GİRİŞ

18 4 16
                                    

İlk bölümden küçük bir sahnedir.

İyi okumalar!

Kaderin en beklenmedik anda hayatı alt üst etmek gibi bir eğilimi vardı.

Kendini bir anda savaş meydanının ortasında bulmuştu. O savaş meydanında büyük bir sessizlik vardı. Karanlıktı.

Motorunu evin bahçesine park ederek etrafı incelediğinde Aksel'in daha gelmediğini gördü. Motorundan inerek siyah kaskını çıkardı ve motorun arkasına koydu. Dağınık sarı saçları rüzgârda daha da dağılırken bahçenin içinde ilerlemeye başladı. İki siyah arabanın bahçeye girdiğini gördüğünde Aksel'in arabasına doğru ilerledi. Araba önünde durduğunda sabırla arabanın kapısını açıp dışarı çıkmasını bekledi. Sonunda Aksel arabadan inerek arabanın kapısını kapattı.

"Seni bu işe karıştırmak istemezdim ama senden başka arayacak hiç kimsem yok Atlas."

Atlas ensesinden tutarak onu kendine çekti ve ona sıkıca sarılarak, "Öyle değil geri zekalı. Beni arayacaksın tabi. Geldim işte. Sen benim kardeşimsin." dedi. "Her zaman."

Aksel kollarını ona sıkıca sararak gülümsedi. Sanki o an ikisi de küçük çocuktular ve birbirlerine sarılırlarken altı yaşlarına geri dönmüşlerdi.

Aksel geri çekilerek, "Sen de benim abimsin." dedi. "Her zaman."

O sırada yıllardır onlarla beraber çalışan Agah yanlarına geldi. Elindeki kar maskelerinden birini Atlas'a, diğerini de Aksel'e uzattı. Atlas ve Aksel kar maskelerini onun elinden aldıklarında kendi kar maskesini başına geçirdi. Ardından Aksel de kar maskesini başından geçirip pantolununa sıkıştırdığı silahı kontrol etti.

Atlas kar maskesini yere atarak, "Kar maskesi takmam." dedi.

Aksel ona aldırmadan, "Agah ve ben kapıdan gireceğiz." dedi. "Sen duvardan kızın odasına tırmanacaksın. Senden başka kimse duvara tırmanamaz."

Atlas kaşlarını hafifçe çatarak, "Aynen amına koyayım." dedi. "Bu gece piç oğlu piç bir serseri olarak ben ekstim. Ben de geldim, şimdi tam olduk."

Onların yanından geçerek motorunun üzerindeki kaskı aldı ve başına geçirdi. Ardından yavaş adımlarla evin duvarına yöneldi. Camların kenarına tutunarak yukarı tırmanmaya başladı. Hiç zorlanmadan yukarı tırmandığında biraz uğraşsa da camı açtı. Camdan odaya atladığı sırada odanın kapısı açıldı. Selin içeri girdi ve göz göze geldiler.

Atlas ona yaklaştı ve bağırmaması için eliyle ağzını kapatarak, "Sakin ol." dedi.

Selin kollarından kurtulmaya çalışarak dirseğini sertçe onun karnına geçirdi. Kolları gevşediğinde ondan hızla uzaklaştı ve bacağını kaldırıp karnına tekme attı. Atlas dengesini kaybedip yere düştü ama ayak bileğini tutarak Selin'i de kendisiyle beraber yere düşürdü. Birden üzerine çıkarak tekrar tekme atamaması için bacaklarının üzerine ağırlığını verdi.

Yine de Selin onun yüzüne kafa attı ve hızla üzerine çıktı. Kolunu boynuna bastırarak hamle yapmasını engelledi ve başındaki siyah kaskı yavaşça çıkarıp yere attı. Alnına dökülen sarı saçlarını ve mavi gözlerini gördüğünde afalladı.

Yüzüne yumruk atmak için elini kaldırarak, "Sen kimsin?" diye sordu.

Atlas bileğini yakalayarak onu sertçe üzerinden attı ve birden yere yatırdı. Ardından diğer bileğini de kavrayıp ellerini başının üzerine sabitledi.

"Atlas Tekin'im ben."

Selin bileklerini kelepçe gibi kavrayan ellerinden kurtulmaya çalıştı ama Atlas o kadar güçlüydü ki hiçbir işe yaramadı. Savaşmanın bir işe yaramayacağını anlayıp mücadeleyi bıraktı ve gözlerinin içine baktı. O kadar derinlere baktı ki Atlas duraksadı. Selin bakışlarının o derinlikleri parçaladığını hissetti.

FISILTI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin