3° Tanışma

24 5 0
                                    

⋆꙳•̩̩͙❅*̩̩͙‧͙ ‧͙*̩̩͙❆ ͙͛ ˚₊⋆

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

⋆꙳•̩̩͙❅*̩̩͙‧͙ ‧͙*̩̩͙❆ ͙͛ ˚₊⋆

Karşısında gözlerinin derinliklerine bakan çocuğa bir bakış atarak elindeki zehirden biraz daha çekti. Bunu yapmasından hiç hoşlanmadığı bile bile yaptı. İki gün önceki ihtiyaç dolu tavırlarının bir anda yok olması Huening'i şaşırtsa da rahat bir nefes almıştı. Sarı saçlı onu çok darlıyordu.

Burnuna gelen dumanla öksürmekten alıkoyamadı kendini.

"Bugün garipsin."

"Niyeymiş?" Karşısındaki alaycıl sarışına baktığında bu durumdan ne kadar keyif aldığını gördü. "Darlamadın, yalvarmadın bana."

Aynı alaycılıkla yüzüne yakın bir şekilde söylemişti bunu. Karşısındaki çocuğun kendine bakan hayran gözleri her zaman egosunu tatmin ediyordu.

"Neden? İhtiyaçla yalvarıp, ayaklarına kapansam geri benim olacak mısın?" Karşısındakinin kaybolmuş gözlerine bakarak güldü Huening. "Sahiplenilmekten nefret ettiğimi biliyorsun."

"Biliyorum."

Aralarındaki alaycıl ilişki hoşuna gitse de sınırın aşıldığını hissediyordu. "Biliyorsan yapma ve benden uzak dur." Solmuş gülümsemesi sarışına da bulaşmış oradan uzaklaşmıştı. Giderken elindeki sigarayıda ittirerek Taehyun'un sinirleriyle oynamayı unutmamıştı.

Taehyun ise hayran olduğu kişinin arkasından bakmakla yetinmiş, yaptığı hataya lanetler okumuş. Cebinden başka sigara çıkaracağı sırada onu karşılayan boş paket ile sinirlerine hakim olamayarak atmış paketi.

"Bugün her şey benim aleyhime mi!?" Havanın soğuk olması zaten onu sinir ederken birde yaşananlar dudaklarını kemirmesine neden oluyormuş.

Karla kaplı bankın karlarını süpürerek oturmuş. Sakinleşmeye çalışırken duyduğu ses ile ağzından küçük bir 'of' çıkmıştı.

"Beni gördüğüne sevinmedin mi?" Somurtmuş çocuğa nefretle bakıp göz devirmiş. "Yaa ben sana kötü bir şey mi yaptım Kang Taehyun?"

"Soyadımı nasıl öğrendin?"

Beklediği soru ile çocuğa daha da yaklaşmış ve gülümsemiş. "Ben bulurum ama bahse varırım sen benim adımı bile hatırlamıyorsun."

Haklıydı. Taehyun'un zayıf hafızası bu bilgiyi aldığı gibi silmişti. "Hatırlamamı gerektirecek bir şey yok, git başımdan."

"Seni ne zaman görsem huysuzsun, kişisel algılamalı mıyım?"

"Ne algılarsan algıla ve defol git."

Bu sert dile alışması biraz zaman alacak gibi duruyordu. "Böyle üşümüyor musun? Bak bana kaç kat var hala üşüyorum." Çocuk içindeki kat kat kıyafetleri göstererek masumca sormuştu. Beomgyu'nun Taehyun'un ellerini elleri arasına alması ise beklenmedikti.

"Yah ellerin çok soğuk nasıl dayanıyorsun böyle?!" Çocuğun dehşetle sorduğu şeyle ellerini sertçe kendine çekmişti.

"Benimle ilgili hiçbir şey seni ilgilendirmez, anla artık bunu."

Yanına döndüğünde bir iki dakika sonra gelen adım sesleriyle gittiğini anlamıştı çocuğun. Bu çocuk ne zaman sinirlense o zaman ortaya çıkıyordu. Hata Taehyun'da değildi, onun zamanlaması yanlıştı.

Çocuğa karşı kötü hissetse de seslenecek yüzü bulamadı. Sinirliydi, üşüyordu ve özlüyordu. Şuan peşinden koşan kişinin o uzun saçlı değil de Kai olmasını bile dilemişti. Ama hayatta her dileğimiz gerçekleşmiş olsa karmaşa kaçınılmaz olur öyle değil mi?

"Ah yine sen." Taehyun sinirle oflamıştı yine. Karşısındaki uzun saçlı onu her yerde buluyordu. Biraz ısınmak ve kahve içmek için oturduğu kafede şimdi onun sinir bozucu gülümsemesiyle karşılaşmıştı. "Sen beni takip falan mı ediyorsun?" Sorduğu soruyla çocuğun güzel gülümsemesi büyümüş Taehyun'un bir süre donmasını sağlamıştı. Gülüşünde ki samimiyet ve saflık her insanı büyüleyecek şekildendi.

"Hayır, belki de kader birlikte olmamızı istiyor."

Yanına yılışan çocuğa ses çıkarmamış kendisini de dahil ikisini de şaşırtmıştı. "Herkesin kadere inandığı ne mağlum?" Cidden bu çocukla bir muhabbete girdiğine inanamasa da çocuğun sohbeti çok sarıyordu.

"Ee Kang Taehyun artık tanışma vaktimiz gelmedi mi?" Kafasını koluna yaslayarak onu izleyen çocuğa karşı alaycıl bir gülüş bırakmıştı. "Sen beni zaten çoktan tanımışsındır." Evet doğruydu Beomgyu çocuk hakkında nerdeyse her şeyi zaten öğrense de onun da kendi hakkındaki bilgileri merak etmesini istiyordu. "Hayır, lütfen tanışalım." Sarışın, çocuğun ısrarına dayanamamıştı.

"Kang Taehyun, 17 yaşındayım."

"Ee senin tanışma anlayışın isim, soyisim, yaş mı?" Aralarındaki sessizliği bozarak söylemişti. "Sen ne anlıyorsun söyle bakayım?" Sarışının ilk defa duyduğu yumuşak sesi uzun saçlının kalbini zaten hızlı arttırmaya yeterken kapüşonlusunu biraz daha indirmişti yüzüne. "Choi Beomgyu 18, yaşındayım." Uzun saçlının onu taklit etmesi bir yana bu çocuk nasıl ondan büyük olurdu.

"Senin tanıtma şeklin çok farklıymış Choi Beomgyu."

"Hyunguna karşı böyle mi konuşuyorsun Kang Taehyun." Peki itiraf etmeliydi ki bu çocuk onu gerçekten eğlendiriyordu. Zamanın nasıl geçtiğini dahi anlamamıştı. Çocuğun söylediğine gülerken bir yandan da kararan havaya bakmıştı. "Hava kararıyor eve git artık." Dışarıdaki dondurucu soğuğa karşı Beomgyu'nun kalbi bu cümleyle çok yumuşamıştı. Kendini sarışının yüz hatlarını incelemekten alamamıştı. Sert yüz hatlarını yumuşatan sarı saçları onu daha meleksi gösterirken Choi Beomgyu tanrıya o partideki kahverengi saçlı, Taehyun'un aşkına layık olan kişi olmak için dua etti.

🌬️

Uzun aradan sonra❄️

Fallin Light ' TaegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin