~|Katliam|~

26 1 0
                                    

(Puppet)
Golden beni kutumun yanına kadar getirmişti. Beni her zaman düşünüyordu. Çok nazik biriydi. Ama... neden böyle davranıyordu acaba? Neden bana arkasını döndü? Ben bir şey mi yaptım? Ama sonra o elimi tuttu... Elime baktım. Hayır bu olamazdı! Çok saçma! Biz daha çocuğuz... yani, artık değiliz ama... her neyse iyice saçmaladım. Aptal düşünceleri bırakıp uyumam gerek.

《▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎<•♡•>▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎》

O sırada çocuklar dışarı çıkmanın bir yolunu arıyordu. Hepsi çok korkmuştu. Susie ve Jeremy oturmuş ağlıyorlardı. Gabrial onları sakinleştirmeye çalışıyordu. Cassidy ve Fritz çaresizce kapıyı yumrukluyordu. Birden kapı gıcırtıyla açıldı. Çocuklar geri çekilip bir araya toplandılar. Sarı Tavşan neşeli bir şekilde içeri zıpladı. Elinde koca bir bıçak, yüzünde ise korkunç bir gülümseme vardı. Donuk gözlerle çocuklara baktı ve yavaşça onlara yaklaştı.

Bir... Acı bir çığlık sesi odada yankılandı. Susie'ydi.

İki... Ağlama sesi yarıda kesildi. Jeremy...

Üç... Kandan oluşan birikinti zemini ıslattı. Gabrial...

Dört... Bütün mücadele boşunaydı. Fritz'in bedeni duvara dayalı bir şekilde yatıyordu.

Beş... Cassidy gözlerini açtı ve muhtemelen göreceği son şeyin gözlerinin içine baktı. Yaratık onu boğazından tutup havaya kaldırdı.
William: Evet. Son sözlerini alalım...

Göz yaşları yanağından süzülen Cassidy güçlükle cevap verdi.
Cassidy: Senin için geri döneceğim. Her gece seni rüyalarında avlayacağım. Peşini asla bırakmayacağım Afton...

Cümlenin sonunu zar zor getirebildi. William bıçağı geri çekti ve çocuğu yere bıraktı. Bir süre nefes alış verişini izledi, ta ki nefes almayana kadar...

••---☆☆☆---••

William gizli ofisine gidip tavşan kostümünü çıkardı. "Muhtemelen bir temizliğe ihtiyacımız var. Her ikimizin de." Dedi kostümün boş gözlerine bakarak. Eski güvenlik üniformasını çıkarıp temiz bir gömlek ve ütülü bir pantolon giydi. Ceketini de alıp dışarı çıktı. Artık gerçekten bir patron gibi görünüyordu. Ana salona geçince oradaki kargaşayı gördü. Henry yine gelmediği için tüm işler ona kalıyordu. Derin bir nefes alıp suratına bir gülümseme yerleştirdi.

William: Evet bayanlar, bir sorun varsa ben yardımcı olayım.
Dedi göz yaşları içerisinde güvenliğe derdini anlatmaya çalışan kadına.
Kadın: Bayım lütfen, oğlum Fritz'i hiçbir yerde bulamıyorum. Normalde başını sürekli belaya sokar ama bu sefer farklı! Daha önce hiç bu kadar uzun süre kaybolmamıştı. Lütfen oğlumu bulun!

William: Öncelikle sakin olun. Çocuklarınız kaybolmadı, büyük ihtimalle bir yerlerde oyuna dalmışlardır. Şimdi lütfen eğlenmenize bakın. Yakında ortaya çıkarlar.

Yan taraftan ağlamaktan gözleri şişmiş bir kadın söze girdi;
2. Kadın: Ne demek sadece oyun oynuyorlar! Benim kızım çok disiplinlidir, gözümün önünden ayrılmaz sizi temin ederim! Bana bakın bayım eğer kızım Cassidy'yi bulmazsanız sizi davalık ederim ona göre!
W

illiam: Belki de öyle yapmalısın!
William sinirle sesini yükseltti. Karısının yokluğunda öfke problemleri başlamıştı. Daha fazla psikolojik tedaviyi ve ilaçlarını almayı da reddediyordu. Oradaki kadınların ağzı açık kaldı. Kendilerini birden güvenliğin eşliği ile dışarıda buldular. Kapanış saati geldiği için diğer aileler de birer birer gitmişti. Güvenlik görevlileri William'ın yanına gelip bir sorun olup olmadığını sordular. William soğuk bir şekilde onları tersledi ve evlerine gitmelerini söyledi. Geceyi pizzacıda geçireceğini de ekledi. Beş kişi denileni yapıp erkenden evlerine döndüler. Kalan iki çalışan William'a arkadaşça yaklaşıp neler olduğunu sordular. Normal zamanda olsa samimi bir diyalog kurabilirdi. Ama bu akşam yaşadıkları stresini arttırmıştı. Onlara da gitmelerini söyledi. Genç olan erkek, elini omzuna attığı sırada William onu sert bir şekilde ittirdi. "Git başımdan!" diye bağırdı. Sinirden gözleri parlıyor, hızlı hızlı nefes alıyordu. Orada daha fazla kalmamaları gerektiğini anlayan çalışanlar, hızlı adımlarla kapıya yöneldi. William arkalarından gidip kapıyı kilitledi. Ve koşar adım deponun yolunu tuttu. Koridordaki tek ses William'ın ritmik bir şekilde ilerleyen adım sesiydi. İçerideki soğuk hava içini ürpertiyordu. Planının zor kısmını tamamlayan William, artık daha zor kısma gelmişti. Bütün gece çalışması gerekse de bunu yapmaktan başka çaresi yoktu. Bir gece uykusuzluk sonucu istediği güce sonsuza kadar sahip olacaktı. Tam ana salona doğru ilerlerken gözüne kırmızı şeritli beyaz dev bir hediye kutusu takıldı. Sanki birden kapağı açılmıştı ya da ona öyle gelmişti. Her neyse... iç çekip yoluna devam etti, görevine odaklanması gerekiyordu.

Puppet son anda kutusuna girmişti. Şok içinde, eliyle ağzını sımsıkı kapamış, nefes nefese kalmıştı. Kendisini öldüren adamla aynı binada kapana kısılmıştı. Adeta vahşi bir hayvandan saklanan yavru ceylan gibiydi. Nefesini toparlaması biraz zaman aldı.
"Sakin ol Puppet! Beni nasıl olsa artık öldüremez. Bu bedende bana zarar vermesi mümkün değil. Hem... ben artık ondan daha güçlüyüm. O bir insan ve ben bir robotum. Bu benim maça 1-0 önde başlamam olur!" Dedikten sonra çok yavaş bir şekilde kutusundan çıktı. Sırtını duvara vererek ilerlemeye başladı. Koridorun başına gelince kafasını uzatıp bir göz attı. Adam bir odaya girmişti, ardından kapıyı aralık bırakarak işine koyuldu. Puppet, adamın hangi odaya girfiğini görmek için biraz ilerledi. Kapıda yazan yazıyı görünce şok oldu; Depo... Bu Golden Freddy'nin kaldığı odaydı. Ya ona zarar verirse diye düşündü. Sabırsız bir şekilde kapıya doğru ilerledi. Tam içeri bakacakken adam ayağa kalkıp arkasını döndü. Puppet'ın eli ayağına dolaşmıştı, kaçmak için bir yer aradı. Hızlıca mutfağa girdi. Ve kapıyı kapattı. Adamın ayak seslerini dinlerken nefesini tuttu. Etraf tekrar sessizleşince iç çekti. Arkasını döndüğünde yerde yatan Golden Freddy'yi gördü. Nefesi kesildi ve hemen başucuna gitti. Kafasını alıp kucağına yatırdı ve onu uyandırmaya çalıştı. Gözleri dolmuştu.
Puppet:Golden... lütfen uyan!..

(Golden Freddy)
Yavaşça gözlerimi açtım. Hemen önümde ağlayan Puppet'ı gördüm. Bana neler olduğunu hatırlamaya çalıştım. Başım hala ağrıyordu. Sonunda hatırladım. Puppet'ı kutusuna bıraktıktan sonra depoya döndüm. Fakat kapı kilitliydi. Nasıl olur..? Başım dönmeye başladı. Hemen arkamdaki mutfağa girdim. Tezgaha yaslandığımda birkaç bardak ve bir bıçak yere düştü. Bıçak hemen elimin yanına düştü. Yere oturdum. Neden birden bire böyle hissettiğimi anlamıyordum. İçimde sanki kötü bir şeyler olacakmış gibi bir his vardı. Başımı eğdim. Düşünmeyi bırakıp biraz uyumam gerek. Yan tarafa uzandım ve uykuya daldım. Evet başıma gelen buydu. Önümde ağlayan Puppet'a yumuşak gözlerle baktım. Elimi uzatıp gözyaşlarını sildim ve yanağını okşadım.
Golden:Ben iyiyim, endişelenme...
Puppet:Neler oldu? Anlat.
Yerimden doğruldum ve Puppet'ın karşısında oturdum. Hatırladığım kadarıyla olayları anlattım. Artık daha iyi hissediyordum. En azından başım ağrımıyordu.
Golden:Peki bu saatte sen burada ne arıyorsun?
Golden'ın bu dediğiyle Puppet'ın kanı dondu. Korkudan yine titremeye başladı.
Puppet:O burada...
Golden:Kim burada?
Puppet:O... beni öldüren kişi... o burada...

<~~~Devam edecek~~~>

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 11, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Puppet'ın Hikayesi (Golden Freddy x Puppet)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin