5.Bölüm

3 0 0
                                    

5. Bölüm: Günümüz

V yaka tişörtümün üzerine ceketimi giyerken, göğsümdeki yara izinin ucu gözüme ilişti. Eşya dolabıma takı kutumu geri koydum ve askıdan ince bir ceket aldım. Siyah ceketimi üzerime geçirip yakasını düzeltirken dolabımdaki aynadan kendimi gördüm ve nefesim kesildi, elimle yoklayarak düşmemek için arkamdaki çalışma masasına yaslandım.

...

Kocakum koyunun kumsalının ucundaki kayalıklardayım. Üç adım sonra kendimi boşluğa itiyorum. Aşağıdaki deniz ve üzerimdeki gökyüzü, ben taklalar atarak düşerken birbiri ardına dönüyor, içimde adrenalinle göğsümden kahkaha yükselirken suya çarpıyorum. Denize daldığımda suyun altındaki güneş ışığı kümelerince berraklaşan denizin içinde uçuyor gibiyim ve mavi yeşil sonsuz düzlükteyim sanki. Dalış yapmayı seviyorum.

Nefesim biterken mecburen yüzeye çıkmak için kulaç atıyorum, aynı anda fark ediyorum bir güç beni aşağı itiyor, ilerleyemiyorum. Denedikçe batıyorum, panikle çırpınırken, nefesim içimde patlıyor. Yüzümü saran hava kabarcıkları arasından kayalıkların yüzeye yakın kısmında, yeşil ışıklar saçan, yeşil taş kümesini görüyorum.

Prens'in elindeki yeşil taşın daha büyük versiyonu bunlar. Denizin dibine kadar batıyorum ve kum yere sırtım çarparken, ciğerlerim hava için dua eder gibi kasılıyor. Etrafımdaki su göğsüme doluyor, öksürüp nefes almaya çalıştıkça su yutuyorum.

Boğulma hali uzun bir süre devam ediyor, takatim kalmadığını anlarken alevler belirip, su içinde kayboluyor. Ateş ve su birbirleri ile dövüşür gibi mücadele ederken etrafımdaki tuzlu su, kaynar gibi fokurdamaya başlıyor. Yukarı baktığımda su yüzeyini dans eden alevlerin sardığını görüyorum, alevlerin yakaladığı insanların çığlık atarak kaçmaya çalışını, etraftaki yunus balıklarının ölüm çığlıklarını, yosun, su altında ne varsa hepsinin yok oluşunu izliyorum.

...

Yere çöktüm ve kafamı dizlerime yaslayıp bir süre sakinleşmeye çalıştım. Bu yeni, lanet görü geldiğinden beri gündüzleri de halüsinasyon görmeye başladım. Gece görüleri uyanık olduğum zamanlarda da musallat olmaya başladı. Çalışma masasının kenarına tutunup ayağa kalktım. Gündüz görülerinin iyi yanı, bittiğinde etrafın güneş ışığı ile aydınlık oluşu ve sevdiklerimin varlığı. Böylece panik atakların etkisinden daha kolay çıkabiliyorum.

Görüler halâ gerçeklermiş gibi acı veriyorlar ve irademi kırıyorlar ama ben de gün geçtikçe daha iyi dayanabiliyorum, hiç yoktan yeğdir. Yüzüklerimi takıp saçımı hızlıca taradıktan sonra aşağı indim.

Annem mutfakta yumurtalı ekmek yaparken, buzdolabından reçel, peynir, zeytin ve salça çıkardım. Babam kahvaltı yapmadan evden çıkar, saat 10.00'a doğru tekrar eve gelir ve kahvaltı eder. Ben de 08.00 gibi okula gitmeden önce kahvaltı yapıyorum.

Ekmeğe salça sürerken muhabbet açıyormuş gibi masum, sıradan bir sesimle: "Anne, neden kuzen Derek'in hiç fotoğrafı yok. Albümlerimizde bulamadım." dedim. Neredeyse titrer haldeki korkusunu ve şaşkınlığını fark etmemiş gibi davranarak kahvaltı etmeyi sürdürdüm, çayımdan bir yudum alırken iyice gerildim, konuya bu kadar hızlı girmemem gerektiğini görebiliyorum. Hiçbir şeyden haberim yokmuş numarası yapmam mühimdi. Annem bozuntuya vermemeye çalışsa da basbayağı öfkelenmişti.

Onu bu derece etkileyen mevzuyu benden gizlemeleri de beni kızdırdı. Kafam içinde, karşılıklı öfke krizine girmiş medeni insanlar olduğumuzla dalga geçerken, merakım daha ağır bastı o yüzden sabredip saf rolümü sürdürdüm. Annem:

"Derek mi, o da nereden çıktı?" dediğinde sakinim. Bu konuşmaya uzun zamandır hazırlanıyordum o yüzden her türlü soruya yalancıktan cevabım hazırdı. Omuz silktim. "Okuldakiler, yabancı akraban var mı, diye sordular. Aklıma dayımlar ve Derek geldi ama..." deyip, duraksadım. Kaşlarımı kaldırdım, bu kadar iyi rol yapabiliyor olmamdan neredeyse utanacaktım. "Yakın akraba gibi değiller, konuşmuyoruz, görüşmüyoruz. Neden ki?" dedim. Annem sözümü kesti, şimdi de umursamaz görünmeye çalışan o idi. Yumurtalı ekmeklerden eline alınca tedirgin oldum, annemin safra kesesi ameliyatından sonra yumurta yememesi gerekiyordu. Aklı fena karışmış olmalı. Annem:

YEŞİLTAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin