0.1

633 54 15
                                    

"Hyung!"

"Sakin ol Jeon, daha girmedim."

"Çok acıtma, lütfen!"

"Giriyorum, kendini sıkma. Canın daha çok yanacak, rahat bırak kendini."

"AHHH!!"

"Bağırma, bütün hastane duydu bizi!"

"Hyung, çok acıyor."

"Altı üstü küçücük bir iğneyle damar yolu açtım Kook, çok mızmızsın."

Jeongguk, Jimin'e dolu gözlerle baktı. "Ama acıyor ne yapayım?"

Jimin derince nefes verdi ve yan taraftaki koltuğa attı kendini. "O alfaya bulaşmadan önce düşünecektin bunu Kook. Senin neyine baskın alfaya kafa tutmak?"

"Ama hyung neden benim tarafımı tutmuyorsun ki? Bence bende gayet haklıydım!"

"Alfa yanından geçerken seni durdurup,  feromonlarının fazla yayıldığını ve dikkat etmeni söyledi diye 'sen nasıl benimle böyle konuşursun?' diyip ona - Baskın alfaya tekrar ediyorum - tokat atmışsın. Alfa suratına bakakalmışken heyecandan bayılmışsın. Bence burada haklı olan taraf sen değilsin Jeon."

"Ama benim kızgınlığa giriyor olabileceğimi söyledi!"

"Seni diğer alfalardan koruyacak kadar nazikmiş işte. Ne istiyorsun daha Tanrı'dan?"

Jeon, dudak büzdü. Arkadaşının haklı olduğunu biliyordu ama gururuna yedirememişti işte.

"Of, sus ya!"

Jeongguk, yazılım okuyan 2. sınıf bir öğrenciydi. Omega olmasına karşın birçok kişiye kafa tutuyordu. Herkes onun hırçın bir omega olduğunu söylüyordu. Başına buyruk bir tipti ve inanılmaz inatçıydı. Kafasına eseni yapıyor, yapma denilen her şeyi yapıyordu. İnada bindirilen şeylerden geri kalmazdı.

Tek bir zayıflığı vardı: fazla heyecan, korku, adrenalin kaldıramıyordu. Omega olduğunu umursamadan hareket etse de bedeni çok çabuk zayıf düşüyordu.

Bir de şu utancı vardı. Heyecanla baş kaldırıyor ancak bayıldığında fazlaca utanıyordu. Bugün olana gereksiz fazla yükseldiğinin farkındaydı ancak boşluğa gelmişti. Alfa'nın inceliği gözler önündeydi ama o buna çok yanlış tepki vermişti.

"Yarın gidip özür dilemeli miyim?"

"E herhalde Jeon, soruyor musun bir de?"

Jeon dudak büzdü. Sabah kesinlikle özür dileyecekti, kafasına koymuştu.

.......

Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerini açtı. Kızgınlığının yaklaştığını biliyordu ancak okula bugün kesinlikle gitmeliydi. Bitkisel bir ilaç hazırlayıp en azından öğlene kadar dayanmalıydı.

Yatağından zorlukla kalktı. Ayaklarını sürüye sürüye banyoya gitti. Güzel bir duş aldı ve odasına geri gelip giyindi. Koyu renk kombin yapmak istese de açık mavi tişörtünü giyince pekte koyu renk yapamamıştı.

Evi okula uzaktı, ondan otobüs kullanıyordu. Otobüsü kaçıracağını anladığında hızla kartını ve çantasını alıp aşağıya koştu. Jimin Hyung'una çıktığını haber verip kapıyı kapattı. Otobüs durağına koştu ve son anda yakaladığı otobüse atladı. Kartını basıp bir yere oturdu ve kartını çantasına attı. Yolu izliyordu ve özürü nasıl dileyeceğini düşünmeye başladı.

Ne demeliydi Alfaya? "Sana tokat attığım için özür dilerim." Hayır, bunu beğenmedi. Daha farklı bir şey olmalıydı. Nazik ama pişman da olmalıydı. "Geçenki için üzgünüm." Bunu da hemen aklından sildi. Geçiştirmelik özür gibi olduğunu düşündü.

Don't Wanna Die -TaeKook-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin