Bir parka gelmiştim. Neresi olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. Buraya nasıl gelmiştim onu bile hatırlamıyordum. Şuan da bile ne yaptığımın farkında değildim zaten. Vücudum sanki beynimdan bağımsız hareket ediyordu.
Minho'nun yanından ayrıldıktan sonra sokaklarda boş boş yürümeye başlamıştım. Nereye gideceğimi bilmiyordum, sadece ayaklarım nereye giderse oraya gidiyordum.
Minho'nun beni resmen iki dakikalığına birlikte güzel vakit geçirelim diye çağırdığına hâlâ inanamiyordum. Ve özellikle de daha 2 gündür yakın olduğu çocuğu bana tercih etmesine...
Dizlerime kafamı koymuş ağlarken yanımda bir hareketlenme hissetmem ile kafamı kaldırmıştım. Siyah saçlı, vücudu yapılı ve yaklaşık benim yaşlarında bir çocuk yanıma oturmuştu. Anlamaz gözlerim ile ona bakarken elindeki poşetten bir sigara çıkarıp birini kendi ağzına koyup birini de bana uzatmıştı.
Olumsuz anlamda kafamı sallayıp teklifini reddettim. O da bir şey demeyip sigarayi geri pakete koydu. "Kimsiniz?" dedim artık bunu sorma gereği hissederek. "Herhangi biri."
Bu cevabı beklemiyordum şahsen. "O anlamda sormamıştım." dedim ve ekledim. "İsminiz, neden yanıma geldiğiniz falan..." derken sözümü kesmişti. "Ne önemi var bunların? Bir kaç dakika sonra ikimizde birbirimizi bir daha görmeyeceğiz zaten."
"Ama..." dedim ve biraz duraksadıktan sonra tekrar ekledim. "Of her neyse boşver, dediğin gibi bir kaç dakika sonra birbimizi bir daha görmeyeceğiz zaten." Kafamı tekrar dizlerime koydum. Kendimi kötü hissediyordum. Minho'yu bir anda öyle bırakmak hiç hoşuma gitmemişti açıkçası. Ama o aynısını bana yapsa ne kadar üzülürdü orası tartışılır.
"Kim üzdü seni böyle?" diye sordu herhangi biri. Kafamı tekrar kaldırıp ona baktım. "Birisi." dedim bende onun gibi yaparak. Dediğime güldü ve konusmaya başladı. "O birisi seni fazla üzmüş görünüyor."
Kafamı olumlu anlamda salladım sadece. "Anlat hadi, merak etttim seni bu kadar üzenin ne olduğunu." dedi koluma kolu ile vurarak. Hiç tereddüt etmeden derin bir nefes alıp olanları anlatmaya başladım.
O ise bir yandan beni dinliyor bir yandan da sigarasını içiyordu. Bir iki dakika sonra anlatmayı bitirmiş ve "Öyle yani ya." diye de ekleyip sustum.
Şahsen bir yorum bekliyordum ama hiçbir şey dememişti. Bende daha fazla beklemeyip önüme geri döndüm. "4 yılda az değilmiş oğlum. Ne yaptın sen öyle?" dedi dakikalar sonra.
"En azından bir kere bile söylemeyi deneseydin." dedi. "Denemedim mi sanıyorsun? Hatta bir sürü kere denedim ama olmadı işte." dedim bende hemen çıkışarak. "Belki de yanlış kişi ile uğraşıyorsun."
"Nasıl yani?" dediğini anlamamış bir şekilde sormuştum. "Yani diyorum ki asıl aşık olman gereken kişi o değilde ya başka biri ise ve belki de bu kişi çok yakınında ki biri ise." dedi. Haklı olabilir miydi? Sonuçta 4 yıldır Minho ile uğraşıyordum ama sonu her zaman kötü oluyordu.
Bir süre bir şey demeden sadece bu dediklerini düşündüm. Ben böyle iken o elindeki sigarayı yere attı ve ayağa kalkıp üzerine bastı. "Bu dediklerimi düşünmeye devam et. Umarım yardımcı olabilmişimdir." dedi ve biraz duraksadıktan sonra ekledi. "Bu arada ismim Changbin."
"Jisung." dedim bende. Hafifçe gülümsedi ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Bir yandan Changbin'in gidişine bakıyor bir yandan da dediklerini düşünmeye devam ediyordum.
Asıl aşık olman gereken kişi o değilde ya başka biri ise ve belki de bu kişi çok yakınında ki biridir.
Yakınımda ki biri? Kim olabilir ki? Of kimi kandırıyorum ki? 4 yıldır Minho'dan hoşlanıyorum ve bunu nasıl bir anda bırakabilirim ki? Kaç senedir böyleyim sonuçta.
Ben böyle düşüncelere dalmış iken telefonumdan bildirim gelmesi ile her şeyi bir kenera bırakıp telefonumun ekranını açtım.
"seung" kişininden beş
yeni mesajseung:
Hiç hal hatır sormuyorsun
Kırıldım açıkçası
Her neyse
Nerdesin?
Evde misin?han:
Hayır evde değilim de
Ne oldu?
Neden sordun?seung:
Oha anında cevap verdin lan
Çok iyihan:
Heseung:
Evde değilsen nerdesin sen Jisung?han:
Uf ne soruyorsun şunu Seungmin
Sanki yanıma geleceksinseung:
Hayırdır oğlum
Ne atarlanıyorsun bana
Hem belki geleceğim
Ne biliyorsun?han:
Farklı şehirlerde yaşıyoruz biz Seungseung:
Olabilir ama bu gelemeyeceğim anlamına gelmezhan:
DUR
BİR DAKİKA
BURAYA GERİ Mİ GELDİN???seung:
EVET
Geri geldim bebeğim😘han:
Ne zaman geldin?
Ve bunu neden bana önceden haber vermiyorsun?seung:
İki gün falan olduhan:
İki gün önce geldin ve bana yeni haber veriyorsun???
Olmadı böyle Seungmin
Geri git
İstemiyorum seniseung:
Şuan trip atması gerek benim amk
Sana noluyor?han:
Sen niye atıyormuşsun?seung:
Kaç aydır yazmıyorsun
Unuttun sandım benihan:
Unutma ihtimalim var mı sence Seungmin?seung:
Belli olmaz
Ya neyse
Nerdesin?
Konum at
Geleyimhan:
*konum*seung:
Burası neresi oğlum?
Napıyorsun sen burada?han:
Bende bilmiyorum
Geldim bir şekilseung:
He neyse tamam
Geliyorum
(görüldü)***
Bu bölüm biraz geçiş bölümü gibi oldu ama hafta sonu bir bölüm daha atmayı düşünüyorum ve bölümlerin geç gelme sebebi ise zaman bulup yazamamdan kaynaklanıyor o yüzden kusura bakmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I don't wanna be your friend {Minsung}
Fanfiction"Arkadaşız sadece Jisung. Bu hareketler ne böyle?" "Arkadaşın olmak istemiyorum Lee Minho. Aşığım sana. Anla bunu artık." Angst.