Uyandığımda bir hastane odasındaydım. Odada Bilge ve Yaman vardı bir de bir kaç polis memuru.
" Uyandı." dedi polislerden biri. Takım elbiseli bir adam bana yaklaşıp yatağın kenarına oturdu.
" Deniz Hanım, geçmiş olsun. Ben İstanbul Emniyeti Cinayet Büro başkomiseri Burak Aktaş. "
Güçlükle yutkundum. " Beni az kalsın öldüreceklerdi." Elimi alnıma götürdüm.
" Tam alnıma dayadılar silahı." Bunları söyledikten sonra ağlamaya başladım. Bütün vücudum titriyordu.
" Geçti, korkmanıza gerek yok. Cinayeti işleyenler ve elebaşlarını yakaladık. "
" Bugün isimsiz bir ihbar aldık, ilk önce asılsız zannedip itibar etmedik ama ihbarı yapan kişi ısrarla adresi verip gitmemizi söyledi. Adrese vardığımızda şüpheli sizi vuracakken etkisiz hâle getirdik. Zaten hemen cinayeti işlediklerini ve elebaşlarını itiraf ettiler. Siz de olanların etkisiyle bayıldınız."
**
Hasan'ın katili bulunmuştu. Adamların aradığı parayı da Hasan'ın odasındaki döşemenin altında bulmuştum. Parayı götürüp polise teslim ettim. Bu para yüzünden Hasan ölmüştü beni de az kalsın öldüreceklerdi.
Tam her şey güzel gidiyor derken Rüzgar denen adam yine ortaya çıkmıştı. Sürekli evimin ve kafenin çevresinde dolaşıyordu.
" Bilge, ben biraz erken çıkıcam kendimi iyi hissetmiyorum. Eve gidip dinlenirim, kafeyi sen kapatır mısın? "
Bilge anlayışla kafa salladı. " Kolay şeyler yaşamadın Deniz'im. Hadi çık sen, belki uğrarım eve giderken."
Bilge'ye sıkıca sarılıp çantamı aldıktan sonra kafeden çıktım. Bütün dükkanlar kapanmıştı dokuza geliyordu saat. Hızlı hızlı yürüyordum. Siyah bir araba önümü kestiğinde kaldırıma çıktım. Arabadan inen iki kişi hızla yanıma geldi.
" Bizimle geliyorsun." Korkudan ne yapacağımı şaşırmıştım. Adamlar zorla beni arabaya bindirip kapıyı kilitledikten sonra şoför koltuğundaki kişi arabayı çalıştırdı.
**
" Hoşgeldin, umarım sana saygısızlık etmemişlerdir."
Karşımda Rüzgar vardı, sırıtıyordu. Yanımdaki adamı ittirip Rüzgar'ın üzerine yürümeye çalıştım fakat beni sıkıca tutmuşlardı.
" Çocuklar yengenizi üst kattaki misafir odasına kilitleyin."
Adamlar beni alıp zorla merdivenlere doğru çekiştirdi. Rüzgar'ın yanından geçerken suratına tükürdüm.
**
Sabah olduğunda evdeki görevli kız odaya kahvaltı getirmişti. Tam çıkacakken kolunu tuttum.
" Lütfen bana yardım et, buradan çıkmam lazım."
Kız üzüntüyle bana baktı ardından olumsuzca kafasını salladı. " Üzgünüm yapamam, bu çok tehlikeli. "
Sonra sessizce fısıldadı. " Üzgünüm, koridorun sonundaki odanın yangın merdivenine çıktığını söyleyemem. O bölgede kimse beklemiyor. "
Görevli kızla anlaştığımız gibi odadaki bibloyla hafifçe kafasına vurup bayıltmıştım onu. Odadan çıkıp hemen yangın merdiveni çıkışına yöneldim.
**
Bilge'nin evinin önüne gelmiştim kapıyı çaldım ama evde yoktu, kafeye gitmiş olmalıydı. İlk önce kafeye gitmeyi düşündüm ama Rüzgar kaçtığımı farkedince ilk bakacağı yer orası olacaktı.
Aradan bir saat geçmişti parkta oturuyordum. Telefonuma mesaj geldiğinde korkuyla açtım. Yaman mesaj atmıştı, evine çağırıyordu. Yaman'a anlatmamıştım Rüzgar olayını ama artık bilmesi gerekiyordu.
Yaman'ın evine vardığımda daire kapısı açıktı. İçeri girdim.
" Aşkım? "
Salona girdiğimde Yaman sandalyeye bağlıydı. Kafasına bir silah dayanmıştı. Rüzgar koltukta oturmuş sigara içiyordu. Yaman'a yaklaştım yüzü mosmordu.
Rüzgara döndüm. " Onun bir suçu yok, bırak gitsin. "
Rüzgar sigarasını küllükte söndürüp oturduğu yerden kalktı. Yaman'ın başında dikilen adama baktı. " Benden haber gelene kadar dokunmayın. Eğer benden olumsuz bir haber gelirse kafasına sıkın."
**
Rüzgar zorla beni evine getirmişti. Gözyaşlarım ardı ardına akıyordu.
" Ne olur Yaman'a bişey yapmasınlar. Onun bir suçu yok. " Bana dönüp gülümsedi.
" Yarın nikahtan sonra şansı varsa bırakırlar. " Sonra devam etti konuşmasına.
" Ona bir şey olmasın istiyorsan benimle evleneceksin. Eğer hayır dersen şimdi ölüm emrini veririm sevgilinin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🖤İki Yabancı🖤
Teen FictionBir tarafta tanımadığı bir adamla zorla evlenen Deniz, diğer tarafta da reddedilmeyi kendine yediremeyip inat eden Rüzgar..