Havalimanından daha yeni gelmiştim, sabahtan beri bu şehrin her yerini gezip, tüm yorgunluğu üzerime almıştım. Bavullarımı babamın şirketine yerleştirmiştim. Şimdiyse saat akşam yediye varmış, telefona uzanıp erkek kardeşimi aradım.
...
Hyunjinden.
yaşadığımız ateşli günün ardından her yerim ağrıyordu, başım çatlıyordu. etraf pis kokuyordu.
birden telefon çaldı, önce biraz afalladım öylece telefona bakındım. Arayan kişi kayıtlı değildi, aldım elime telefonu gözlerimi kısarak numaranın kime ait olduğunu çıkarmaya çalıştım.
telefon susmayınca açtım telefonu. tüm gücümle Alo?, diyip derin nefes verdim.
"SABAHTANDIR SENİ ARIYORUM JİNNİE?! NEDEN AÇMIYORSUN Bİ KAÇ YIL ORTAMDA OLMAYINCA UNUTULDUK Dİ Mİ?!!"
bir o yana bir bu yana sallanıp, oflayıp puflayarak cevap verdim, Kimsin sen?, dedim sessizce.
"NE??"
"Ne ne?"
"JİNNİE RENO BEN!!"
"Ha, ..."
duraksadım, başıma dokunup gözlerimi yumdum. Hatırlamaya çalıştım. Biraz uğraş sonucu hatırlayınca gözlerimi kocaman açtım, şaşırmıştım.
"Abla?"
"Yok Jinnie, senin ablan yok. İntihar edeceğim, gebereceğim, atacağım kendimi şirketin sonunu katından!"
"Tamam be! Ne acındırdın kendini, hatırladık işte!"
"timam, öyle olsun."
"..."
"Jinnie?"
"Hm?"
"Şirkette değilsin, evinde de değilsin."
"Hm?"
"Nerdesin?"
"Ben mi?"
"... Yok."
Etrafa bakındım, aklım başıma gelmişti.
Felixin evindeydim, bunu ablama demeli miydim?
Desem Felixle ilişkimin olduğunu düşünebilir, hatta eve gelir. İşte eve gelmemesi lazım.
Arkadaşım desem daha doğru olacak.
"Arkadaşımdayım."
"NİYE GEÇ CEVAP VERİYOSUN, İNANMIYOOOMMM!!!"
"Abla, arkadaşımdayım."
"Hımmmmm, yakında şirkete gel, özledim seni köpek YAAA!!!"
"Tamam tamam."
"KAYDET NUMARAMI ÖPTÜM SENİ BOLCA MUAHH"
Telefonu kapatıp, numarayı Ablam diye kaydettim.
Yatakta sürünerek ilerleyip nefesimi Minhonun yüzüne verdim. Koluna dokunup çekiştirdim.
"Kalkkk, Kalk ablam çağırıyor beni."
Mızmızlanma sesleri arasında gözlerini kırpıştıran ve kim olduğumu anlamaya çalışan bir ifadeyle bakındı suratıma, gülümsedim ve yanağına ufak öpücük kondurdum.
"Minho, Jisung da merak etmiştir, hadii."
"Immm, ne diyosun?"
"Çıkalım diyorum, hadi giyin."
"Yongbok?"
Uyuyan Felixe bakındım, süzdüm iyice. Mışıl mışıl uyuyordu, yanakları tam ısırmalık gözüküyordu. Derin bir of çekip Minhoya döndüm.
