6. bölüm

9.8K 457 41
                                    

Sabah yine Utku'dan gelen aramayla uyandım, artık daha dinç hissediyordum. Erken saatlerde kalkmak insana enerji veriyordu, tabi geç yatmadıysan.

Güzel bir kahvaltı yaptım ve çantamı hazırlayıp evden çıktım. Yine beni kapıda bekliyorlardı, sabahtan başlayan sıcak yüzünden şimdiden terlemiştim.

Umut yine bana hafifçe sarıldı, istemsizce sarılışına karşılık vermiştim. Beni şaşırtarak Utku da beni kendine çekti ve daha sıkı sarıldı. İçeri girerken yüzüm kıpkırmızıydı.

Üstümüzü giyinip ısınmalara başladık, bugün göğüs ve kol çalışacaktık. Umut bir anda benim koşu bandıma geçerek kulağıma sokuldu, bir yandan tempolu bir şekilde yürüyorduk.

"Baktın mı en sevdiğim kitaba?" Kafamı salladım sadece. "Beğendin mi peki?"

Kendimi biraz öne çektim, ellerini yandaki tutma yerlerine koyup daha da yaklaştı.

"Bence bir çoğu imkansız, sapkın birinin hayal ürünleri gibi duruyor." Kısık bir kahkaha attı ensemin üstünde.

"Emin ol hayal ürünü değiller, sana ilk elden söylüyorum." Yüzüm utançla daha çok kızardı.

"Çok fenasın." Kıkırdayıp kendi koşu bandına geçti, yalpalamamıştı bile.

"O daha beter emin ol." Diyerek ikizini gösterdi, inanmıyor gibi alayla baktım ona.

"İddiaya var mısın?" Merakla baktığımda güldü. "Bir gün boyunca her şeye evet demeye." Gözlerindeki parıltıdan korkmuştum.

"Bir saat." Dedim, gülüp kaşlarını kaldırdı.

"Üç saat en az." Tamam anlamında kafamı salladım.

"Utku çok hassas, tüm vücudu. Elini omzundan koluna doğru bile kaydırsan hemen kaldırır. Eğer kaldırırsa ben kazanırım, kaldırmazsa sen." Utanmıştım açık sözlülüğü yüzünden.

"Emin misin?" Kafasını sallayıp güldü, bende bize doğru gelen Utku'ya baktım inanmazca.

Terlerini silerek bize doğru geliyordu, parlayan boynuna bakıp yutkundum. Umut arkamda kıkırdıyordu, elini koluma atıp hafifçe sıktı.

Utku koşu bandımı durdurup beni arka taraftaki aletlere yönlendirirken kolundan süzülen terleri gördüm. Elimi uzattım çekinerek, parmağımla teri takip ettim.

Yutkunarak bana doğru döndü, gözleri elimi takip ediyordu. Bana bir süre öylece baktı.

"Çok terlemişsin, hasta olma." Dudaklarımı yaladığımda beni arkadaki analiz odasına itti hızla, neye uğradığımı şaşırmıştım.

"Hoşuna gitti mi?" Diyerek kendini bana dayadı, nefesim hızlandı. Kaldırmış olmaması için dua etsem bile benimkini dürten sertliğini hissedebiliyordum. Ellerini iki yanımda duvara dayadı, benim nefesimi soluyacak kadar yakındı dudaklarıma.

"Kasların mı, evet çok hoş." Bana öyle bir baktı ki, eğer gay olmasaydım bile kendimi sorgulardım.

"Dokunacak kadar çok beğenmene sevindim, bilirsin her şey karşılıklıdır."

Beklemediğim bir anda beni ters çevirdi ve kendini bana dayayarak tüm vücudumuzu birleştirdi. Kollarımı da sardığı için kurtulamıyordum, gerçi kurtulmak istediğimden de emin değildim.

"Utku, ne yapıyorsun?" Sorduğum soruyla hafifçe kendini bana sürttü.

"Sana dokunuyorum, tüm vücudumla hem de. Rahatsız mı hissediyorsun yoksa?" Kafamı hafifçe ona doğru çevirdim, yüzümün kızarıklığı belliydi.

"Sadece utanç verici." Sözlerimle çenesini omzuma dayayıp boynumu öptü.

"Utangaçlığını bile yiyesim geliyor." Beni bırakıp geri çekildi, odadan çıktığı gibi Umut girdi odaya. Kızaran suratıma bakarak sırıtıyordu, sanki utanmamdan zevk alıyordu.

"Seninle ilk göz göze geldiğimde tutuldum biliyor musun? Seni o kadar beğendim ki, haftada iki gün geldiğimiz salona her gün gelebilmek için izin aldık. Askeriyeden bu sebepten izin aldığımızı duyan olsa meslekten atılırız."

Utançla yanan yanaklarımı tutarak odanın kapısına yöneldim, kolumdaki eli yüzünden durmak zorunda kaldım.

"Bizi kabul et Paşam, biz, ikimiz de senin olalım. Üstümüzdeki etkin bariz belli, bizi kendi zevkin için kullan. Bizi öğrenmek için kullan, bırak sana zevki öğretelim." Yanan yüzümü ona çevirdiğimde oldukça ciddi olduğunu gördüm.

"Yarın görüşürüz, Umut." Koşar adımlarla soyunma odasına girdim ve hızla duşa attım kendimi.

"İkisini de mi kabul edeyim, nasıl olur böyle bir şey? Gerçi onlardan hoşlanmamak imkansız, hem çok ateşli hem de çok ilgililer. Ama nasıl olacak."

Sesli düşünmeme bir son verip kapıyı açtığımda ikisi de duştan yeni çıkmış bir halde kapımdaydı.

"Bize izin verirsen sana nasıl olacağını anlaman için yardım edebiliriz, kendini dar kalıplara sokmaya çalışmayı bırak. İnsanlar ne der diye de düşünme, hislerine güven sadece."

Kafamı salladım merakla, ben anlatmalarını beklerken ikisi de benim bulunduğum duşa girdi ve kapıyı kilitlediler.

iki artı bir Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin