim, bir yemek konusundan nasıl oldu da ilişki zırvalarına geldim böyle? Haha! Bu arada, ilişki derken sadece o aşk meşk bilmem nelerini değil, arkadaşlık, aile vb ilişkilerinden de bahsediyorum. Kısacası bütün hepsi işte! Çok uzattım değil mi? Özür dilerim~

Hiç dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama, Hayvanları bir düşünün. İnsanlardan daha masumlar, ilişkileri insanlardan daha kuvvetlidir, dış görünüşleri insanlardan daha tatlı ve güzeldir. Onlar bizim gibi değiller. Onlar insanlardan daha özel varlıklar. Bizim gibi acınası değiller. Birinden yardım almadan işlerini yapabiliyorlar, herşeyi şikayet etmiyorlar. Ağlamıyorlar. Konuşamıyorlar. İşte bu yüzden hayvanları insanlardan daha çok seviyorum. -Köpekler hariç tabii.. Ne kadar tatlı veya sadık olsalar bile hâla onlardan korkuyorum.-

İnsan seven var mı cidden? 10 yaş altı bazı çocuklar hariç tabiki. onlar sevebilir, bu gayet normal çünkü onların daha gözleri yeni açılıyor nasıl olsa. Anlamazlar. Her şeye neşeli ve olumlu bir şekilde bakarlar. Büyüyünce gözleri tamamen açılacak ve yaşam, dünya denen zehir ile karşılaşacaklar. Ölmek isteyecekler. Bazıları bunun ergenlikten olduğunu söyler, fakat kendilerini kandırıyorlar. Bazıları belki öyle olsa bile diğerleri öyle değildir.

Ne saçmalıyorum ben yine.. düşüncelerimi kontrol etmem lazım. Konudan konuya atlıyorum şuna bak!

Masadan yavaşça doğruldum ve oturur bir pozisyon aldım. Dirseğimi masaya yasladım ve avucum ile de başımı/yanağımı/çenemi -hepsi aynı sayılır işte..- tutuyordum. Sanki bir iş yaparcasına, bir boka yarıyormuşum gibi kağıtlara bakıyordum.

Hiç iştahım yok. Bir şey de yemek istemiyorum. Ama karnım guruldamayı bırakmıyor bir türlü. Çok sinir edici! Yemek istemiyorum işte, anla şunu artık aptal mideciğim.

Sanırım mecburen bir şeyler yemek zorundayım, yoksa ölecek gibi hissediyorum. Güzel bir şey aslında, böylece hiç uğraşmadan ölebilirim, fakat çok acı verici olur. Böyle ölmek istemiyorum. Bir yandan da acınası görünüyor çünkü.

Akşam oluyordu, hava kararmaya başlamıştı hemen. Ajanstaki üyelerin çoğu işlerini bitirip evlerinin yoluna koyuldu.

Öf, bu olmadı ya. Niye yazamıyorum ki? Tekrar deneyelim.

Yavaştan hava kararmaya başlamıştı ve Ajanstaki üyeler işlerini bitirip teker teker evlerine doğru gitmeye başlamışlardı.

Eh, evet. Bu daha iyi gibi.

Kunikida ve Atsushi de işlerini yeni bitirmiş, yavaştan toplanmaya başlamışlardı. Bende bu sırada çok yorgunmuşmuş gibi -evet, hiç birşey yapmayıp boş boş oturmama rağmen- arkama, sandalyeme yaslandım ve kollarımı esnettim. Bir yandan hâla ne yiyeceğimi düşünüyordum.

Hayır, boşver.

Aslında ne biliyor musun? Hadi herşeye tekrardan ve yepyeni bir şekilde başlayalım!

Duygularımızı toparlayalım ve herşeyi unutalım.

Evet, herşeyi.

Yeni bir hayata başlayalım.

┊ ˚➶ 。˚𝖣𝖺𝗓𝖺𝗂 𝖮𝗌𝖺𝗆𝗎 𝖠𝗇𝗀𝗌𝗍˚ · • . ° .Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin