27. bölüm

4.8K 314 19
                                    

Umut ve Utku ile birlikte karakola gittiğimizde onların içeri girmesini istemeyip tek başıma girdim. Bildiğim herşeyi anlattım tek tek, bana ne kadar inandıkları ise tam bir muammaydı..

Karakoldan çıkıp derin bir nefes aldım, morarmaya yüz tutmuş olan bileklerim dikkatimi çekti. Uzun kollu giymek mümkün olmadığı için, saat ve doğal taşlardan yapılmış bir bileklik takmıştım.

Evime yakın bir yerden geçen minibüs görüp hemen bindim ve yola çıktım. Son günlerde hayatımdan aksiyon eksik olmuyordu, kulaklığımı takıp eve yaklaşana kadar müzik dinlemek istedim.

Yanıma oturan genç kız sürekli bana bakıyordu, telefonuma ve yüzüme bakıp duruyordu. Sonunda rahatsızca kıza döndüm, dudaklarını ısırıp elime doğru telefonunu uzattığında hafif bir gülümsemeyle reddettim.

"Üzgünüm, sevgilim var." Yüzü biraz asılsa da tekrar elini uzattı.

"Arkadaş ta olabiliriz, ilerideki üniversiteyi kazandım ve burada kimseyi tanımıyorum." Aynı okulda olacaktık demek ki..

"O zaman beni insta'dan takip et, oradan yazarsın." Kullanıcı adımı yazıp istek yolladım, yüzünde yine o masum gülümseme oluşurken ineceğim yere gelmiştim bile.

"O halde iyi günler." Diyerek minibüsten inip mahalleye doğru yürümeye başladım.

"Paşaaaaa, nenen evdeyse bir arasın beni kuzum..." Makbule teyzeye el sallayıp eve girdim.

"Anneanne, Makbule teyzeyi arayacakmışsın. Az önce balkondan seslendi bana..." mutfaktan gelen sesine doğru yürüyüp kollarımı beline sardım.

"Elim bulaşıklı oğlum dur..." gülerek beni iten kadının elindeki tabakları ve bulaşık süngerini alıp onu lavabodan uzaklaştırdım.

"Hadi sen Makbuşu bekletme, aradı duymadın kesin. Merak ediyor sonra biliyorsun, şekeri yükseliyor sana bir şey olacak korkusuyla." Anneannem gülerek elini kuruladı ve telefonunu alıp kankasını aradı.

"Makbule'm, duymadım more... iyiyim tabi ki." Gerisi yarı Rumca olan konuşmalarla gülerek bulaşıkları yıkadım ve durulayıp güzelce dizdim bulaşıklığa.

........İKİZ ARTI BİR.......

Umut : Mis kokulu Paşa'm, canım sevgilim acaba diyorum bize kurabiye yapar mı?

Bizim eve gelip elleriyle sevgililerine yedirir mi?

Utku : En çok da Utku'sunu kokusuyla mest eder mi?

Yumuşacık yanaklarından öptürüp öptürüp delirtir mi?

Paşa : Kurabiyeyi yoğurmaya başlıyorum o zaman ben🍪🍪🍪

Mis kokuma gelirsek... duş almam gerekiyor, yani gelmem biraz uzun sürebilir.

Gelirsem de kalmak zorunda kalırım, kalırsam da istediğiniz kadar öpersiniz

Umut : Şuan o kadar mutluyum ki, ayrıca duş alma sevgilim

Seni ellerimizle yıkamak istiyoruz

Yemin ederim aşkından ağlamak istiyorum yaaa...

Utku : Cidden gözleri doldu 😂😂😂

Ağlama kardeşim, hepimiz aşığız tamam🤭🤭

Paşa : Cidden bir dakika zevzeklik yapmadan duramıyorsunuz

Duş almadan geliyorum

Beni yıkayın kölelerim diye bağıracağım evinize girdiğim gibi😂😂

Beğenmezsem tekrar tekrar keseletirim kendimi size😂😂

Umut : Kalktı🙈🙈🙈

Utku : Benimki de 🤭🤭🤭

Paşa : Ben size daha ne diyeyim ki...

Kurabiyeyi fazla fazla yapıyorum, buzluğa atarsınız

Canınız istediğinde mikrodalgada ısıtıp yersiniz

Nasıl da marifetli bir sevgiliyim görün

Ne kadar da sevgililerini düşünen bir mükemmelliğim

Ne kadar da özledim sizi☺️☺️

Evet onları daha sabah görmüştüm ama yine de özlemiştim, kokuları bile burnumda tütüyordu. Kurabiyelerle askeriyeye gitsem mi acaba diye düşünerek kalpli kalıbımı aldım.

Tüm kurabiyeleri kalp şeklinde yapıp tepsiye dizdim, tam beş tepsi kurabiye fırına girerken kendimi odama attım. Ufak çantama bir takım kıyafet ve deodorantımı atıp girişteki askılığa bıraktım.

Anneannem ve kardeşim salonda oturup çocuk filmi izliyorlardı. Onlara gideceğimi haber verip büyük bir saklama kabına pişen kurabiyeleri doldurdum. İki üç tane kese kağıdına da ikişer tane kurabiye koydum, belki etrafta asker görürsem verirdim.

Güzel bir alışveriş çantasına kurabiyeleri ve kese kağıtlarını koyup evden çıktım. Minibüse bindiğim gibi üstümdeki vanilya ve çikolata kokusunu fark ettim. Umarım insanlar rahatsız olmazdı.

Askeriyenin girişinde duran farklı bir askerdi ve beni içeriye alıp Umut'un yanına çıkartmadan önce ona kurabiye olan kese kağıdını vermiştim. Bu ufak hareketi yolda gördüğüm bir iki askerde de tekrarladığımda yüzlerinde oluşan gülümseme sevindiriciydi.

Ufacık bir kurabiyeyle mutlu olmuşlardı, sevgililerimin yanına vardığımda umarım benzer gülümsemeler görebilirdim.

iki artı bir Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin