sarı saçlar. yıllar sonra aynılar. renkler... renkler eskimiş gibi. yüzü de çökmüş biraz kilo mu verdi? gözleri.
gözleri hep bu kadar soluk muydu?
"sen o değilsin."
-
sakusa'nın yüz ifadesinin böylesine sekteye uğramasının sebebi, kafeteryanın girişindeki sarı kafalının gri kopyasının yüzündeki ifadeydi. belli ki ikizlerdi ve tanrı aşkına kim ikizi acı çekerken gülmemeye çalışırdı ki?
düşüncesi, yine, grilinin ifadesinin keskin bir şekilde değişmesiyle son buldu. az önce gülmemeye çalışan gri kafalı, şimdi endişeli bir ifade takınmış, en az sakusa kadar şaşırmış kalabalığın arasına doğru koşmaya başlamıştı. "'tsum!"
koşarak yanına geldiği, yerde boylu boyunca uzanan sarılının dibine çöktü ve aynı bir film sahnesi gibi, sarılının başını baldırlarının üzerine koyup sardı kollarıyla. "'tsum!" sesi aynı ikizi gibi, ağlamaya müsait bir tonda çıkmıştı. "'tsum, ölme!" sakusa'nın ifadesi dümdüz oldu.
tamam, grilinin de oyunculukta sarılıdan geri kalan yanı yoktu belli ki.
"samu... b-benden sonr-"
"shh," dedi gri kafalı, dramatikliğinden biraz bile kaybetmeden. yumurta kafalının dudaklarına işaret parmağını bastırarak devam etti, "senden sonrası yok 'tsum, ölmeyeceksin..." metanetli tavrı, kardeşini göğsüne çekip bastırdığı an yok oldu. "dayan kardeşim! ne olursun, dayan! SIK DİŞİNİ!"
tabii kimsenin gri kafalının bu cümlenin ardından sarı kafalıya, "bu rollerim sana iki tost borcu olarak yazılıyor." diye fısıldadığını bilmesine gerek yoktu.
sakusa hariç kafeteryadaki herkes bu abartılı oyunculuklara kanmış olacaklar ki, çoktan doktorlar sedye getirmiş, onları birbirlerinden ayırmaya çalışıyorlardı. sarı kafalı ise oyunculuğundan ödün vermiyor, onlara yardımcı olmaya çalışan doktorlara dahi, "görüyor musunuz! şu yüzsüz doktorunuz yetmedi, şimdi de diğer doktorlarınız şiddet uyguluyor bana!" diye çığırıyordu. bağırışlarının arasında gri kafalının tişörtünğ kavradı ve haykırdı, "ölmemem için iki tost- HAYIR! üç tosta ihtiyaaAAAA KOLUMMMM- ihtiyacım var!" gözlerinden yaşlar sular seller gibi akıyordu.
ve yine kimsenin, sarı kafalının cümlesini tamamlayamadan iki tost isteğini üçe çıkarmasının sebebinin gri kafalının kulağına borcunu fısıldadığından olduğunu bilmesine gerek yoktu.
o sırada sakusa üç tost ile ölmek arasındaki ilişkiyi sorguluyordu. hadi ama böyle bir alakasızlığa kim kanardı?
belli ki kafeteryadaki herkes kanmıştı.
kendisine dik dik bakan insanlar eşliğinde, cüzdanını açtı ve tam o anda gözüne çarpan tost fiyatlarıyla durakladı. bir tost ne ara bu kadar pahalı olmuştu? üstelik üç tane alması gerekiyordu!
cüzdanına acır bir şekilde baktıktan sonra, gözlerini yerde hala rolünü devam ettiren sarı kafalıya çevirdi ve kendisine aynı, 'zafer benimdir!' der gibi sırıttığını görünce sinirden titredi.
derince nefes çekti içine ve seğiren göz kapakları, belirginleşen boyun damarları eşliğinde cüzdanındaki paranın tamamını görevlinin eline vurdu.
tabii olayı daha da kötüye götüren şey, parayı verdiği görevlinin, "sakusa-san, kahveniz... üzerinize dökülmüş." demesiydi.
yeri sallarcasına adımlarla kafeteryanın çıkışına ilerledi ve çıkmadan önce zaferin tadını çıkaran yumurtayla göz göze geldi.
sakusa kiyoomi çok büyük faka basmıştı.
-
tanrı buyuktur kiyoomi bwna da uc tost alirsan seni kurtaririm