Topun raketten rakete vurma sesi sessiz spor salonunda yankılanıyordu. Herkesin gözlerinin odağı okula yeni gelmiş olan lee minho'ydu. Giydiği beyaz kısa tenis eteği, üzerine giygiği beyaz kısa kollu crop, belinin inceliğini ve vucudunun güzelliğini ortaya koyuyordu.
Tam o sırada herkesin gözünü
minho'dan çekip kapıdan giren han jisung'a kaymıştı. Han jisung, okuldaki bütün kızların hayali, kaslı kolları, bembeyaz teni, uzun boyu, basketbol oynaması, bütün kızları kendine çekebilecek bir cazibesi vardı.İçeri girdiği anda bütün herkesin bakışları ona dönerken, o tribünlere bakmış ve sırıtmıştı, onun sırıtmasıyla orada olan kızlar küçük çığlıklar atıp, yerlerinde tepinmişlerdi. Han jisung üzerindeki bu ilgiyi seviyordu, her kızın ona ağızının suyunu akıtarak bakması hoşuna gidiyordu.
Adımları takımla birlikte sahaya ilerlerken, gördüğü kızlarla kaşları çatılmıştı, şuan onların sahasında bir gurup tenisci oyun oynuyordu.
Yavaşça sahaya geldiğinde durup karşısındaki çocuğa seslendi,
"Pşşt" arkısın kendisine dönük olan çocuk arkaya bir bakış atıp gelen topu karşılamıştı.
"Sana diyorum tenisci"
Kendisine cevap vermeyen çocuğa ithefen konuştuğunda, çocuk kafasındaki şapkayı çıkarmış ve havaya tutup gelen topu yakalamıştı, yaptığı hareketle jisung dahil herkesi şaşırtırken,arkasını dönmüş ve konuşmuştu,
"Ne var" verdiği cevapla, uzun bedenin yüzünde bir sırıtma olmuştu, bu sırıtma aniden sönüp, "çıkın sahamdan" demişti, duyduğu şeyle kaşları çatılan minho, " pardon, benim saham derken"
Diyerek tek kaşını kaldırarak cevap vermişti. Çocuğun suratındaki sinirli ifade jisungun hoşuna gitmiş ve dudağının kenerı tekrer hafifçe havalanmıştı."Benim saham derken, gördüğün gibi burası bir basketbol sahası ve bende basketbol takımının başkanıyım"
Sözlerinden sonra, tenisciye bir adım atıp,
"Ve sen gelmiş sahamda tenis oynuyorsun, 2 hafta sonra turnuva var ve biz hazırlanmalıyız"
Çocuğun kibirli konuşması minho'nun gıcığına giderken, hiç beklemeden cevap vermişti,
"Bizde turnuvaya katılacağız bay çok bilmiş"
Söylediği hitapla jisung'un kaşları havalanırken, kapalı salondaki herkez nefeslerini tutmuş bir şekilde onları dinliyordu,
"Ayrıca bay seo, bize burda bir veya iki saatliğine çalışabileceğimizi söyledi, malum tenis sahası şuanda tadilatta ve bu yüzden burdayız, sahana mereklı değilim"
Çocuğun çıkışından sonra, tam ona cevap verecekken konuşan hocayla araladığı ağzını geri kapamıştı, "ah çocuklar bende size haber verecektim"
Konuşan bay seo'yla ikilinin ve diğer herkesin bakışları ona dönmüştü,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little tennis player
Fanfictionminik tenisci lee minho ve basketbol kaptanı han jisung'un hikayesi