*15*.Hayat Kırıklığı.

27 7 2
                                    


Uyandığımda Zeynep'in uyanmadığını görünce annemin odasına çıktım bu defa günün en güzel öpücüğünü vermek için değildi çünkü annem yoktu artık ben eski huyumla sessizce açtım kapısını girdim içeri,yatağına uzandım yastığına sarıldım oymuş gibi kokusu sinmişti tüm odaya , sanki yanımdaymış gibi hissediyorum bir şey söylesem duyar mısın beni "Anne ben seni çok özlüyorum keşke doya doya yaşasaydık beraber şu hayatı."bunları söylerken gözümden akan yaşa dokundum sildim yüzümden. İş bulmam gerekiyor diyip yastığını öptüm çıktım odadan mutfağa indim sonra mutfağa girmekten vazgeçtim,annemin mezarına gitmeliydim Zeynep'te henüz uyanmamışken gider gelirim.

Bir deste çiçek alıp mezarlığa doğru yürümeye başladım beş yüz metrelik yol çok kısa gelmişti anneme veda bile edememiştim ona sarılmamış sanki öpmemiş gibiydim şimdiyse toprağı avuçlarımda teselliyi onda buluyordum özlemimi ona anlatıyordum babamın mezarına bakmadım bile gerek var mıydı diye de içimden geçirmiştim eve gittim kahvaltıyı hazırlayıp Zeynep'i uyandırmaya çalışıyordum.

"Zeynep uyan artık kahvaltı hazır yapıp çıkalım."
"Bir kaç dakika daha maya lütfen."
"Zeynep neredeyse öğlen olacak hadi ."
"Off ! Tamam kalkıyorum." Yüzünü yıkayıp kahvaltıya oturdu. "Maya birlikte iş aramayalım ayrı ayrı arayalım ki zaman kaybetmeden buluruz hemen."
"Tamam canım öyle yaparız." Diyip kahvaltıya devam ettik.

Evden çıkmadan anahtarlarımı aldım eski huyum yok , aslında eskisi gibi unutma şansımda yoktu . Dışarı çıktık birbirimize şans diledik birimiz sağ tarafa diğeri sol tarafa yönelerek yolumuza devam ettik bakalım hangimiz daha şanslı. Saatlerdir iş arıyorum fakat bulamadım Zeynep buldu mu acaba diye merak ediyordum.
Artık yorulmuştum iş aramaktan umudumu kaybediyordum dinlenmek için ilk bulduğum kaldırıma oturdum Bir grup kız çocuğunun ip atlamaca oynadıklarını gördüm.

Oradan  yaşlı bir amca geçince bir soru sordu.

"Bir çocuğun gülüşü kötü olan bir dünyayı baştan aşağı değiştirebilir mi ?"

Cevabı bekletmeden verdim "kötü olan dünya değil ki insanlar, bir çocuğun gülüşünün dünyayı değiştirebileceğine inanmak isterdim" Dedim.

Amcanın bir şey söylemesini beklemeden evin yolunu tuttum üstümde hayal kırıklığı umut etmek istediğim tek şey Zeynep'in iş bulmasıydı . Zeynep gelmeden yemek yaparım bende diye düşündüm mutfağa geçtim yemek yapıp bir yandan Zeynep'in gelmesini bekliyordum.

Kapıyı çalışından belliydi sabırsızdı vereceği o haber için bekletmeden kapıyı hemen açtım.
"Hoş geldin Zeynep."
"Hoş buldum Maya."
"İş buldun mu canım ."
"Sana güzel iki haberim var , kendime iş buldum, ikincisi sana da iş buldum yani iki kişilik iş buldum bize."
Zeynep'e kaç defa sarıldığımı bilmiyorum onu öpücüklere boğdum.
"İyiki varsın Zeynep sana nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum."
"Maya sen olsaydın aynısını yapardın biliyorum o yüzden teşekkür etmeyi bırak açım ben." İkimize de Selin'i hatırlatmıştı /okuldan bir arkadaş yaz tatili için başka bir şehire gitmişti o ve diğerleri /.

Akşam yemeğinden sonra ikimizede bir yorgunluk çökmüştü uyku ağır basıyordu yataklarımıza geçtik Zeynep uyumuştu bile , bende yeni iş için heyecanlıydım bir yandan acaba yine kovulacak bir sakarlık yapıcak mıyım diye içimde büyük bir korku biriktiriyorum.Bunları düşünürken uykuya nasıl teslim olduğumu farkedemedim bile.

Sabahın keskin ışıkları salonun orta yerini kavurmasıyla açtım açılmasını istemediğim gözlerimi bir kez daha bakmıştı bu hayata gözlerimde artık eski mutluluk yerine bir hüzün kalbimde ise bu hayatın kırıklığı vardı içimdeki acıyı tarif edecek bir cümle kuramıyorum sanırım. 

Bugün iş günü olduğunu bildiğimden yatağımdan istemsizce çıktım. Zeynep'in yatağına doğru gidip ,
"Canım uyan artık işe geç kalıcağız ."
"Maya bugün iş yok ki bugün pazar bilmiyor musun?"
Zeynep'in sorusu karşısında dona kalmıştım gerçekten bilmiyordum pazar olduğunu çünkü günün bir farkı bir önemi yoktu bende hep yarının ne olacağını merak ettiğimden geçen diğer günlerin bir önemi yoktu gözümde diyip uzaklara dalmıştım.
"Hey Maya iyimisin , dünyadan Maya'ya ."
Zeynep'in bu tatlı konuşması beni düşüncelerimden çekip almıştı.
"Duyuyorum seni tatlı şey ee bugün ne yapıcağız o zaman ."
"Maya diyorum ki bu güzel hava varken güzel bir piknik yapalım hem sana da iyi gelir açık temiz hava ne dersin."
"Tamam Zeynep piknik yapalım ama benim markete gidip bir şeyler almam gerekiyor."
"Tamam canım sen git ben de buraları toplarım çıkarız sonra."

Evden çıktım yine ilk anneme gidecek yolu tuttum hızlı adımlarla yürüdüm. Anemin mezarına oturdum diğer mezarlıklara baktım hepsi yapılı bir annemin ki ilk gün ki gibi duruyordu içimden geçirdim bir an .

Sonuçta hepsi aynı yere gidiyor aynı yerde aynı şekilde bulunuyorlar buradaki gösterişin oradaki konumu pekte etkilediğini sanmıyorum.

Marketin yolunu tuttum, önüme ne geliyorsa sepete atıyorum hesabı ödedikten sonra eve doğru gidiyordum.

Kapıya vurur vurmaz Zeynep açtı merak etmişti beni ,
"Nerdesin Maya telefonunu da yanına almamışsın merak ettim seni."
"Annemin mezarlığına gittim bu yüzden geciktim ."
Zeynep bana kocaman sarıldı "ben hep yanındayım."
"Biliyorum canım iyiki varsın."
Dedim içeri girdik son hazırlıkları yaptık "Eee Maya'cığım bu kadar eşyayla nasıl gidicez var mı bir fikrin ."
"Aslında var babamın uzun zamandan beridir kullanılmayan arabası dersem ne dersin ."
"Allah derim , neden bundan söz etmedin daha önce ehliyetim yok üstelik kullanmasını da bilmiyorum ki o yüzden ben de aklımdan atıverdim."
"Ben biliyorum kullanmayı teyzem öğretmişti bana gel hadi bakalım ." Dedi. 
"Dur anahtarın nerde olduğuna bakayım önce." Dedim.

Annemin odasına çıkıp çekmecelerini dağıtmadan açıp bakıyordum en sonunda bulmuştum en alttaki çekmecede

Aşağı indiğimde anahtarı gören Zeynep'in fal taşı gibi açılan gözleri çok tatlıydı, anahtarı Zeynep'e fırlattım oda güzel bir refleksle tutmuştu.
Tüm eşyaları garaja taşıyıp araca yüklemiştik geriye kalan sadece aracı çalıştırmaktı.

Bir kaç denemeden sonra arabayı çalıştırmayı başarmıştı bunun verdiği mutlulukla gülücüklere boğulmuştuk.
Orta hızda gidiyorduk piknik yerine gitmeye az kalmıştı ki arabanın aniden durması ikimizide hayal kırıklığına uğratmıştı Zeynep'in uğraşlarına rağmen araba çalışmamıştı.

Zeynep çareyi sevgilisini aramakta bulmuştu. Çok geçmeden Umut gelmişti yanında bir sürprizle Mert vardı uzun zamandan beri görmemiştim onu çok özlemiştim koşup sarılmak istiyordum bir yandan kendimi zor olsada tutmayı başarmıştım , onu görmezden gelip başımı ayakkabılarıma dikmiştim .

Bu arabanın bir tamirciye görünmesi lazım arızası büyük benim yapabileceğim bir şey yok gelin sizi eve bırakayım çekiciyi çağırdım gelip arabayı burdan alırlar .

Zeynep öne Umut'un yanına oturdu beni ateşe atıp Mert'in yanına geçmeye zorlamıştı Umut'un arabayı ani sollamasıyla Mert'in elini elimin üstünde gördüm elektrik çarpmış gibi oldum resmen pencereye yapıştım,Mert'in nefesini bile hissediyordum bu beni başka bir yere çekiyordu.

Nihayet eve gelmiştik Mert ve Umut inmemişlerdi arabadan bizi bırakır bırakmaz yollarına devam etmişlerdi.

"Maya, Mert'e nasıl baktığını gördüm onu hâlâ çok seviyorsun neden onunla hiç konuşmadın."
"Zeynep evet hâlâ çok seviyorum ama ona da zarar gelmesinden korkuyorum Zeynep bu konuyu kapatalım  lütfen.

Hadi gel yemek yiyelim sonra da uyuyalım hemen yarın iş var çünkü ilk günden gecikmeyelim.
"Tamam canım bence de öyle yapalım."

Güzel bir yemekten sonra ikimizde mayıştık resmen uyku bizi çağırıyor du Zeynep'e baktığımda uyumuştu çoktan .

Bende annemin odasına çıktım fotoğraflarına baktım annemi çok özlüyordum yatağına uzanıp yastığına sarıldım sıkıca oymuş gibi göz yaşlarımla uyuya kalmışım...

 

Not: Umut etmeyi bırakma sevgili değerli okuyucum dün geçti düşünme bugünün tadını almaya bak yarının güzel geçeceğini bir kez de olsa inandır kendini.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 13 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Küçük Bir Umut Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin