Jisung'tan
Herkes yavaş yavaş otobüse biniyordu ve bu çok sıkıcıydı. Lanet olası bay seo yine öğrencilere güvenlik konusunda görevi bana vermişti ve bu kesinlikle çok sıkıcıydı.
"Hadi hızlı olun"
Diyerek herkesin biraz daha hızlanmasını sağlamıştım, yada sağlamaya çalışmıştım çünkü bir kaç metre ilerdeki momo öylece duruyor ve hiç bir şey yapmıyordu.
"Momo turnuvaya gelmeyeceksin her halde?"
"Birini bekliyoruz şurada be! Gelir şimdi ne kudurdun"
Momo'yla göz devirdikten sonra bir anda dibinde biten iki çocukla irkilmiştim.
"Merhaba bizi de otobüsünüze alırmısınız hyung"
İkisininde aynanda konuşup önümde saygı olarak doksan derece edilmesiyle onlara dehşetle bakmıştım. Korkunçtu biraz. Bi dakika bi dakika? bunlar şu minho'nun onun için yaygara çıkardığı jeongguk ve bir keresinde okula gelen sarı saçlı çocuk değilmi? Tam ağzımı açıp konuşacağım sırada gelen minho'yla susmuştum.
"Size beni bekleyin demedimmi? Ah herneyse jisung bunlar arkadaşlarım bize destek için turnuvaya geleceklerdi de otobüse binebilirler bence?"
"Otobüste bir kişilik yer var. fazladan yani"
"Evet biliyorum biliyorum, ama jeongguk zaten taehyung'un kucağına oturacakmış"
Sona doğru göz devirerek konuşmasıyla gülmüştüm.
"Peki"
Bana baktı. Yere baktı sonra, derin bir nefes aldı ve,
"İyi olan kazansın"
Elini bana uzattı ve bana uzattığı eli sıktım.
"Kazansın ve ayrıca bol şans"
Yüzümde serseri bir sırıtma olurken tam ona laf atacağım sırada başını sallamış ve otobüse binmişti. Bi dakika bi dakika? benimle uğraşmamıştı o bir şeyde söylemedi, hatta cümlemin sonunda alayla 'bol şans dememe bile tepki vermedi. Ateşi falan mı var? Bir anda otobüse daldım ve minho'nun peşine gittim. Koltuğuna oturan minho'yu aniden ayağa kaldırıp elimi yanağına ve alnına koydum.
"Ne yapıyorsun jisung?"
"Ateşinde yok"
Bana çatık kaşlarla baktı.
"evet yok gayet iyiyim"
"Benimle uğraşmadın göz bile devirmedin çok sakinsin?!"
"Modunda değilim jisung merak etme sana olan nefretim hâlâ yerinde"
Oh tanrıya şükür, bana laf söyledi.
"Dün ki olaydan dolayımı böylesin?"
"Hayır jisung, sarhoştum sıkıntı yok"
Yerine oturdu.
"Otobüs kalkacak hadi sende yerine geç"
Morali bozuktu. Bunu anlamak zor değildi, ama neden?
_______________
Elimdeki kupayı gururla tutuyor ve yukarı kaldırıyordum, inanılmaz mutlu hissediyordum çünkü ben ve takımım basketbol kategorisinde birinciydik. Mikrofon konuşmam için bana katılınca konuşması için mikrofonu chan hyung'a uzattım. Ah bu işlerde iyi değilim. Yüzümde kocaman gülümsemeyle etrafıma bakarken takımıyla birlikte ödül almak için sırada bekleyen minho'nun takıldı. Üzgündü? Ama neden. Evet birinci olamamıştı ben kazanmıştım, ama o da yanı takımı ikinci olmuştu -tenis kategorisinde- mutsuzdu hatta resmen dokunsan ağlayacakmış gibi gözüküyordu. İdda yüzündenmiydi? eğer bunun içinde iddiayı iptal edebilirdik. Bu sorun değildi ona alışmıştım ayrıca tenis sahasının tamirinin bitmesine üç hafta vardı, yanı bu gerçekten sorun değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little tennis player
Fanfictionminik tenisci lee minho ve basketbol kaptanı han jisung'un hikayesi