0.1- Müstakbel Eşim

954 120 488
                                    

Medya: Tina Derin Kızılsoy

Tina'nın modelini, çok sevdiğim ve kendine özgü danslarıyla viral olan bir fenomen olarak belirledim. Umarım seversiniz. (Tanıyanlar yeşil kalpleri yollasın 👉🏻)

O zaman başlayalım..

¡! ¡! ¡! ¡! ¡! ¡! ¡! ¡! ¡! ¡! ¡! ¡! ¡! ¡! ¡! ¡! ¡! ¡! ¡! ¡!

-Tina Derin Kızılsoy-

Arabadan inme gereği duymadan yan tarafımızdaki holding benzeri yapıyı incelerken "Burası mı?" dedim şoför koltuğundaki Cengiz'e. Kim bilir müstakbel kocam bu şirkette neler yapıyor, hangi karanlık işlerinin üstünü örtmek için kullanıyordu burayı..

"Evet efendim." dedi Cengiz ben kendi kendime Karan'dan 'müstakbel kocam' diye bahsedişime gülerken. "Karan Bey'in şirketi burası.."

"Bu şirket ne üzerine, haberin var mı?"

Film çekili siyah camın arkasından görebildiğim kadar binayı izleyip süzerken Cengiz'e sorular sorup durmayı ihmal etmiyordum. Sonuçta evlenecektim ben Karan denen bu herifle.. Gerçek bir evlilik olmasa bile onu tanımak hakkımdı. Bu meraklı halim mazur görülebilirdi o yüzden.

"Sanırım inşaat üzerine Tina hanım." dedi Cengiz sorumu cevaplayarak. O da benim gibi şirketi izliyor ve sorularımdan sıkılmıyor gibi görünüyordu.

Gözümdeki güneş gözlüğünü çıkarıp çantamın içine atarken bakışlarım Cengiz'e döndü bu sefer. Arabada yalnızca ikimiz vardık. "Keyfin yerinde mi?" Bunu söylerken kaşlarım havaya kalkmıştı ve sorgulayıcı bir hale bürünmüştüm. Cengiz ise bana dönüp hiçbir şey anlamayarak baktı yüzüme. "Kapımı açmak için yerinden kalkmak ister misin?" dedim şaşkın bakışlarını görünce. "Yani, zahmet olmazsa beyefendi.."

Alaycı tavrım onu telaşlandırırken "Özür dilerim efendim." diyerek arabadan inmeye yeltendi ama "Otur otur.." dedim gülerek. "Hala her seferinde beni ciddiye alıyorsun. Kendi kapımı açabilirim diye düşünüyorum." Yanımda çalışan insanları köle gibi kullanmak veya sırf param var diye elimi bile oynatmamak gibi saçma komplekslerim yoktu. Sadece insanlarla uğraşmayı seviyordum. Ama Cengiz hala alışamamıştı bana..

Tekrar "Özür dilerim efendim." dediğinde "Önemli değil.." dedim konunun uzamaması için. "Ben şimdi iniyorum, siz buralarda oyalanın."

Endişeli gözleri beni bulduğunda "Oyalanmak..?" dedi soru sorar gibi. "Sizinle gelmemiz gerekmiyor mu?" Soruş tarzı bunu reddedeceğimi bilir gibi tereddütlüydü.

"Hayır.." dedim yüzüme düşen perçemlerimi düzeltirken. "İçeriye tek başıma gireceğim."

Cılız ve sıkıntılı bir nefes verdi bu söylediğime. Direksiyonu tutan elleri kasılmıştı. Üzerindeki gerginlik beş metre öteden bile hissedilirdi ama umursamadım. Belli ki Karan'a pek güvenmiyordu. Ya da benim bu umursamaz tavırlarıma güvenmiyordu, bilmiyorum.

Ağzını açıp bir şeyler söyleyeceği sırada "Burada emirleri ben veriyorum diye biliyorum.." diyerek susturdum onu. Bu uyarıcı tavrım arada bir kendini göstermek zorundaydı. Aksi takdirde ciddiye alınmayan birine dönüşecektim vurdumduymazlığım yüzünden.

Cengiz mesajı almış olacak ki, susarak bekledi sadece. Ben de arabadan inip şirkete doğru yürümeye başladım. Arkamızda benim himayemde olan bir araç dolusu daha koruma vardı ve arabadan indiğimi gördüklerinde peşimden indiler ama Cengiz onlara gerekli açıklamayı yapacağı için ses etmedim. İçeriye tek girmek istediğimi söylemiştim.

Öyle de oldu. Cengiz onları durdurmuş olmalı ki peşimden gelmeye devam etmediler. Ama arkamdan sızlandıklarına emindim. "Tina hanım tek başınıza olmanız çok tehlikeli." cümlesi dillerine pelesenk olmuştu. Duymadan geçirdiğim tek bir günüm bile yoktu ama kimin umrunda? Etrafımda korumalarla yürümeyi sevmiyordum. Rahatıma düşkün biriydim ve kendimi tehlikede  hissedersem onları yanımda tutuyordum zaten.

KarantinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin