(Bu hikâye tamamen hayal ürünüdür ve gerçek tarihle hiçbir alakası yoktur.)
O feci saldırının sabahı saat 6'da Alparslan ve birlikleri harekete geçti.
Alparslan tek tek obalara gitti.
Her yer yıkık ve cesedlerle dolu. Askerler tüm cesedleri alıp gömmeye götürüyordu.
Alparslan'ın gözü yerdeki bir nişanenin dikkatini çekti. Bu nişane Diyojen'in Valisinin nişanesiydi. Alparslan anlar anlamaz birliklerini topladı ve Kuvel kalesinin yakınlarındaki ordugâhları bastı. Bu sadece bir gözdağıydı. Diyojen haberi Alparslan'ın yanındaki casuslardan alır almaz hızlıca birlikleriyle harekete geçti.Alparslan 2. Kuvel Ordugâhının önüne geldi ama kuleler boştu kapıyı açıp içeri girdiler ama içeridede kimse yoktu. Birden arkadan kapı üzerlerine kapandı. Alparslan kapının ardına bakarken Diyojen geldi. Alparslan "Seni alçak namert!" dedi kapıya vurarak. Diyojen "Sultan Alparslan. Gün gelir devran dönermiş. Benimle oyun oynayamazsın. Unutma ki akıl güçten üstündür." dedi sinsi bir gülüşle. Sultan Alparslan "Siz anca namert gibi arkadan saldırmayı bilirsiniz." dedi. Diyojen "Biliyor musun o adamın adı neydi? Eee... Heh Artuk... Artuk onu öldürmeden önce o da bunu demişti ve hâlâ kurtulma ümidi vardı. Çok yazık ama davamız uğruna onu da öldürdük. Şimdi ise sen, hedeflerim önündeki en büyük engel sensin."
dedi. Alparslan "Cümleniz gelin ben olmasamda Türk'ün gazabı durmayacak, durduramayacaksınız. Lakin senin ölümün benim elimden olacak beni şuncacık bir ordugâhda tutamazsın General." dedi Alparslan kendinden emince. Sonrasında Diyojen elini havaya kaldırarak okçulara ateş emri verdi. Sultan Alparslan "Yatın!" diye bağırdı ve askerler kalkanları çıkarıp çömeldiler. Alparslan ve birlikleri feci bir ok yağmuruna tutuluyordu. Çoğu asker kalkanın ardından vurulup ölüyordu. Bir süre daha ok yağmuru devam etti ve birden Diyojenin adamları oklanmaya başladı. Oklar durunca savaş başladı. Ağaçların arasından çıkan Alparslanı kurtaran abisi Yakuti Bey idi. Alparslan şaşırdı. Generalin adamlarının çoğu ölünce geri çekildi ve kalesine döndü. Yakuti Bey'in adamları kalenin kapısını açıp Sultanı çıkarttı. "Var olasın Yakuti Bey." dedi Alparslan. Yakuti bey ise "Devletimizin başı Sultanımızın her daim yanındayız" diye selamlayarak karşılık verdi.
KUVEL KALESİ...Diyojen eksik birlikle kaleye dönmüştü. "Bu Bey bozuntusuda nerden çıktı! Tam Sultanı öldürecektik." dedi sinirle. Yanındaki Yardımcısı ise "Yakuti Bey efendim. Sultan Alparslanın ağabeyi." dedi. "Demek sultanın abisi o zaman sultana bir acı daha yaşatalım ve İsfahanı alalım." dedi kötü gülüşle. "Çabuk gidin Yakuti Beyin geçeceği yollara tuzak kurun onu öldürücez." dedi yardımcısına.
Sultan saraya dönmüştü, Yakuti Bey ise Obasına yaralı askerlerini götürürken yolda birden adamları oklandı. Yakuti bey ve 5 askeri kalmıştı. Haçlı birlikleri etraflarını çevrelemişti artık. Ve birden Diyojen geldi. "Yakuti Bey Sultanın abisi. Şeref duydum." dedi. Yakuti ise "Seni namert kafir arkadan pusu atmak he!" dedi diyojene sinirle. "Seni öldüreceğim Yakuti ve senin ölümün bana Isfahanı kazandıracak." dedi ve askerlerini yolladı Yakuti'nin yanındaki adamları öldürdüler. Yakutiyi ise bacaklarını kılıçla yaralayıp diz çöktürdüler Diyojenin önünde. Diyojen iki kılıç alıp Yakutinin göğsüne sapladı.
İSFAHAN...
Bir asker aceleyle gelip Sultana haberi verdi "Sultanım... Yakuti Bey, pusu sonucu şehit edilmiş." Sultan birden yerinden fırlayıp "Ağabey... Diyojen seni doğduğuna bin pişman edecem kaleni başına yıkacam!" dedi öfkeyle.
Ertesi gün Yakuti Beyi defnettiler. Ve sultan "Gayrı Kuveli kuşatacaz ordu hazırlansın Hace." dedi Haceye.
Kuvel Kalesinde bir asker gelip "Efendim Kanlı Bernard geldi ." dedi Diyojen irkilerek gelsin dedi . Bernard içeri girdi "Vay Vay Diyojen kuzenim." dedi Diyojende "Niye geldin Bernard sana verdiğim topraklar yetmedi mi" dedi Bernard da "Kuzenime yardıma geldim kötü mü? Bu ara Selçukluyla aran kötüymüş bir yardım elim uzansin dedim." dedi. "Uzatma niye geldin" dedi Diyojen. "Uzun lafın kısası İmparator senin hareketlerinden memnun değilmiş beni buraya tayin etti tahtı almaya geldim. Ama taht senin olsun bana tek bişey vermeni istiyorum hatta buna karşılık sana Isfahani dahi alırım." dedi sinsice Bernard. Diyojen merakla "Neymiş bu istediğin". Bernard kendinden emince "Kardeşin. Kardeşin Maria ile evlenicem." dedi . Diyojen birden sinirle "Sen kim oluyorsun vericem kardeşimi!" dedi. Bernard "O zaman tahtı elinden alırım elimde İmparator mühürlü yazıt var." "İyi düşün Diyojen" dedi. "Tamam ama İsfahanı alıcam dedin alabilirsen kardeşimle evlenmene izin veririm." dedi Diyojen sonra Bernard Diyojenin arkasındaki 3 adamı öldürdü. Diyojen birden çıkıştı "Niye yaptın bunu!". "Kanlı Bernard girdiği yere kan bulaştırmadan durmaz." dedi gülerek ve gitti.
İSFAHAN...
"Sultanım gayrı sefer hazırlıklarımız tamamdır; ordu sizi bekler." dedi Hace ve Kuvel kuşatıldı. Sultan Alparslan ordunun başında bekler iken Kuvelin önündeki savunma hattını gördü. "Aşılması zor bir savunma hattı çok birlik kaybederiz sonrasında kaleyi alamayız." dedi. Sultana destek veren ve en yakın Beylerinden olan Sencer Bey "Sultanım bu savunma hattında çok birlik kaybederiz ben derim ki adamlarımla içeri girip içerde karışıklık çıkaralım. Bu sayede savunma hattı parçalansın." Dedi. Sultan onayladı. Sencer ve adamları Kuvele girme yolu ararken bir grup haçlının gizli geçitten çıktığını gördü onları öldürdüler "Tam da tahmin ettiğimiz gibi biz burda savunmayı geçmeye çalışırken onlar çıkıp İsfahana gideceklerdi. Gayrı gidelim Kuvelin içine." dedi ve gizli geçitten geçtiler.
"Tüm askerler geçti mi geçitten" dedi askerine Bernard. "Evet efendim bizi bekliyorlar." sonra onlarda geçitten geçtiler.
Sencer ve adamları geçitten geçip kuvele girdiler. İçerisi sessiz sakindi. Sencerin adamı "Allah Allah tüm birlikler savunmaya gidince kuvelin içinde adam kalmamış herhalde." dedi. Bir anda çatılarda üstü kapalı okçular çıktı Sencer "Tuzak!" diye bağırdı ama alpleri vurulmuştu Sencer ve 5 adamı kaldı onlarda içeri doğru kaçtılar.Bernard geçitten çıktı ve "Sencer yemi yutup öbür geçitten girdi şimdi ise ölüm tuzaklarımız onu bekliyor. Şimdi biz İsfahana gidip sarayı basıcaz." dedi ve birlikleriyle gitti.
Sencer ve adamları saklandı "Hadi haçlı kıyafetleri giyip çıkacaz burdan tez sultana haber edip İsfana gitmemiz gerek Bernard orayı almadan." ve kıyafetleri giydiler. Sonra tüm kalede haber yayıldı "Sencer ve adamları ortada gözükmüyor haçlı kıyafetleriyle saklanıyorlar bütün askerler teftiş edilecek! Çabuk!". Sencer "İç kargaşa çıkardık şimdi tez burdan çıkmamız gerek. Güney kapısından gidecez hayde." dedi ve kapıyo doğru gittiler kapıya yaklaşırken üstü kapalı at arabaları kapının önüne geldi. Sencer yukarıdaki alevli oku tutan askeri gördü ve "Neft bunlar tuzak kaçın!!" ve bom! Neftler patladı Sencer ve adamları bir yere sıçradı hepsi yerde yatıyordu. Patlamanın sesini duyan Sultan endişeyle "Sencer..." dedi.
Kanlı Bernard birlikleriyle Isfahanın önüne gelmişti. Kapidan içeriye kilik değiştirip girdi. Selçuklu veziri gelen Selçuklu askerlerine bakıp "Kim yolladi bu kadar askeri" dedi. Askerler birden açıldı ortadan biri geldi kapşonunu açtı. Vezir "Bernard!" dedi. Sonra savaş başladı Bernard veziri göğsünden kılıçla yaraladi ve vezir düştü sonrasında kapıyı açtılar ve bütün haçlı askerleri içeri girdi. Bernard "Kimi görürseniz öldürün yayılın İsfahana. Biz saraya gidecez saray düşerse İsfahanda düşer." saraya gittiler. Sarayın kapısında görevli askerleri öldürüp içeri girdiler ve yavaş yavaş içerideki askerleri öldürüyorlardı. Bernard taht kapısı önüne geldi önünde Sultan Alparslanın hatunu Seferiye hatun ve bir kaç asker duruyordu. Seferiye "Sana bırakmayacam sarayı kafir haydi yiğitler!" dedi ve saldırdılar ama sayıca az olduklarından öldürdüler Seferiye hatun kaldı Bernard onun karnından kılıcı saplayıp arkasından çıkardı ve Seferiye yere düştü. Bernard "Selçuklunun kalbi Saray düştü artık İsfahan bizimdir."
9. Bölüm sonu...
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Oylamayı unutmayın 🔴
İnstagram @suikast1079official"Eğer ne istediğini bilmezsen, bir bakarsın bir sürü şeyin olmuş."
-Chuck Palahniuk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suikast: 1079
Historical Fiction1079'da Selçuklu'da Sultan Melikşah'a yapılan Suikast aynı zamanda taht savaşlarını anlatan bir kurgu olay, hikaye.